Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Dürüstsen, cevap ver!

Dürüstsen, cevap ver!

Esasında geleceğin lider adaylarından biri olabilirdi. Dürüstlüğü, garibanlığı ve cesaretiyle küçük bir “Karaoğlan” kıvılcımı çakmış, rakip partide kısa süreli bir paniğe yol açmıştı.

Dosyaları vardı...

Muhatabını köşeye sıkıştırıyordu...

Konuşurken sinirlenmiyordu ve rakiplerini çatlatıyordu...

En önemlisi, “emin” bir görüntü veriyordu.

Şanslıydı da... “Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı” olarak İstanbul’da şaşkın şaşkın dolaşmasını, “Kağıttepe” gafını, dekoratif “çamurlu yol” açıklamasını bile lehine yazdırmıştı.

Fakat, her şey dekoratifmiş.

İstanbul’da hatırı sayılır oranda oy almasına rağmen, kısa sürede havı döküldü, sorgulanır hale geldi.

Cesaretli biliyorduk, parti statükosuna boyun eğdi.

Dürüst biliyorduk, küçücük torununu SSK’lı yaptığı ortaya çıktı.

Delikanlı biliyorduk, sözünün arkasında durmadı.

Garibanlığı konusunda bir şey diyemem... Evet, böyle bir görüntü veriyor ama, bazı tavır alışlarını garibanlıkla telif etmek mümkün değil.

Bir de, “çakma” dosyalarla devr-i sabık yaratmaya çalışıyordu ki, hiç hoş değildi. Böylece, muhataplarına, bir dönem SSK’da olup bitenleri kurcalama hakkı veriyordu.

Neyse...

Önceki gün bir televizyon kanalında izledim.

Merak ediyordum, “Onur Öymen” ve “Dersim” skandalından sonra Kemal Kılıçdaroğlu eski “müddei” tavrını sürdürüyor mu? Onur Öymen’in mevzun ifşaatı hakkında ne düşünüyor? Dersim’de olup bitenleri parti politikalarıyla nasıl telif ediyor? “Açılım” meselesine nasıl yaklaşıyor? Kürt sorununun çözümü konusunda ne öneriyor?

Hemen söyleyeyim:

Kılıçdaroğlu bir kez daha sukut-u

hayale uğrattı beni.
Sorulduğu halde, Onur Öymen meselesine hiç girmedi. Dersim’deki faciayı kurcalamadı.

Bol bol hükümete çaktı ve açılım politikalarını eleştirdi.

Olabilir. Sonuçta bir “muhalefet sözcüsü”dür ve hükümeti eleştirmesinden daha doğal bir şey olamaz.

Fakat, “Kürt sorunu”nun çözümü konusunda ilk ciddi çalışmayı kendilerinin başlattığını, hatta ilk “Kürt Raporu”nu kendilerinin hazırlattığını ve bu raporu sık sık güncellediklerini söyledi ki, birden kendimizi enayi yerine konulmuş hissettik.

Baykal’ın, zaman zaman şovenizme varan açıklamaları dışında, Kürt sorununun çözümü konusunda ne söylemişler?

Bilmiyoruz.

Nasıl bir çalışma başlatmışlar ve bunun ciddiyeti nedir?

Bilmiyoruz.

Dersim çözümünü (!) dayatmak dışında farklı ne önermişler?

Bilmiyoruz.

Dillere destan bir “Kürt raporu” var ama ona da kendileri sahip çıkmıyor... “Baykal’ın haberi olmadan, kendiliğinden hazırlanmış, kendiliğinden masaya gelmiş bir rapor; biz böyle bir siparişte bulunmadık” diyorlar.

Kılıçdaroğlu açık açık cevap versin:

Parti olarak bu rapora sahip çıkıyorlar mı çıkmıyorlar mı?

Onur Öymen’in “Dersim çözümünü” onaylıyorlar mı, onaylamıyorlar mı?

Bir de, “Dersim olayının yaşandığı dönemde devrim koşulları vardı” ne demek, bunun cevabını rica ediyorum.

Ne yani, “devrim koşulları” var diye her yol mubah mı sayılacak?

Evet Kemal Bey? Görelim dürüstlüğünüzü...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi