Sarıkız, Ayışığı'nda Yakamoz'ları seyrederken...
Ergenekon davası, 2004 yılının üç kuvvet komutanının, "şüpheli" sıfatıyla ifadeye çağırılmaları üzerine yeni bir safhaya girdi. Bugüne kadar, darbeye zemin hazırlama iddiasıyla yargılama yapılıyordu. Sıra, darbe girişimlerinin yargılanmasına geldi.
Bu aşama çok önemli. Türkiye'de ilk defa, darbe yaparak, meşru iktidarı devirmeye çalışanlardan hesap sorulacak. Çok önemli; çünkü Türkiye, darbecilerden, cuntacılardan hesap sormadan asla demokratikleşemez.
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, ilk defa 2007 yılında Nokta dergisinin darbe iddialarıyla ilgili yayınladığı günlüklerde gündeme gelmişti. Özden Örnek, günlüklerin kendisine ait olmadığını iddia etti. Hem eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, hem de şimdiki Genelkurmay Başkanı Başbuğ, Örnek'e destek çıktı. Ancak, Ergenekon savcıları günlükleri bilirkişiye inceletti. Dört bilirkişi; geçtiğimiz mayıs ayında, darbe günlüklerinin kaynağını; "Donanma Komutanı'nın bilgisayarı", yazarını; "Amiral Özden Örnek", son kaydedenin de; "Deniz Kuvvetleri Komutanı" olduğunu resmî belgeyle saptadı.
Üç kuvvet komutanının ifadeye çağırılmaları, geçen hafta Ergenekon davasındaki bir gelişmenin ardından geldi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, (Savcılara yönelik olarak) "Bu darbe girişimiyle ilgili tahkikat, bildiğim kadarıyla yok. Var mı?" diye sorunca, savcı şunları söyledi: "Davanın özünü Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven darbe girişimleri oluşturuyor. Burada darbe girişimlerini yargılıyoruz. İkinci davanın özü bu. Ankara'da askerî tahkikat devam ediyor." Sonra oturuma, tutuklu Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mustafa Balbay'ın şu sözleri damga vurdu: "Ben buradayım. Özden Örnek nerede?"
Ergenekon davasını sonuçsuz bırakmaya ve sanıklarını korumaya kalkanların işi giderek zorlaşıyor. Biliyorum, darbecilerin yargılanması aşamasında da, "aslında darbe girişiminde bulunmak suç değildir. Olmamış darbenin, davası mı olur?" kampanyası başlatılacaktır. Sanki gerçekleşmiş darbenin yargılaması olabilirmiş gibi... Fakat bu çabaların hepsi beyhudedir. Çünkü örtmeye çalıştıkları kirli ve kanlı yapı, her gün yeni bir patlak veriyor. Her gün yeni bir yırtık oluşuyor. Hangi birini örtecek, hangi birini kapatacaklar?
İşte Kafes Eylem Planı'yla ilgili olarak bayramın ilk günü iki albay ve bir yarbay tutuklandı. Kafes deyip geçmeyiniz. İstanbul'daki Koç Deniz Müzesi'ndeki denizaltıya dinamit konulup, öğrencilerin yoğun olduğu bir sırada patlatılması var. O dinamitler o müzede bulundu, biliyorsunuz... Sonra gayrimüslimlere suikastlar var. O cinayetleri, AK Parti iktidarını devirmek için kullanmak var.
Hürriyet, Milliyet, Vatan, Akşam gibi gazetelerin yayın yöneticileri Kafes'i hep görmezden geldi. Ama üç subay tutuklanınca; bazıları vicdanlarını daha fazla susturamadı. Vatan'dan Güngör Mengi, sorumlu gazeteciliği hatırladı ve "aşırı ihtiyatlılık yüzünden takdir hatası yaptık" dedi. Reha Muhtar, "Bunlar haber değilse ne haberdir?" diye isyan etti.
Dün bir şey daha oldu. Kafes Eylem Planı ve Poyrazköy'de Dalan'ın İstek Vakfı'na ait arazide ele geçirilen, dolu 15 LAW silahı ve mühimmat için ayrı ayrı iddianameler hazırlanacak.
Avrupa Parlamentosu'nun dün tartışmaya açılan yeni raporunda, Ergenekon davasının, demokrasi ve hukuk için bir fırsat olduğunun altı yeniden çizildi. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin, siyasete ve dış politikaya müdahalesinin devamının endişe verici olduğu bir daha kaydedildi.
Masal anlatmıyoruz. Yani, "Sarıkız, ay ışığında yakamozları seyrederken, eldivenli bir adam ona kafes getirdi" türünden bir çocuk masalı yok karşımızda.
Koskoca bir toplum uyandı, Avrupalıların bile gözü açıldı. Masallara karnımız tok artık. Bütün statüko zaptiyelerine ve cuntacıları himayede ısrar eden saygın zevata, hassaten duyurulur...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.