Her konuda son noktayı Kur’an koymaktadır.
(Başbakan, Ergenekon ve “Raybü’l Menun”)
Bu haftanın konu başlığı özel olarak seçilmiştir. Okuyucularımız sabreder ve mesajımızı sonuna kadar okurlarsa, memnun kalacaklardır. Önce sizlere İslam tarihinden bir kesit sunmak istiyorum:
Mekke şehrinde yaşayan Kureyşliler, Darun Nedve’de (parlamentoda) toplanmışlar ve Hz. Peygamberimiz hakkında görüşlerini ortaya koymuşlar. Her grup başkanı kendisine göre görüşünü yansıtmış ve neticede Peygamberimize şair diyerek beklemeye almışlar. Ancak genel havaya bakacak olursak, niyet ve sözlerinden şu ifadeleri tespit etmek mümkündür. Diyorlar ki:
- İlahlarımızdan biri ona bir darbe indirecek.
- Bir kahraman ortaya çıkıp, onu öldürecek.
- Raybü’l Menun’u gözetin...
Acaba Raybü’l Menun ne demektir? Zamanın felaketi, zamanın belaları, zamanın hadiseleri, musibetleri demektir. Mekke’nin o dönemdeki meclisi ve meclis grup başkanlarının ortak kanaati ve kararı Raybü’l Menun’u gözetlemek. Ve Hz. Peygamberimizin helakini beklemek.
İbret alınmayan tarihin tekrarı bugün de yaşanıyor. Nerede? Dünyanın her tarafında. Ve ülkemizde. Konuya parti olarak, parti başkanı olarak yaklaşmıyorum. Yanlış anlaşılmamasını rica ediyorum. Sadece tarafsızlık ilkesine riayet ederek Müslüman bir insan olarak yaşanan olaylara bakıyorum ve diyorum ki, Raybü’l Menun devam etmektedir. Nasıl mı? Cevap vereyim.
12 Eylül 1980 askeri harekâtından itibaren 29 sene geçmiştir. 29 senedir, bu ülkeye ve bu ülke insanına yararı, faydası dokunan ve inançlı, namazlı olan her insan mercek altına alınmaktadır. Bu insanın hükümette bulunması veya bir dernek başkanlığı yapması, bir okulda öğretmen olması fark etmez. Bir insan Müslüman ve namazına, ibadetine bağlı biri ise, o insan tehlikelidir. Ne yaparsa yapsın, hangi hayırlı hizmette bulunursa bulunsun önemli değildir. Önemli olan o insanın inançlı ve ibadetli olmasıdır.
Dost değil, düşman ülkeler bile Sayın Başbakan’ı ve hükümetini takdir ettiği halde, dağdaki çobandan şehirdeki gece bekçisine varıncaya kadar nüfusun büyük çoğunluğu, hükümetin hizmet ve icraatlarını takdirle karşıladığı halde, malum zihniyet, Raybü’l Menuna sarılmıştır.
Şu meşhur Ergenekon davasında ele alınan belge, bilgi ve iddiaların yüzde 10’unu inançlı ve namaz kılan Müslümanlar yapsaydı, neticenin ne olacağını söylemeye gerek duymuyorum. Sadece Kur’an-ı Kerim’in Tûr Sûresi’nin 30. âyetinin verdiği mesajı iyi anlamayı tavsiye ediyorum yani Raybü’l Menunu.
Zamanın felaketlerinden, musibetlerinden medet uman zihniyet... Bu ülke ve ülke halkı için en küçük bir hizmet projesi olmadığı halde, hakaret ve saldırganlığı marifet sayan zihniyet... İslamiyeti müthiş bir şekilde istismar edip, fırsat bulduğu an dini istismar eden zihniyet... Peşine taktığı milyonlarca insanın ahiret hayatına yönelik hiçbir adım atmayan zihniyet... İmam Hatip neslini bu ülkenin kalkınmasına engel gören zihniyet... Müslüman hanımın başörtüsünü bu ülkenin gerilemesine sebep gösteren zihniyet... Vallahi, billahi ve tallahi, Kur’an’da en aşağılanmış bir zihniyettir.
Bu ve benzeri zihniyet sahiplerinin peşine takılanlar, Allah’a inandıkları gibi, şu gerçeğe de inansınlar ki, kabirlerinden kalktıklarında, ahiret mahkemesindeki duruşmaya giderken, dünyadaki tercih ettikleri zihniyet sahiplerinin sorumluluğunda ve başkanlığında Allah’ın huzuruna varacaklardır.
Şu gerçeği de herkesin kabul etmesi gerekiyor ki, tek sermayesi Raybü’l Menun olanlar, iflas etmiştir. Bir asra yakındır, teslim aldıkları ülkeyi ne hale getirdiklerini söylemeye gerek yoktur.
Biz burada, Cumhuriyet döneminde bazı isimleri ve kurumları istismar etmeksizin ülkenin ve ülke insanının kalkınmasında onurlu mücadele veren alnı secdeli insanları tebrik ediyorum. Laf üretip, icraatı olmayan, başarılı insanların helakini isteyen Raybü’l Menun yağdanlıklarına ise sadece Allah’tan hidayet diliyorum. Ne yazık ki halkına zulmeden zalimlere hidayetin erişemeyeceğini ise Rabbimiz beyan etmiştir. Fazla söze gerek yoktur. Sevgi ve selamlarımla...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.