Obama’nın selamı!
Obama beklenen Afganistan stratejisini açıkladı. Baştan beri sakat bir denklemi savunuyordu. 'Irak'tan çekil Afganistan'a yüklen' formülünü savunan Obama nihayet icraata geçti. Böylece aslında maskesi de düşmüş oldu. Nice Nobel ödüllü, barış çehreli lakin savaş karakterli lider gibi zamirini belli etti. Birinci Kana katliamı sorumlusu Şimon Peres ve eski çete reisi Menahem Begin gibi o da Nobel barış ödülünü kazananlardan. Hayrettir ki, barış ödüllerini hep savaşçı liderler alıyorlar. Elbette istisnaları var lakin istisnalar gerçeği değiştirmiyor ve kuralı bozmuyor. Obama aslında giderek Bush'laşıyor. Daha önceki yazılarımda değinmiş ve Obama'nın siyah bir Napolyon olduğunu söylemiştik. Efendilerine özenen köle ruhlu bir şahsiyet olduğunu göstermiş oldu. Beyaz Saray'da Tom Amcanın kulübesinde gibi yaşıyor. Başarı veya kariyeri için Afgan kanı üzerinde kumar oynamaya bile çekinmiyor. Associated Press haber ajansı, "Obama'nın kumarı" başlığıyla verdiği haberde, ABD Başkanı'nın, nasıl bir başkan olduğunu gösterecek kritik anda, Amerikalıların savaş konusunda giderek artan kötümserliğine rağmen asker takviyesine onay verdiğini ve böylece Afganistan'daki askerî mevcudiyetlerini arttırma kararı aldığını duyurdu. Dolayısıyla Obama'nın şahsiyetinde ve silüetinde, celladına özenen bir kurbanı görüyoruz. Obama'nın da Bush'un giderayak Irak'ta uyguladığı ek asker sevki seçeneğini Afganistan'a taşıdığını görüyoruz. Lakin Afganistan, Irak gibi siyaset ve direniş grupları açısından parçalanmış bölük-pörçük bir yapı arz etmiyor. Bundan dolayı Irak'ta Bush'un planına özenerek Afganistan'a ek asker sevkiyatının aynı sonucu vereceğini düşünmek yanlış olur. Irak, siyaseten ve direniş olarak Sünnilerle Şiiler arasında bölünme yaşanan, dolayısıyla etkisizleşmiş bir coğrafya. Afganistan ise yekvucut, tekvucut ve yekpare olarak NATO'ya karşı koyuyor. Dolayısıyla burada hem Obama hem de NATO kariyerini ve geleceğini bahse koymuş durumda. Son kumarını oynuyor.
Kötü olan, iyi insan suretindeki Obama'nın Bush gibi davranması ve kötülerle iyileri karıştırması oldu. Yalanın en kötüsü ve koyusu hakikate bulaştırılmış olanıdır. Bush'un şahsında İslam alemi düşmanını tanıdı. Lakin Obama ile birlikte dostunu tanıyamaz hale geldi. Obama çıktı mertlik bozuldu. Napolyon gibi karşımıza Müslüman silüetinde biri çıktı ve Kahire'de üniversite öğrencilerine selam verdi. Biz de 'selam verdik borçlu çıktık' diye bir tabir vardır. Obama da selam vererek bizi borçlu çıkardı. Meğerse selamı rüşvet babından ve kabilinden imiş. Şimdi bizden bunun diyetini istiyor. Obama bir taraftan Bush'laşırken ve geç gelen bir Napolyon rolü oynarken diğer taraftan da SSCB'nin son Çarı Gorbaçov'u hatırlatıyor. Gorbaçov da aynen Obama gibi 'mania' takısı almış yani ismi etrafında çılgınlıklara neden olmuştu. Lakin İslam dünyasıyla ilişkileri rahat geçmemişti. Kazakistan'da ve Bakü'de katliamlara imza atmış ve Ermenilere arka çıkmıştı. Bununla da kalmamış Obama'nın Bush gibi davranması gibi o da Brejnev gibi davranmış ve selefinin izinden Afganistan'a ek asker sevketmişti. Lakin bilahare bu hatasının bedelini ödeyecek ve Afganistan'dan tamamen çekilecekti. Böylece Afganistan sadece imparatorluklar mezarlığı değil ayın zamanda liderler mezarlığı haline de geliyordu. Şimdi de Obama Gorbaçov'un izinden yürüyor.
Ve gerçekten de Obama Bush'un farklı bir devamı niteliğinde bulunuyor. Amerikan Senatosu'nda yapılan değerlendirmelerde Cumhuriyetçiler, Obama'nın Afganistan'a ek asker göndermesine karşı çıkarken ilginç bir biçimde Demokratlar arkasında durmuştur. Dolayısıyla burada bir rol dağılımı yoksa bile bir rol değişimi olduğu rahatlıkla söylenebilir. Bush'un yerini Obama , Cumhuriyetçilerin yerini de Demokratların aldığı görülüyor. Obama da Bush'dan sonra Afganistan için 30 bin civarında ek destek gücü istedi. Ve kendisine yardım için müttefiklerini de sıkıştırıyor. Bu müttefiklerden birisi de Türkiye. Orada aktif olmayan pasif 1.680 civarında muharip gücümüz olmasına karşılık bunların aktif muharip güç olmasını istiyor. Yani yarım yamalık vermiş olduğu bir selamla Müslümanı Müslümana kırdırmak ve aralarında kan davası oluşturmak istemektedir. Afgan halkı Pakistanlılarla birlikte bize en yakın Müslüman halkların ilklerindendir. Onların sadakatini kırmak Türkiye'nin yapacağı en son şey olmalıdır. Vecdi Gönül, aktif muharip güç sevk etmeyeceklerini ve oradaki gücün pozisyonunu da değiştirmeyeceklerini söylemiştir. Haddizatında bizim ABD'ye destekçi olmak için orada asker bulundurmamız bile züldür. Bu züle daha ağırını eklemek herhalde AKP için dış politikada öldürücü bir darbe olur. 'Kürt açılımıyla' zaten iki ayağını bir pabuca sokan hükümetin bunu yapacak mecali de bulunmuyor...
Dolayısıyla bu rüşvet babından peşinen verilen selamı 'La aleyküm selam Obama!' diye reddediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.