Cinleri dorukta!
Siyasi hayatımızda değişmez genel başkanlar olduğu gibi, emanetçileri de vardır.
Bunlar içinde bir de “değişmez emanetçi” vardır.
Değişmez, değiştirilemez siyaset emanetçimiz ahir ömründe bir daha cepheye sürüldü.
Bu 70 küsurluk “delikanlı” aynı menşeden bir çok partinin avukatı, kurucusu, mensubu, müntesibi, yöneticisi... olarak tanınıyor. Gerçi Demokrat Parti’nin savunması babında Yassıada’da bulunduğu iddiası Aydın Menderes tarafından reddedildi. Fakat Adalet Partisi, Demokratik Parti, Büyük Türkiye Partisi ve Doğru Yol Partisi’nde il başkanlığı, kuruculuk, Genel İdare Kurulu üyeliği görevlerinde bulunduğu kesin.
Emanetçilik tarihi çeyrek asırlık. Emanetçilik kıdeminde onunla rekabet etmek mümkün değil!
14 Mayıs 1985 tarihinde Büyük Kongre’de Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığına emaneten seçilmiş. Emaneti siyasi yasağı biten Süleyman Demirel’e devrettikten sonra 16 Kasım 1991’de TBMM Başkanlığı ile ödüllendirilmiş. Emanetçilik onun kaderi. Süleyman Demirel cumhurbaşkanı seçilince boşalan genel başkanlık için aday olmuş, fakat seçilememiş.
O sadece Demirel’in emanetçisi değil, 28 Şubat’ın da misyon emanetçisi. DYP’de dikiş tutturamayınca, bir grup arkadaşıyla Demokratik Türkiye Partisi’ni kuruyor. Şemsiyeyi alamet seçen bu parti 28 Şubat sürecinde kurulan Mesut Yılmaz başbakanlığındaki hükümette yerini alıyor. 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan genel seçimde millet bu partiyi tasfiye edince o da DTP Genel Başkanlığı görevinden istifa ediyor...
Değişmez emanetçimiz, şimdi adeta başa dönmüş durumda. Siyasi hayatımızın efsane partisi DP’de görevli. Elbette bu Demokrat Parti’nin ne aslıyla, ne de demokrasiyle bir alakası var. Ergenekon sürecinin tedirginlerinin yürek soğutma cihazından başka vasfı yok.
Cindoruk talimatı aldı, partinin başına geçti. Sanıldı ki yer yerinden oynayacak. Oynayan bir şey varsa o da siyasi tarihimizin kaşarlık rekorunu elinde bulunduran Süleyman Demirel’in tikleri.
Bu durumda, ne yapacaksın da varlığını duyuracaksın? Piyasaya hareket getireceksin? “Espiri budalası” tabirini hak eden beyanatları eskiden rağbet görürken şimdilerde bir işe yaramıyor. Cinleri dorukta! O da bugünün siyasetçileri ile muhatab olamayınca, eşlerini muhatab seçmiş.
“Aile fotoğraflarına baktığımız zaman sadece bizim devlet adamlarının eşleri türbanlı, öteki aile fotoğraflarında hatta Ürdün, Mısır, Suriye gibi devlet adamlarının eşleri medeni ve başları açık gözüküyorlar” buyurmuş.
Örneklere bak, hizaya gel!
Medeni eşler, gayri medeni eşler!
Cindoruk hanım başını örterse, medeni olmaktan çıkıyor! Bu örtü ne marifetli nesne imiş!
Nasreddin Hoca’nın kulakları çınlasın. O dememiş miydi, “marifet kavuktaysa, sen giy!”
Yani eşlerinin başı açık olan bir iktidarımız olsa, Türkiye ile AB arasındaki buzlar eriyecekmiş!
Bir zamanlar TBMM başkanlığı yapmış Cindoruk’u ciddiye almalı mıyız?
Ciddi olursa neden olmasın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.