Kapatma ve sonrası
Yazıma Kürt sorununu kısaca özetleyerek başlamak istiyorum. Hareket başlangıçta etnik olmaktan çok sosyal sorunların çözümünü amaçlıyordu. Olayın Kürtlükle özdeşleşmesinin nedeni feodal yapının bölgede etkin olması, yani bölgedeki sosyal yapının diğerlerinden farklı olmasıydı. Bazıları diğer bölgelerde de fakirlik olmasına rağmen oralarda böyle bir sorun yaşanmadığını, bu bölgedeki kalkışmanın gereksiz olduğunu ve bu durumun ırkçı eğilimlerin sonucu olduğunu söylüyordu. Oysa feodal yapı, yani ağalık düzeni, fakirliğin ötesinde eziyetlerin sebebiydi. Türkiye iki farklı sosyal yapıya sahipti. Batıda, fakirlik olmasına rağmen, kapitalist ilişkiler, Doğu’da aşiret yapısı egemendi.
Bu yapının tasfiyesi bölge egemenlerinin işine gelmiyordu. Çünkü ekonomik, siyasal ve sosyal üstünlüklerini bu düzen sağlıyordu ve düzenin değişmesi bu güçlerini temelden sarsacaktı. Ülkeyi yönetenler bu durumdan şikayetçi değildi. Çünkü bölgedeki yapı onlarla işbirliği içindeydi. Bir seçimde bir partiyi destekleyen bölge milletvekilleri diğer seçimde o partinin rakibine katılabiliyor ama hiçbir zaman düzenle çatışmıyordu. Sorunun çözümünü, başlayan Kürt hareketini etnik milliyetçiliğe dönüştürmek ve böylece tehlikeli hale getirmekte buldular. Hareket bu tuzağa düştü ve kimsenin onaylamayacağı terörü bir araç saydı.
Yalnız kalan hareket dışarıdan ve içerden kontrol altına alındı ve PKK başlangıçta mücadele ettiği güçlerin kontrolü altına girdi. Artık bu güçlerin siyasi hedeflerine hizmet eden bir taşeron örgüte dönüştü. Mesela, herkesin zannettiği gibi, DTP PKK’yı kontrol etmiyor tam tersine bölgedeki egemen güçler PKK militanlarını kendi amaçları için kullanıyordu. Ayrıca ABD örgütün liderini tasfiye etmiş ve yeni bir yapı oluşturmuştu.
Türkiye’deki hakim düşünce olumsuz bir hareketi yok etmektir. Batılı siyasi planlayıcılar ise bunların varlığını bir avantaja dönüştürür ve yönetimine egemen olurlar. Böylece olumsuz gelişmelerin sorumluluğunu örgüte yükler ama kendi amaçlarına hizmet edecek biçimde kullanırlar. Liderini tasfiye ettiği, işgal ettiği topraklarda yaşayan PKK nasıl, ABD’ye rağmen, varlığını sürdürebilmiştir?
Türkiye ve ABD, artık bir örgütü değil, bir operasyonu temsil eden PKK’yı tasfiyeye karar vermiştir ve bunu önleyecek bir güç yoktur. İlk adımın örgütü temsil ettiği iddiasındaki partinin tasfiye olması doğaldır. Şimdi sıra PKK adına hareket eden ve Avrupa’dan destek gören hareketlerin etkisizleştirilmesindedir.
Bölgedeki siyasi yapının nasıl olacağı hakkındaki tahminim şudur: Bölge halkının yarısı AK Parti’ye oy vermiştir. Geçmişte DTP’yi desteklemiş olan kişiler için muhafazakar AK Parti dışında ve ondan farklı bir ideolojisi olan bir partiye ihtiyaç vardır. Önümüzdeki dönemde etnik kimliği ön plana çıkarmayan, sol eğilimli ve ülkede gidecek yer bulamayan diğer sol eğilimli insanları da içine alacak bir partinin kurulması beklenir. Bu sol parti dünyadaki yeni yapılanmayla uyumlu olacak ve solun şimdiye kadar benimsediği ilkeleri dışlayacaktır. Sözlerim belki de tahmin değil temennidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.