Erdoğan ve Bahçeli nerede hata yapıyor?
Aslında “sen iktidarsın, fazla bahaneye ihtiyacın yok, gereğini yap” dendiği zaman söylenecek çok şey kalmıyor. Belki zamanlama hataları olabiliyor ama göz göre göre bazı şeylerin kontrolden çıkması çok fazla gerekçe ile açıklanabilecek bir durum olmasa gerek. Farklı kesimlerce farklı isimlerle adlandırılsa da demokratik açılım çalışmalarının başından bu yana yaşananların hafızalarda çok olumlu bir izlenim bırakmadığı açık. Lakin bu yapılanların tamamen kötü olduğunu ve açılımın fiyasko ile sonuçlanacağını göstermez. Zira ne yaparsanız yapın, hangi yolu izlerseniz izleyin, kemikleşmiş bazı büyük sorunları çözerken büyük bir sancı yaşanması, birilerinin rahatsız olması, birilerinin hassasiyetlerini farklı dillerle gündeme getirmesi gayet normaldir.
Başından beri yaşadıklarımızın kısa bir özeti bu. Ancak, dün MHP’nin Tandoğan’da gerçekleştirdiği geniş katılımlı “Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat” mitingi bugüne kadar çok da sorulmayan bir soruyu gündeme getirdi.
Malum Başbakan Erdoğan da, demokratik açılım çalışmaları için Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi tanımlamasını kullanıyor bu süreç için. Dolayısıyla Erdoğan ve Bahçeli’yi bir araya getiren bir kelime dikkatimizi çekiyor burada; “Kardeşlik.”
Ne ilginçtir ki, iki liderinde ortak amacı olarak görünen bu kelimenin ikisinin arasında nasıl bir uçuruma yol açtığını her gün daha net ifadelerle izliyoruz.
“Kardeşlik” diyen MHP lideri Bahçeli’nin, Başbakan Erdoğan ve Ak Parti hükümetinden söz ederken kullandığı ifadeleri bir göz önünde bulundurun. Düşünsenize “Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat” diyerek bir miting düzenliyorsunuz ve mitingin başından sonuna kadar AK Parti hükümetini, bu ülkenin Başbakanı’nı ihanetle, teröristlerle, Kandil’le, İmralı ile bir arada tutuyor, 30 yılı aşan terörün sorumlusu gösteriyorsunuz.
Terazinin öteki kefesi çok da farklı olmadan ama kendisini haksız olduğunu düşündüğü eleştiriler karşısında savunmak yerine, gerçekleri daha gür sesle söylemek yerine, “Kandan beslenenler, kan üzerinden siyaset yapanlar, anaları ağlatanlar” diyerek benzer bir karşılık veriyor.
Bütün sorun burada. Düğüm burada. Çözülmesi gereken bir yer varsa işte tam da burası. İki liderin sıklıkla kullandığı ama asla bir araya gelemediği o kelime; “Kardeşlik.”
Hangisine inanmak gerek, fikri olan var mı?
Doğrusu ve yanlışıyla başlatılan ve tüm baskı ve karalamalara rağmen sürdürülmeye çalışılan bir sürecin mimarına mı, çalışmaları millete ihanet olarak gören bir muhalefet partisi liderine mi?
Kardeşlik neyin ortak paydası, bölünmenin mi, bütünleşmenin mi? Kardeşlik bütünleştirici ise, bunu en çok kullanan iki lider, yani Başbakan Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’yi bu kadar zıt kutuplara iten şey ne öyleyse. Bunu çözmeyi başarırsak sanırım el ele vermek için çok fazla nedenimiz olacak.
“Kardeşlik” mitingi düzenleyip, iktidarı, onun başındaki adamı ve ona oy verenleri karşı tarafa oturtmak kadar, tersi bir istikamette hassasiyetleri art niyet olarak görmek de yanlış.
Art niyet yok mudur, muhalefetin gereği elbette ki vardır. Zira kimse rakibinin başarısını istemez. Ancak burada söz konusu olan millet menfaatiyse yanlışları görmek daha kolaydır. Bunun sorgulayıcısı da sadece millettir.
Gerisi, birine “sen iktidarsın, gereğini yap, diğerine de “sen muhalefetsin, boşluğu doldur, yanlışları hatırlat, önerilerde bulun” demekten ibaret.