Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Neler söylüyor bu emekli general böyle!

Neler söylüyor bu emekli general böyle!

Üniformayı çıkardığımız andan itibaren siviliz! Ne olur emekli orgenerallerimiz, generallerimiz de “sivil” olduklarını artık kavramaya başlasınlar. Sivil olsunlar. Niye “sivil haklara” sahip olduklarını görmüyorlar ve kendilerini sivil mücadeleye alıştırmıyorlar?

Hukuk devletine, Atatürk ilkelerine bağlı faaliyette bulunmak başka, tribünlere oynamak başka... Anıtkabir’e selam vermekle “Atatürkçü” olunmuyor. Tribünlere oynamaya gerek yok.

Biz siyasi parti değiliz; siyaset içinde aktif biçimde rol almamıza da hiçbir kanun izin vermiyor. Sendika da değiliz. TSK’nın işine karışmak, TSK ile mücadele etmek veya TSK adına konuşacak bir oluşum da değiliz. Demokratik sivil toplum kuruluşu da değiliz. Biz sadece bir “meslek dayanışma örgütü”yüz...

Seminerler düzenledik. Çoğunlukla “sivillerin” katıldığı seminerler... İnanır mısınız, o toplantıları hep siviller provoke etti. Ergenekon sürecinde meydanlara çıkmadık diye eleştirildik. Hatta, bu yüzden üye kaybına bile uğradık.

Biz 2007 seçimi ve Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra, “Süreç bitmiştir, anayasamızın belirlediği seçimler yapılmıştır” dedik.

Seçim sonuçlarına göre oluşan yapı benim hükümetimdir. Ben daha önce farklı bir beklenti içinde olsam bile, bu seçimi kabul etmek durumundayım. Cumhurbaşkanı da “benim başkomutanım”dır; dolayısıyla verdikleri resepsiyona da gittim.

E-muhtıra 12 Eylül’den de, 22 Şubat Talat Aydemir hadisesinden de kötüdür.

Bu süreçte Asıl hesaplaşmamız gereken Özden Örnek’in günlükleridir. Komutanlar üniformalı dönemleriyle yüzleşmeliler artık. Özden Örnek’in anı

ları öyle kalamaz. Sayın Başbakan, Sayın Genelkurmay Başkanı, o dönemle ilgili herkes, artık bu konuyu açığa kavuşturmalıdır.
Hurşit Tolon’un durumuna üzülüyorum. İçim yandı. Burnu ailesine de söyledim.

Hurşit Tolon ve Şener Eruygur’un bir arada olması, ikisinin geçinmesi mümkün değil. Birinin bir lafı vardı, hoş bir söz değil ama katılıyorum; “Eğer o adı geçen emekli generalleri bir araya koysanız kooperatif bile kuramazlar...” Kesinlikle öyle. Yaradılışları ters. Beraber dernek yönetemezler. Hele ki örgüt yönetsinler! İkisinin bir arada olması için bir üçüncünün hakemlik yapması lazım.

Kent Otel Toplantıları’na hiç gitmedim. Ama oradaki resmi şöyle değerlendiriyorum: Artık yıldızı parlamayan insanlar yeniden parlamak umuduyla bir araya geliyor, kimse kimseyi dinlemeden konuşuyor, herkes kendini tatmin ediyor. Üretim yok, proje yok... Sadece konuşma var.

(....)

Bu sözler, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Genel Başkanı emekli Tümgeneral Rıza Küçükoğlu’na ait.

İtiraf niyetine de okuyabilirsiniz, özeleştiri niyetine de okuyabilirsiniz; meşrebinize kalmış.

Ben “özeleştiri” niyetine okudum ve doğrusu çok şaşırdım.

Demek ki, böyleleri de çıkabiliyormuş...

Demek ki, umut kesmemiz için bir neden yokmuş...

Demek ki, “demokratikleşme süreci”, özeleştiri sürecini de tetikliyormuş...

Selin Ongun imzalı bu “ilginç” ve “şaşırtıcı” röportajın tamamını okumak isteyenler, “t24.com” adlı internet sitesine başvurabilirler.

Benden bu kadar...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi