Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

‘İslam Deccal’ı!

‘İslam Deccal’ı!

İlginçtir, son yıllarda ahirzaman haberlerine yönelik ilgi her zamankinden daha yoğun ve dorukta seyrediyor. Son sıralarda İsrail ve Batı basınında bazı makalelerin sonuna, ahirzaman/endtimes ile alakalı olarak linkler ekleniyor. Konuyla ilgili bazı İslami eserlerde ise karşılaştırmalı çalışmalar yapılıyor. Prophecy News Watch / Kehanetleri İzleme Haberleri ve benzeri adlar altındaki bu bölümlerde dünyadaki son gelişmeler bir de ahirzaman hadiseleri çerçevesinde değerlendiriliyor. Sözgelimi, Türkiye’nin İsrail’i Anadolu Kartalı tatbikatının dışına çıkarması da bu bölümlerde ‘Türkiye’yi nasıl kaybettik (How Turkey was lost and the lessons learned)’ şeklinde veriliyor. İsrail basınında da yine ahirzaman haberleri Yahudi fikriyatı çerçevesinde işleniyor ve okurlar bu yöndeki linklere yönlendiriliyor. Tabii ki üç din de Mesih noktasında aynı kavramı kullansa da algı farkı var ve hepsi de veya en azından ikisi Mesih’i birbirine karşı konumlandırıyor. Aynı isme farklı misyonlar yüklüyorlar. İsrail Mesih’in kendisini destekleyeceğini tasavvur ediyor. Hıristiyan koalisyonu da Mesih’in aynı cepheye düşeceğini varsayıyor. Özellikle de İsrail eksenli Mesih tasavvur ve algıları tamamen İslam’a karşı konumlanmış bir haldedir. İslam literatüründe de durum tam tersidir ve Mehdi karargahını Kudüs’e kurar. İsrail yandaşları Mesih’in o cephede yer alacağını savunurken Deccal’in de Müslümanların cephesinde çıkacağını ileri sürüyor. Yine azgın iki topluluk olan Ye’cüc ve Me’cüc de Türkiye de dahil olmak üzere bol bol Müslüman coğrafyasında dolaştırılıyor.
Minare üzerinden Avrupa’da Müslümanlarla İslam karşıtları arasında bir gerilim ve onun ötesinde bir kutuplaşma yaşanıyor. Bu kutuplaşmanın yankıları veya dalgaları, Polonya’ya kadar vurmuş durumda. Joanna Rajkowska (guardian.co.uk, Saturday 19 December 2009) ‘Building my own ‘minaret/Kendi minaremi kurmak’ başlıklı yazısında bu gerilime ve Müslümanların minare çerçevesinde Avrupa’da yaşadıkları ayrıma temas ediyor. Polonya İslam Birliği Başkanı Şeyh Mohamed Saleh ‘Biz İslam toplumu olarak Polonya’da görülmüyoruz ve varlığımız hissedilmiyor ve bilinmiyor, minare bunu telafi edecek’ diyor. İşte tam bu noktadan da İslam toplumunun görülmemesini isteyenler minareye karşı çıkıyorlar. Bunu tıpkı başörtüsü gibi kamusal alana bir yansıma olarak görüyorlar. Ve aynen Fransa ve İsviçre’de olduğu gibi ‘dini yabancı’ diyemeyenler minarenin kültürel anlamda yabancı olduğunu savunuyorlar. Tahrik edici buluyorlar. Böylece kendilerince laik tutarlılıklarını da sürdürmüş ve laiklik mihrabını da yıkmamış oluyorlar. Poznan’da kurulacak minare barbarizm, terörizm ve dini hoşgörüsüzlükle eşdeğer görünüyor.
¥
Kitab-ı Mukaddes’te Danyal kitabından yola çıkan bazı Evanjelikler Deccal’ın yeni Roma ve Avrupa ve Katolik Kilisesi ekseninde veya üçgeninde zuhur edeceğine inanıyorlardı. Şimdi bu değerlendirmelerin de suyu veya revizyonu çıktı ve daha ziyade Babil yani İslam merkezli algılar arttı. Bunlardan birisi ve The Islamic Antichrist/İslam Deccalı kitabının yazarı olan Joel Richardson, Müslümanların Mehdi’sinin Hıristiyanların Deccal’i olduğunu ileri sürüyor. Mehdi’nin İsa’dan önce geleceğini ve dolayısıyla sahte İsa’yı veya Mesih’i temsil edeceğini ileri sürüyor. Halbuki, İslam kaynaklarında bazıları ‘İsa’dan başka Mehdi yok’ şeklinde rivayetler olduğunu hatırlasalar da netice itibarıyla, İslam kaynaklarında Mehdi ile İsa birbirini tamamlayan ve birbirine yardım eden iki kahramandır. Hatta, İslam kaynaklarında Hazreti İsa’nın Kudüs’te Mehdi’nin arkasında namaz kılacağı da rivayet edilmekte. Lakin İsrail konusunda farklı telakki ve algılar ve farklı saflarda bulunmalar nedeniyle İslam rivayetlerinin birleştirdiği bu ikili, sahte isim (müstear) kullanan Joel Richardson gibiler tarafından zıt cephelerde gösteriliyor. Ahirzaman alametlerinden birisi de bu olsa gerek. Ahmedinejad, Amerikalıların Irak’ı Mehdi’nin gelişini engellemek veya geciktirmek için işgal ettiklerini söylemesine mukabil Richardson ise İran’ın kendi merkezli Panislamizm siyasetine destek vermek ve bu anlamda Suudi Arabistan gibi rakiplerini de etkisiz hale getirmek, ekarte etmek ve sindirmek için Mehdi propagandalarına hız verdiğini ileri sürmektedir (http://www.prophecynewswatch.com/August12/1261.html).
¥
Gerçekten de bugün İran’da Mehdi meselesi çok hararetli bir biçimde gündeme gelmektedir. Rafsancani gibiler meseleyi hurafe bağlamına indirirken Hamaney, Ahmedinejad ve Ali Larijani gibiler meseleye ehemmiyet atfediyorlar. Şia’nın geleneksel fıkıh anlayışında Mehdi gelinceye kadar savaşlar tedafüi yani savunma biçimindedir. İmam Muhammad Bakır’dan gelen rivayetlere göre ise (Larijani de bunu savunuyor) Mehdi, geldiğinde, taarruzi cihadı başlatacaktır. İranlı yazarlardan Savyon ve Y. Mansharof, 2005 yılına kadar İran’da Mehdilik meselesi dini ve gelenek bağlamında değerlendirilirken Ahmedinejad’la birlikte siyasi alana çıktığını ileri sürüyor. Richardson, Mehdi ile Mesih’i karşı karşıya getirirken İslam algısında Mehdi’nin ve Mesih’in karşısında iki Deccal vardır. Bunlardan birisi Süfyanidir ki, onun tanımladığı Deccal’e veya deccallerden birine tekabül etmektedir. Halbuki, Richardson, muhakkak surette Süfyani İsrail’e taraf olduğundan İslam Deccalını sevecek ve benimseyecektir. Esasında bu kavram bariz bir şekilde Şia kaynaklıdır. Lakin Sünni kaynaklar da kendi tariklerindan böyle bir şahsiyetin varlığını kabul etmişlerdir. Bediüzzaman seleflerine bir katkı mahiyetinde Süfyani’ye İslam Deccal’ı demektedir. Zaman zaman bu ikisi birbiriyle de karıştırılmıştır. Velhasıl, muhakkak ki bu müteşabih isimlerin bir karşılığı olmalıdır, lakin şu dalgalı ortamda ‘herkesin kurtarıcısı kendisine’ demekten başka bir söz de bulamıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi