Ankara’da iki 27 Aralık
Yılın son günlerinde Ankara iki yıldönümünü mutlaka hatırlar. Birisi resmî bir hatırlamadır. 27 Aralık 1919’da Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya gelmiştir. Bu resmen kutlanan bir yıldönümüdür. Ankara teşrifatının önde gelenleri Vali, Büyükşehir Belediye başkanı ve diğerleri zorunlu olarak bu törenlerde bulunurlar. Bu hatırlamanın mümkün olduğu kadar tantanalı, ihtişamlı olmasına çalışılır.
Aynı gün resmiyetten uzak, gösterişten ve nümayişten azade bir hatırlama daha vardır Ankara’da. 1978’den beri davetiyesiz, çağrısız Hacettepe semtindeki Taceddin Camiinin yanında bulunan Taceddin Dergahı olarak bilinen küçük, mütevazı yapıya Mehmet Akif’in gönül dostları gelir. Kur’an okunur, Mehmet Âkif’ten şiirler bilhassa Bülbül şiiri seslendirilir, çünkü İstiklâl Marşı gibi Âkifimizin Bülbül şiiri de orada yazılmıştır:
Teselliden nasibim yok, hazan ağlar baharımda
Bugün bir hânümansız serseriyim öz diyarımda
Mehmed Âkif mefahirimizin, hamasetimizin marşını yazdığı gibi, hüznümüzün marşını da yazmıştır!
Mehmet Âkif Millî Mücadele sırasında Ankara’da Hacettepe semtindeki bu evde misafir edilmiş, İstiklâl Marşı’nı da bu küçücük kerpiç ve ahşaptan binada yazmıştır. Yakın tarihin sırf kitap okunarak kavranamayacak sayfalarını bu evi ziyaret ederek görebilirsiniz.
Uzun mücadelelerden sonra, Taceddin Dergâhı’nın bu parçası bakımsız bırakmakta inad eden üniversiteden alındı ve Vakıflar tarafından ciddî şekilde elden geçirilerek yeniden açıldı. Etrafı da belediyece “park” olarak düzenlendi, civarda bulunan bazı evler de bir biçime sokuldu. Bu kış elim bir kazada vefat eden, şehid olan bu memleketin aziz çocuklarından Muhsin Yazıcıoğlu da Taceddin Camii haziresine defnedildi. Böylece bölgenin tarihine yeni bir satır eklendi.
Bu sene yapılan mütevazı anmada muhterem Devlet Bakanımız Mehmet Aydın Bey de bulundu ve çok muhtevalı bir konuşma yaptı. Biz de kendisine teşekkür ettik. Elbette Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne, Altındağ Belediyesi’ne de teşekkür ettik. Çevreyi mezbelelik olmaktan kurtardıkları için. Belediyeye asıl kuvvetli teşekkürü ise, parkı tanzim ettirirken diktirilen acayip bir madde üzerine yazılmış çirkinlik nümunesi olan İstiklâl Marşı anıtını geç de olsa ortadan kaldırması yüzünden yaptık. Daha kuvvetli bir teşekkür için de sebebimiz var, inşaallah 12 Mart İstiklâl Marşı kutlamalarında da bunu yaparız.
“Bu daha kuvvetli teşekkürün sebebi ne ola ki?” diye düşünenler olabilir.
Biz eskiden Taceddin Dergâhı avlusuna dümdüz girerdik. Şimdi kuyuya veya sarnıca iner gibi merdiven basamaklarından iniyoruz. Bu ne anlama gelir? Belediye, parkı yaparken kodu yükseltmiş. Dergâhı çukurda bırakmış. İnşaallah başkan bu hatalı uygulamayı düzeltir, Mehmet Âkif müze evi gibi merdivenle inilen bir yapı olmaktan çıkar. Sizce de başkan o zaman çok kuvvetli bir teşekkürü hak etmez mi?
Evet, Taceddin Dergâhı’nın etrafı açıldı, park yapıldı. Bizim yıllar önce tasavvur ettiğimiz, projesini yaptığımız “İstiklâl Marşı Bahçesi” yerine parklardan bir park oldu. Ankara’nın böyle sayısız parkı var. “İstiklâl Marşı Bahçesi” ise hâlâ yok. Park’ta bulunan ve Estetikle ve Güzellikle Mücadele Derneği tarafından dikildiğini tahmin ettiğimiz İstiklâl Marşı anıtı söküldükten sonra, parkı karakterize eden bir şey kalmadı. Gerçi bir iki yeni unsur gördük bu sefer. Birisi namlusu Altındağ Belediyesi’ne tevcih edilmiş tarihi bir top! Diğeri ise bir kaç tiftik keçisi heykeli!
Diğer 27 Aralık’a yerimiz kalmadı. Yarın ondan bahsedeceğiz. Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek bu sefer 27 Aralık resm-i kabulüne seğmen kıyafeti ile katılmış. Bu önemli. Yarınki konumuz öteki 27 Aralık...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.