Ağca’dan Dink’e
Bu yazının başlığı Sıvas’tan Başbağlar’a, ya da Maraş’tan Sıvas’a da olabilirdi.. Ya da söze Ergenekon’dan da girebilirdik. Balyoz operasyonundan da! Olaylar hep birbirine benziyor. Tek elden çıkmış gibi. Mantık, kurgu, aktörler, hedef hep aynı!
Bir süre Ağca konusu gündemde kalacak.. Mehdi, Mesih, Fatıma’nın 3 sırrı, Papa suikastını, İpekçi cinayetini konuşacağız.
O İspanya’ya gidip oraya yerleşmek istiyormuş.. Mutlaka İtalya’ya gitmek isteyecektir. ABD’ye de gidebilir.. En azından Hollywood’a gitmek isteyecektir.. Almanya, Fransa, Rusya.. Bir kısmı şov olsun diye, kafa karıştırmak için yapılacak yolculuklar. Mesela Çin, İran, Kudüs.. Şam mesela. Bulgaristan zaten yol üzerinde. (?!) Yunanistan da öyle..
Hacca gitmek isteyebilir. Haccı beklemeden bir Umre. Ama vize alabilirse tabii..
Basın onunla, o basınla oynayacaktır.. Her iki kesim de bu işe meraklı..
Kimsenin şüphesi olmasın, ana vatanı üzerine söyleyecek çok sözü olduğu muhakkak. Her sözü yeni bir tartışma başlatacak..
Şimdilik şu kesin. Ağca askerlik yapmayacak..
Birileri, Ağca ağzından yasak bilgileri kaçırırsa diye korkup duracaktır..
Ağca bu arada birilerinden intikam alacak, birilerinin yüreğini ağzına getirecek sözler ederek intikam alacaktır..
Ağca her konuda konuşabilir.. Ama birileri onu susturmak da isteyebilir..
Ağca’nın eski zamana ilişkin bazı şeyleri bildiği muhakkak. Bazı olayları bilenleri de bilebilir.. Ama mesela, kendisini bu işlerde kimin kullandığını bildiğini sanmıyorum..
Bana kalırsa Ağca da kurban..
Ağca’nın bilmediğini CIA, MOSSAD, SİSMİ, MI5, KGB, DS biliyordur.. Vatikan da çözmüş olmalıdır Ağca’yı. Ama hiçbiri konuşmaz.. O zaman Ağca niye konuşsun?.
Ama birileri Ağca’nın konuşmasını isteyecektir.. Konuştuğunda zarar görecek tarafın karşısında duran taraf bunu isteyecektir..
Ağca’nın dışarı çıkmasının birilerinin ağzının tadını kaçıracağı muhakkak..
Birileri Ağca’nın dışarı çıkmasını isteyecektir. Hani “ölse de kurtulsak” diyen de az olmayacaktır.. Ağca’nın intihar etmesi, kazaya ya da bir cinayete kurban gitmesi, tımarhaneye kapatılması, ya da yeniden hapse tıkılması birilerinin duası olacaktır..
Her Çatlı, Özbey adı geçtiğinde, Ülkücülerle ilgili geçmişe dönük bir tartışma açıldığında birilerinin canı sıkılacaktır.. Ağca fincancı dükkanına giren fil gibi her yere girip çıkacaktır. Çatlı’nın mezarına gidecektir sanırım mesela, hem de basın ordusuyla. Bu arada “aldığı ilham”larla geleceği okumaya çalışacaktır muhtemelen. Ağca’nın dışarı çıkması MHP’yi, Ağar’ın çevresini de rahatsız eder.. Ağca o canı sıkılanlar üzerinde baskı kuracaktır. Masada diyet ödenmesi, hesaba katılması bir kişi daha vardır..
Ağca “Mayınlı tarlada top oynayan yaramaz çocuk” gibi eskiden birlikte iş tuttukları çevreleri rahatsız edecektir.. Eski kadrolar emekli ve yeni kadrolar olayı yeteri kadar bilmiyor olabilir.. Ama Ağca’nın sözleri hafızaları tazeleyecek ve konuyu gündemde tutmak sureti ile tecessüsü canlandıracaktır.. Eski zaman kavgaları üzerinden rakiplerini köşeye sıkıştırmak isteyenler için bu durum tarihi bir fırsattır!.
Yani demem o ki, birileri özellikle bugün, tam da böyle bir zamanda, Ergenekon sürecinde eski defterleri karıştıracaktır.. Derin güçler arasında örtülü bir savaşa hazır olun.
Dahası, bu süreçte haksızlığa uğradığını düşünen, intikam almak isteyen ya da vicdanı kanadığı için gerçekleri itiraf ihtiyacı duyanlar da ellerindeki bilgi ve belgeleri ortaya dökebilir..
Ağca icabında Yılmaz’ı, Çiller’i, hatta Demirel’i, Koç’u bile silkeleyebilir.. Kimse Ağca’yı görmezden gelemez. O da bunun farkında.. Onun için de racon kesecektir..
Ağca’nın çıkması iyi oldu. Hafızalar yenilenecek bu vesile ile..
Hem de tam da Hürriyet ve Milliyet’in yeniden satışının gündemde olduğu bir zamanda.. Aydın Doğan’ın doğuş zamanına denk gelen bir cinayetin failinin hapisten çıkışına denk gelen, yıkılmaz sanılan bir İmparatorluğun temellerinden sarsıldığı bir zamanda..
Özal’ı sivil dikta ile suçlayanlar, bugün Erdoğan için aynı şeyi söylüyorlar.. Ağca giderken gelenler, o gelirken gitmeye hazırlanıyorlar..
Hani bu olayların arkasındaki derin sır bir çözülmeye başlasa arkası gelecek. Maraş’tan, ya da Sıvas’tan Dink’e hepsi sökülecek..
Mumcu ya da İpekçi.. Hablemitoğlu ya da Üçok veya Aksoy.. Birileri bu ülkenin insanlarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretiyor.. Katiller de kurbanlar da bize gerçeği söylemiyorlar.. Oysa bizim gerçeğe ihtiyacımız var..
Ağca konuşur mu, konuşmaz mı bilmiyorum. Bundan sonra bu işler nasıl gelişir onu da bilmiyorum.. Basının bu olaya ilgisinin genel anlamda siyasi bir magazin düzeyinde kaldığının da farkındayım. Bakarsınız yarın Ağca’nın nerede yemek yediği, kimle konuştuğu, evlilik-aşk, arkadaşlık hikayeleri öne çıkartılarak siyasi geçmişi perdelenmek istenebilir.. Ancak bu süreçte yine de konunun bir şekilde gündemde kalması ile toplumsal hafızanın canlanacağını, eski defterlerin gözden geçirileceğini, bugüne kadar ortaya çıkmayan bazı gerçeklerin bu vesile ile ortaya çıkacağını düşünüyorum.
Ağca’nın şahsı ve onun kişisel özellikleri üzerinden, siyasi tercihleri ile ilgili iyi-kötü tartışmasının ötesinde konuyu tartışmamız gerektiğini düşünüyorum..
Paul Henze’nin dediği gibi “Ağca hiçbir zaman kendini kimlerin kullandığını bilmiyor muydu?” Ya da o, kendi dediği gibi “gerçekten tetiği çeken değil, onu gizlemek için ortaya atılan bir isim” miydi? O zaman tetiği çeken el kimdi, ona bu emri kim verdi ve niçin verdi? Ve bu işin “derin devlet” denen o ucubeyle ilişkisi neydi?. İşte tam da burada kozmik odanın eşiğine geliyorsunuz.. Bu eşiği aştığınızda muhtaç olduğunuz Aydın Doğan’ın önlenemeyen yükselişine ilişkin bilginin yer aldığı mekana geliyorsunuz..
Gerçeği sezinlemek için şöyle bir mantıksal yöntem kullanabilirsiniz: İpekçi öldürülünce ne değişti?. Kazanan ve kaybedenler kimlerdi? Kim geldi, kim gitti?. Tetiği çeken elin arkasında kazananların işbirlikçileri var olmalıydı değil mi? Ve kendilerini gizlemek için de cenazede en çok gözyaşı döküp, bu cinayetten başkasını sorumlu tutmaya çalışanlar!..
Gözünüzü kapatın ve aklınıza gelen ilk ismi önünüzdeki kağıda yazın. On kişi aynı oyunu oynayın.. Sonuç, size bakmanız gereken yönü gösterecektir..
Sahi, kaybeden taraftaki Simaviler niçin konuşmaz?. Simavi’nin Türkiye’de iken yakın arkadaşları kimlerdi? Simaviler gidince kimlerin süngüsü düştü!
Bahçeli istese de istemese de, Ağca’nın serüveni, Ülkücü gençlerin geleceği açısından da yol gösterici olacaktır.. Şimdi sıra kimde!. Bakalım “balyoz” bu defa kimin kafasına inecek!
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.