Huzurlarınızda Bizans!
Son günlerde Bizans yeniden güncellendi. Ya da tartışmaları yeniden hortladı. Yunanistan’daki ekonomik kriz ve müselsel yani zincirleme reaksiyon olarak Avrupa’yı da etkilemesi ihtimali üzerine The Guardian, Yunanistan’ın Bizans kefeni giydiğini yazdı (Greece: Under a Byzantine shroud/ The Guardian, Saturday 30 January 2010). Gerçekten de, Yunanistan Bizans’ın kefenini mi giyiyor? Çiçeği burnundaki yeni Yunanistan Başbakanı Yorga Papandreu bununla birlikte Yunanistan’ın Bizans tarzı mali dalaverelere maruz kaldığını, kurban gittiğini ve Yunanistan’a yapılan saldırının Avrupa’ya yapılmış sayılacağını söyledi. Halbuki, Avrupalı kaynaklar farklı düşünüyor ve Yunanistan’ın aksine kendi ürettiği Bizans tarzı entrikalar nedeniyle mali zaika ve darboğaza girdiğini düşünüyor. Kendi kazdığı kuyuya düştüğüne inanıyor. Dolayısıyla, Yunanistan üzerinden Avrupa vurulmuyor bilakis Yunanistan kendi yanlışlarıyla Avrupa’yı ve Euro fezasını ve alanını vuruyor. Fakat Yunanlılar da ‘ayranım ekşi’ demeyeceğine göre, komplo teorilerine sarılıyor ve bununla avunuyorlar. Ayağını yorganına göre uzatmayan ve Avrupa paraları üzerinden Ağustosböceği gibi yaşayan Yunanistan sonunda çıplak gerçekle karşılaştı. Yanlış politikalar yüzünden Yunanistan yine Bizans günlerine geri döndü ve iflasın eşiğine geldi. Avrupa’nın hasta adamı oldu. Şimdilik Avrupalılar kapıyı göstermiyorlar ama bir dahaki sefere bunu da yapabilirler. Az kaldı. Siyasi birliğini tamamlayamayan AB, Yunanistan gibi sorumsuz ülkeler yüzünden ekonomik birliğinden de olacak. O da dağılabilir. İlelebet kimse kimsenin yükünü çekmez. Yunan toplumu da ihtiyarlıyor ve hem siyasi hem de ekonomik olarak kendisini yenileyemiyor. Avrupa, Bizans kefeninden bahsederken İranlılar da Londra’da yapılan Afganistan toplantısına yarım ağızla davet edildikleri için fena bozulmuşlar. Bundan dolayı da toplantıyı boykot ettiler. Bunu da Londra’daki ‘Bizans oyunu ve entrikalarına’ bağlıyorlar (Iran criticizes Byzantine intrigues of London conference/ Tehran Times Political Desk, 30/1/2010).
•
İran, Londra’nın kendilerini görmezlikten gelmesine fena köpürüyor. Lakin benzeri bir alınganlığı Türkiye de yaşamıştı. Üçlü zirvenin ardından ertesi gün yapılan Asya’nın Kalbinde Dostluk ve İşbirliği Zirvesine Hindistan’ı çağırmayı unutmuşuz. Bizlerdeki unutkanlık onlarda alınganlığa neden olmuş. Bunun üzerine çıkan alınganlık krizi üzerine Hindistan da bize nota ve muhtıra verdi. Gerçekten de Türkiye Hindistan’ı unutmuş muydu yoksa nadasa mı terk etmişti? Bilemiyoruz. Lakin bir benzerinin Londra’da İran’la alakalı olarak gündeme gelmesi ‘hadi birincisi tesadüftü ya ikincisi?’ şeklinde haklı istifhamlara neden olmuştur. İran bu tavra öfkelenmiş ve uluslararası Afganistan konferansından veya kararlarından bir şekilde kendisinin uzak tutulmasını ‘pederşahi bir karar/paternalistic decision’ olarak nitelendirmiştir. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ramin Mehmanparast bunu milletlerin irade ve bağımsızlıklarına saygısızlık ve saldırı olarak telakki etmiştir. Sözcü, yabancı güçlerin Afganistan sorununu çözme potansiyelleri olmadığını da not etmiştir. Bu tavrın, bölge halklarının ve devletlerinin dikkatlerini Afganistan’da Batı politikalarının iflas ettiği gerçeğinden başka yöne saptırmaya matuf olduğunu da ileri sürmüştür.
•
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, İran’ın Afganistan toplantısına özellikle de İngiltere’nin bu ülkede izlemiş olduğu yanlış politikalara tepki olarak katılmadığını da duyurmuştur. İran’ın konferansa katılmamasını iki nedeni bağlamıştır. Bu iki neden, İngiltere’nin Afganistan’da izlemiş olduğu olumsuz politikanın sonuç ve yansımalarıdır. Birincisi, uyuşturucu ziraatı ve kaçakçılığı konusunda İngiltere’nin göz yumması veya pasif kalması ve ikincisi de ‘aşırı uçlarla’ uzlaşma arayışıdır. Gerçekten de İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, burada aşırı uçlarla kimi kast etmektedir? İngiltere’nin Kaide ile pazarlığı söz konusu olamadığına göre geriye Taliban şıkkı kalıyor. Lakin Londra’da Taliban’a uzatılan el de, aslında rüşvet karşılığında cephe gerisine çekilmesi ve cephe hatlarını terk etmesinden başka bir şey değildir. Zaten, ABD Afganistan savaşını Meydan Şehir gibi bölgelerde alenen rüşvet dağıtarak kazanmamış mıydı? İran, çözümün bölgesel yaklaşımda ve tedbirlerde olduğunu savunmaktadır. İngiltere, 28 Ocak tarihinde Londra’da yapılan Afganistan toplantısına NATO üyesi ülkelerle birlikte komşu ülkeleri de davet etti. Elbette ki, İngiltere ve ABD’nin Afganistan’da işlerinin ne olduğu sorulabilir ve sorulmalıdır da! Bu, iki şıklı sorunun sadece birinci kısmıdır. İkinci kısmı da, yabancı güçler Afganistan’a girerken komşu ülkelerin nerede olduğudur? Bu da sorunun ikinci şıkkıdır. İki şıklı sorunun cevabı da birbirine bağlıdır. Dolayısıyla ortada bir Bizans mirası var ama varisleri kim işte anlaşmazlık noktası burasıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.