Ben almayayım Mehmet ağabey!
Mehmet Barlas’ı severim... Beyefendidir, centilmendir, muziptir, rikkat sahibidir.
Daha da önemlisi, iyi bir yazardır.
Siz bakmayın Özdemir İnce’ye... Bu dilin şairi geçindiği halde doğru dürüst cümle kuramaz, “Sabbatay Levi’nin mümin ve müritleri gibi” Türkçe harikalarına imza atar, sonra da “Bay Barlas gazetecidir ama yazar değil” diye üst perdeden atıp tutar.
Sen “yazar”sın da ne oluyor?
BİR- Türkçe bilmiyorsun.
İKİ- Sabetay’ın nasıl yazıldığını bilmiyorsun.
ÜÇ- Nasıl yazıldığını bilmediğin kişinin kim olduğunu bilmiyorsun.
DÖRT- “Filanca kişinin mümin ve müritleri” diye bir cümle kurulamayacağını bilmiyorsun.
BEŞ- Minareyi “kule”, ezanı “şarkı”, Kur’an’ı “ağıt” sanıyorsun.
Hem bu kadar çok şey bilme, hem bilmediğin konularda ahkâm kes, hem de “terbiye ve nezaket dışı” sözcüklerle ona buna saldır...
Konu ne?
Mehmet Barlas, geçenlerde, kültür ve sanata emeği geçmiş Şakir Eczacıbaşı’nın ölümüyle hiçbir Hürriyet yazarının ilgilenmediğini, her biri ayrı telden çalan bu yazarlarla Enis Berberoğlu’nun işi olduğunu yazdı.
Cevap, kendisi de bir kültür ve sanat adamı olan Özdemir İnce’den geldi.
Hem de ne cevap.
Tepeden tırnağa küfür...
Kimse ona “şunu yaz bunu yaz” diyemezmiş.
Demek ki Mehmet Barlas Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni olsaymış, insanları makamına çağırıp “Şakir Eczacıbaşı hakkında bir mersiye yazmasını” isteyecekmiş.
Barlas’ın Özkök ve Berberoğlu’na yaptığı “densiz saygısızlığa” hak ettiği cevabı vermek “kendisine” düşmezmiş ama, söz konusu yazı “kendisi” açısından ve “ken
disini” ilgilendirdiği ölçüde şu sıfatlarla nitelendirilebilirmiş:
İspiyoncu, gammaz, muhbir, jurnalci ve özetle sefil bir metin!
Evet, aynen böyle...
Entelektüel sıfatı taşıyan, “bilgi”yi içkin olduğu için “hazımlı ve nezahetli” olması gereken Özdemir İnce, muarızına “ispiyoncu, gammaz, jurnalci, densiz, saygısız, sefil” diyor. Ve bu küfürname “köşe yazısı” diye Hürriyet gazetesinde kendisine yer bulabiliyor.
Barlas’ın cevabını merak ediyordum.
Cevap vermedi.
Bu terbiyesizliğe ne cevap verilebilir ki?
Sadece şunu yazdı: “Özdemir İnce’yle uğraşmayı Ahmet Kekeç’e bırakıyorum.”
Ben de uğraşmayı düşünmüyorum.
Bu arkadaş her şeyi birbirine karıştırıyor. İttihat ve Terakki’yi tanımıyor, Cumhuriyet tarihini bilmiyor, sıradan bir aydın bile olmayan Adonis’i büyük düşünür sanıyor, meslek okullarından sadece İmam Hatip’i anlıyor, bazı darbelerin iyi, bazı darbelerin kötü olduğunu savunuyor, Orhan Pamuk’a verip veriştirirken Yaşar Kemal’in karşısında “Sana yakışmadı büyük Yaşar Kemal” diye nezaketten kırılıyor...
Bilmiyor ki, Orhan Pamuk’u muteber saymamasını gerektiren özellikler, misliyle Yaşar Kemal’de mevcuttur.
Bilmiyor.
Daha fenası, bilmediğini de bilmiyor.
Hem ağzı bozuk, hem hafızasız...
Malum süreçte kalemi elinden alınan Barlas’ı “darbeci” olmakla suçluyor, ama kendisinin 28 Şubat’ta, 27 Nisan’da, Ergenekon kalkışmalarında, Kafes ve Balyoz girişimlerinde nerede olduğunu, kimlerle saf tuttuğunu söylemiyor.
Neresiyle uğraşacaksın bu adamın?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.