Askeri sevmek
İlker Başbuğ, ordumuzu sevelim diyor. Benim Anamın başörtüsüne el uzatan insanları nasıl seveyim.
Asker her istediğini yapsın,milletin mukaddeslerine, inançlarına en küçük bir saygı göstermesin,bizde oturup onu sevmeye devam edelim.
Mehmetçiğe bir diyeceğim yok. Onlar hepimizin evlatları.
TSK nın kurumsal kimliğine de bir diyeceğim yok. Her müessesede suça bulaşmış,mensubu olduğu kurumu kirleten, kokutan insanlar olabilir.
Benim meselem Askerlik mesleğini din ve milliyet düşmanlığına alet edenlerle. Onların hiç birini sevmediğim gibi hiç birine saygı da duymuyorum. Benim gönül dünyam baş örtüsü, Kuran kursu, İmam hatip düşmanlarını içine alacak kadar geniş değil.
Gönül dediğimiz şey çöp tenekesine benzemez. İçine her şeyi atamazsınız.
28 Şubat’tan beri bu ülkenin dindar, milliyetçi, muhafazakar insanları askeri bürokrasiye hakim bir zihniyet yüzünden işkence görüyor.
Her gün iç düşman ilan edilip, her gün tezyif ediliyoruz. Sonra da bize bunları yapanları sevin deniliyor.
Sevmiyorum.
28 Şubat’ı yapan üniformalı komunistleri sevmiyorum.
Ülkemin omurgasını oluşturan mütedeyyin insanları iç düşman ilan edenleri sevmiyorum. Maoya, Lenine Atatürk elbisesi giydirerek onun arkasından bu milletin dinine, imanına, Allah’ına, peygamber’ine ateş edenleri sevmiyorum. Ordu evlerinin kapılarını herkese açıp benim başörtülü şehit anama açmayanları sevmiyorum. Perinçek’ten emir alanlara göz yumup, milliyetçi vatan çocuklarını tarikatçı, cemaatçi diye Ordu’dan atanları sevmiyorum. 12 Eylül’den önce görevini yapmak yerine teröre göz yumup gençleri darbe yapmak için birbirine boğazlaştıranları sevmiyorum. Laikliğin, Cumhuriyetin arkasına saklanarak milletin ruh dünyasını top ateşine tutanları sevmiyorum.
Hiçbir sevgi karşılıksız değildir.
Geçmişte hep karşılıksız sevdik. Döveni sevdik, söveni sevdik. Ama köprülerin altından çok sular geçti.Biz sevdikçe bu sevginin sonsuz ve sınırsız olduğunu sananlar her istediklerini yapabileceklerini zannettiler. İnanç dünyamızı dans pistine çevirip, üstünde tepinip durdular.
Bizim bitip tükenmeyen sevgimizi, sevinçlerimizi her türlü hoyratlığı yaparak çaldılar.
Artık tek taraflı sevgi yok. Asker de olsa, sivil de olsa yok.
Askerimizi sevelim, ama askerde bizi sevdiğini, inançlarımıza saygı duyduğunu göstersin.
Bu akıl dışı yasaklarla milletini incitmesin.
Hayatında hiç kimseye faydası olmamış inançsız, ruhsuz, davasız insan müsvettelerine alet olmasın.Ordu ile milletin arasına nifak tohumları serpmek isteyenlerin oyununa gelmesin. Bir mezhebin bir ideolojinin, bir partinin değil, top yekün Türk milletinin askeri olsun. Balyozunu vatan düşmanlarının tepesine indirsin. Bakın o zaman askeri sevin, yıpratmayın demeye gerek kalır mı?
Hayalimdeki o askeri hem seviyor hem de özlüyorum.