Dursun Albay pes etmiyor
Hatırlayacaksınız, “İmza ıslak mıydı, kuru muydu” tartışması hayırlısıyla “ıslak”a bağlanınca, Dursun Çiçek Albay’a yeniden cezaevi yolu görünmüştü.
İfadeye çağrıldı, ama tutuklanmadı.
Madem tutuklanmıyordu, mahut “ıslaklığı” tartışmaya açabilirdi.
Öyle yaptı...
İlk iş olarak tuttu Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun verdiği “İmza ıslaktır, Dursun Çiçek’e aittir” raporunu itiraz etti.
İtiraz değerlendirildi.
Uzun ve titiz bir incelemeden sonra, daha üst bir makam olan Adli Tıp Genel Kurulu, oy çokluğuyla, imzanın Dursun Çiçek’e ait olduğuna, ıslaklığın da “ıpıslak” sayılması gerektiğine karar verdi.
Dursun Albay pes etmedi.
İmzanın henüz “kuru” muamelesi gördüğü dönemde de pes etmemiş, kazanmıştı.
Hatırlayacağınız üzere, müellifi olduğu “eylem planı” ortaya çıkarılınca, ilk tepki olarak, “Bu imza benim değil, taklittir” demişti.
Bunu demiş olmasına rağmen, hakkında tutuklama kararı çıkarılmış, Hasdal Cezaevi’ne yollanırken, Mukaddes Eruygur’un “bizdendir” dediği mahkemenin “jet tahliye” kararıyla içeri girmekten kıl payı kurtulmuştu.
Madem öyleydi...
Madem mahkemeler bizdendi...
Madem savcının “tutuklama” talebi sürekli geri çevriliyordu...
Pekâla Adli Tıp Kurulu’ndan da hayırlı bir sonuç istimal edilebilirdi.
Fakat olmadı...
Önce Adli Tıp İhtisas Kurulu, ardından Adli Tıp Genel Kurulu, neredeyse şırıl şırıl su akıtan imzanın “Hakiki Dursun Çiçek imzası” olduğuna karar verdi.
Dursun Albay bunu sineye mi çekecekti?
Ne münasebet!
Önceki gün, avukatı aracılığıyla bir açıklama yaptı ve “Adaletin tecellisi
adına, inceleme ve analizlerin başka bir uzman kurum tarafından yapılmasını talep ediyorum” dedi.
Başka bir uzman kurum hangisiydi?
Böyle bir kurum var mıydı?
Belki de uygunu, incelemeyi Jandarma Laboratuarı’na yaptırmaktı. Bir kez denemekten ne çıkardı?
Dursun Albay’ın “yeniden analiz edilsin” talebini kamuoyuna açıklayan avukatı, üç önemli hususun üzerinde duruyordu:
BİR- Adli Tıp Kurulu’nun güvenilirliği tartışmalıdır.
İKİ- Dursun Çiçek Albay, “kolay taklit edilebilir” bir imzaya sahiptir.
ÜÇ- Belge üzerindeki “parmak izi incelemesi” bir an önce tamamlanmalıdır.
Her şey Dursun Çiçek Albay’ımın gönlüne göre olsun...
Madem Adli Tıp Kurulu’nun güvenirliliği tartışmalıdır, ıslaklık derecesi bir de “başka bir uzman kurum” tarafından ele alınsın... “Parmak izi incelemesi” bir an önce sonuçlandırılsın... İşin içinde “Islak imza taklit makinası” varsa, mühendisleri ve usta başıları derhal açığa çıkarılsın... Savcılar her ağzını açışta “tutuklama” demesin...
Fakat, Dursun Çiçek Albay’ım da şu soruya bir cevap versin:
Belge ortaya çıkarıldığında, “Bu sahtedir” dendi. Askeri Savcılık inceleme başlattı ve “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verdi.
Bir şey daha yaptı: Belgenin sahteliğini test etmek için, Dursun Çiçek’ten imza örneği istedi.
Dursun Çiçek ne yaptı?
Kırk yıllık imzasını terk edip, boş kâğıda başka bir imza attı.
Soru buydu...
Neden imzanızı değiştirme gereği duydunuz?
Madem “eylem planı”nın müellifi siz değilsiniz... Belgenin altındaki imza da “makina işi”dir...
Neden bunu yaptınız?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.