O masada olmazdım
CHP lideri Baykal’ın iddiasındaki çarpıklıkları düşünürken Başbakan aradı. Konu iddialara gelince Erdoğan “Böyle bir durumun yaşanması düşünülemez . Olsa bile öyle bir masada oturmam” dedi
MHP’li Osman Durmuş’un GATA’daki türban yasağıyla ilgili alaycı ifadesi üzerindeki tartışma sürerken, CHP Lideri Deniz Baykal, Fransa örneği üzerinden topa girdi. Muhtemeldir, yelpazenin sağında yer aldığı için MHP’ye yaramayan türban alaycılığının bir sol parti olarak kendilerine yarayabileceği hevesine kapılmış olabilir.
Baykal, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin 2004 yılında Erdoğan’a türban nedeniyle “Eşinizi getirmeyin” mesajı gönderdiğini iddia etti. Daha sonra hatasını fark edip mesaj sahibinin Sarkozy değil Chirac olduğunu belirtti.
Bu iddiayı hem başbakanlık hem Fransa anında yalanladı.
CHP’nin bu iddiası, 2004 yılında Sabah muhabiri Bülent Aydemir ve Hürriyet Yazarı Gila Benmayor’un yazıları ile dönemin Fransa Büyükelçisi Uluç Özülker’in “hissettirdiler” açıklamasına dayanıyordu.
Yani ortada “resmi” tek dayanak yok.
Muhtemeldir ki, Baykal’ı fena halde işleten ise Özülker’dir. 2004 yılındaki Fransa gezisi sırasında Erdoğan’a camı çatlak araç tahsisi yaptıran, temaslarda kenarda durmayı tercih eden ve türban söylentisini çıkaran oydu. Zaten, gezi sonrası merkeze çekildi, 2007’de ise emekliye ayrıldı.
Yani, sözüm ona “hassasiyet”, Fransa’nın değil, bizim büyükelçinindi. Bir çeşit, GATA skandalı...
Üstelik bu iddialı açıklamanın yapıldığı saatler, “yaş” tartışmasının yapıldığı saatlerdi. Başbakanın “Baykal’ın yaşı 70, kemale erdi” sözlerine cevap vermek üzere partisinin meclis grup kürsüsüne çıkan Baykal, hazırladığı cevabı unuttu, Fransa Cumhurbaşkanının isimlerini de
karıştırdı.
Grup toplantısından sonra gazetecileri meclisteki makamına çağıran Baykal, “Yaşımla ilgili durum Allah’ın takdiridir, Allah’ın işine karışma” diye karşılık verdi. CHP İletişim Koordinatörlüğü de Baykal’ın isim ha
tasını düzeltti, “Türban mesajı veren Sarkozy değil Chirac’tı” dedi.
Bu garip tesadüfü kaleme aldığım dakikalarda Başbakan Erdoğan aradı. Laf dönüp dolaşıp Fransa tartışmasına geldi. Dedi ki: “12 Temmuz 2008 tarihin
de sayın Sarkozy’in daveti üzerine Fransa’ya eşimle birlikte gittim. Üstelik polis kortejinin önünde birlikte çekilmiş fotoğraflarımız var. İçeride Sayın Sarkozy’inin yeni eşi de vardı.”
Açıkça sordum: “Eşinizin türbanlı olması nedeniyle önceden herhangi bir mesaj gönderilmedi mi?”
Erdoğan: “Kesinlikle böyle bir durum sözkonusu değildir. Fransa ile ilişkilerimizde asla böyle bir durumun yaşanması düşünülemez. Olsa bile öyle bir masada ben olmam.”
Ya Chirac?
2004 yılında Chirac’ın Fransa Cumhurbaşkanı olduğu dönemde gerçekleşen eşsiz ziyareti hatırlattım. Üstelik, o tarihte Erdoğan ile Chirac arasındaki dostluk, bugünkünden çok daha ileri noktadaydı.
Ayrıca, dönemin Paris Büyükelçisi Özülker’in “Mesaj göndermediler ama hissettirdiler” lafını hatırlattım. CHP’nin son açıklamasında da bu mesaja yer verilmişti.
Erdoğan: “Önce mesaj gönderildi diyorlardı, şimdi hissettirdiler diyorlar. O ziyaret eşsiz programlanmıştı. ‘Eşiniz gelmesin’ diye herhangi bir telkin, ima asla olmamıştır. Öyle bir şey olsa o ziyarete gitmem. Asla kabul etmem.”
MHP’li Durmuş’un türban alaycılığından hemen sonra Baykal’ın benzer bir tartışmayı neden ateşlemiş olabileceğini de sordum.
Erdoğan: “Mal bulmuş mağribi gibi atladı. Ama milletimiz gereken cevabı verir, hiç kimsenin endişesi olmasın.”
Durum özetle böyle...