Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Satılık mıyım, ne!

Satılık mıyım, ne!

Bakın, iktidar dururken gene muhalefete çakacağım... “Muhalefete muhalefet etmek” gibi, dünya tarihinde görülmemiş bir ayıba imza atacağım...

Beğenen okur...

Beğenmeyen küfreder...

Fakat, bu nasıl bir iktidar partisi ki, hem iktidar olmanın sorumluluğunu taşıyor, taşıması isteniyor; hem de muhalefet boşluğunu doldurmaya itiliyor... Üstelik, kendisini “muhalefet partisi” sanan ama statükoya göbekten bağlı partilere göre daha sahici bir “muhalefet rolü” oynuyor...

Bu nasıl oluyor?

Deli mi bu adamlar?

Bunları siyaset bilimcileriniz, sosyologlarınız, Emre Kongar’larınız, ağzı bozuk akademisyenleriniz anlatmaz... “İmtiyazlılar sınıfının iktidarı” gözetilerek dizayn edilmiş sistem, merkezkaç güçleri merkeze yakıştırmıyor, Ezkaza siyasetin merkezinde yer tutmaya çalışan bedhahları da “devleti ele geçirmekle” suçluyor.

Böyle böyle, devleti ele geçirmeye çalışan bir sürü partimiz oldu.

Kimi kapatıldı.

Kiminin yöneticileri idam sehpasına gönderildi.

Kimi darbeyle alaşağı edildi...

Darbeyle alaşağı edilemeyenler de, “sivil dikta” kurmakla suçlandı.

Bir iktidar partisi düşünün ki, hem “iktidar sorumluluğu” taşıdığı için, hem de iktidar olamadığı (olmasına izin verilmediği) için suçlanıyor.

Kendisi iktidar, ama üniversitelere karşı muhalefet rolüne itiliyor...

Devlete karşı...

Devleti oluşturan sair kurumlara karşı...

Bağımsız olması gereken yargıya karşı...

Bir kısım basına karşı...

Tuzu kuru Beyaz Türklere karşı...

Silahlı bürokrasiye karşı...

Silahsız bürokrasiye karşı...

Bunların tümüne karşı muhalefet rolüne itiliyor...

Normal ülkelerde iktidar partisi, “demokratik vasatı” egemen kılmadığı için suçlanır...
Bizde tam tersidir:

İktidar partisi “Kürt meselesini” çözmek ister, karşısında ketum bir devlet iktidarı bulur... Daha sivil bir anayasa teklifinde bulunamaz... İstediği demokratikleşme yasalarını Meclis’ten geçiremez... “İnanç ve düşünce özgürlüğünü” sağlayamaz... Serbest piyasa koşullarını egemen kılamaz... Reform yapamaz... Komşularıyla barış imzalayamaz...

Bunlar devletin tasarrufundadır, iktidar partisinin haddine değildir.

Bizde, bunları yapmayan iktidarlar sevilir.

Bu iktidarlara karşı darbe tezgâhlanmaz, haklarında “kapatma davası” açılmaz, yargı cilveleriyle köşeye sıkıştırılmaz, üniversitelerin tarassutuna terk edilmez...

Neden iktidar dururken, muhalefete çakıyorum?

Soros’tan para mı alıyorum?

Olmayan Süper NATO örgütünden mi besleniyorum?

İktidarın nimetlerinden mi yararlanıyorum?

Nedir?

İktidara çakacağım çakmasına da, Baykal izin vermiyor.

Eskiden, “Bu ülkeye cunta anayasası yakışmaz” diyordu, şimdi anayasa çalışmalarına karşı çıkıyor... Eskiden “HSYK tarafsız değil” diyordu, şimdi HSYK sözcülüğü yapıyor... Eskiden “Kürt meselesini çözelim, bu konuda ilk raporu biz hazırladık” diyordu, şimdi Kürt meselesini çözmeye çalışanları ihanetle suçluyor... Eskiden “Düşünce özgürlüğü” diyordu, şimdi “Bu 301 değişikliği de nerden çıktı?” diyor... Eskiden “Gelin darbeleri tarihe gömelim” diyordu, şimdi darbe örgütlerinin hem “avukatlığını” yapıyor, hem de onlara selam gönderiyor.

Gel de çakma!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi