Kılıçdaroğlu kadar hızlı çark eden görülmedi...
İstanbul milletvekili ve CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu, siyasette en hızlı çark eden politikacı unvanını çoktan hak etti... Evet siyasette, "dün dündür" diyen üstatlar gördük. Ama böylesine, genel başkan terslediğinde, dakikasında çark edeni, şahsen ben 40 yıldır görmedim.
Sayın Kılıçdaroğlu, partisinin Batman il kongresinde yaptığı konuşmada aynen şöyle söyledi: "Toplumsal barışın bir parçası olacaksa, biz genel affa 'evet' deriz." Genel af ne demek? PKK liderinin de affı demek. CHP, birden telaşlandı. Önce Sayın Baykal'ın yakın çevresi Kılıçdaroğlu'nu payladı. Sonra da Baykal konuştu: "Bu sözler yanlış sözler. Bunu gündeme getirmek, taşımak ve buradan bir arayışa girmek kesinlikle doğru değildir." Sayın Kılıçdaroğlu, CHP Elazığ il binasındaki basın toplantısında, "Genel Başkan'ımızdan öğreneceğimiz daha çok şey var." dedikten sonra NTV'ye konuştu: "Ben, 'genel af olsun' diye bir laf etmedim..." Artık bu kadarına bir yorum yapılamaz.
Sayın Kılıçdaroğlu, bundan önce de çark etmiş ve kendisini bitirmişti. Hatırlarsanız, geçtiğimiz 10 Kasım'da Meclis'te, terör konuşulurken, CHP sözcüsü Onur Öymen, AK Parti'nin "artık analar ağlamasın" söylemine cevap olarak; "Dersim'de analar ağlamadı mı?" deyivermişti. Yani terörle mücadele için Dersim örneğini hatırlatmıştı. Birden Türkiye'nin gündemine 1937-1938'de Dersim'de ne olduğu gelmişti. Ergenekon tertiplerinin kökünü hatırlatan olaylarda, bugün Tunceli'nin de içinde bulunduğu bölgede kendi insanımız, üç uçak filosu tarafından bombalanmıştı. İsyanı bastırıyoruz diye 40 bin civarında çoluk çocuk demeden insanlarımız katledildi. Sabiha Gökçen'e, en alçaktan ve en çok bomba atan kadın pilot olarak altın madalya takılmıştı. Öymen sayesinde, bir anda resmî tarihin yalanları, yeni kuşakların gözünü faltaşı gibi açtı. Kılıçdaroğlu da o bölgenin insanıydı. CHP gerçeğini unutup, anında konuşuverdi: "Öymen, gereğini yapmak zorundadır."
Söylediği doğruydu, Öymen istifa ederse, CHP içine düştüğü çukurdan çıkabilirdi. Çünkü ilk defa Alevi seçmen, CHP ile ilgili büyük dehşeti yaşadı. Ergenekon davası zaten gözlerini açmıştı. Sivas'ı, Gazi olaylarını, Alevilere yönelik provokasyonları ve cinayetleri, artık hakikatin ışığında yeniden değerlendiriyorlardı. Bir an Kılıçdaroğlu da vicdanını konuşturdu, Öymen'in istifasını istedi. Ama Kılıçdaroğlu'nunki gerçekten bir saflıktı. CHP, kökü derinlerde olan bir devlet partisiydi ve Cumhuriyetin elitleri tarafından yönetiliyordu. Onlar, "Beyaz Türkler"di. Kılıçdaroğlu, asla o çevrenin insanı değildi, olamazdı da. Sadece, halka yakın olmak için vitrine konulacak isimlerdendi. Fakat Kılıçdaroğlu bunun hâlâ farkında değil.
Baykal, Kılıçdaroğlu'nun "gereği yapılsın" çağrısına anında cevap verdi. CHP grup toplantısına Onur Öymen ile birlikte girdi. O gün Kılıçdaroğlu'na, partisinin grup toplantısı bile dar geldi, salona giremedi.
Aslında, Kılıçdaroğlu, dersini almış olmalıydı. Demek ki kendisini tutamıyor. Yine de yaklaşan CHP kurultayı Baykal için de Kılıçdaroğlu için de sıkıntılı geçecektir. Zira Alevi seçmen, Dersim gerçeğinin, yeni nesiller tarafından bu kadar yalın öğrenilmesinden sonra CHP'ye destek veremez. CHP değişmeyeceğine göre, bu CHP'de Kılıçdaroğlu'na, vitrin dışında bir yer yoktur ve olamaz.
Ergenekon davası, CHP'nin, halk değil devlet partisi olduğunu herkese gösterdi. CHP'nin zaten oyla, sandıkla bir işi yok. Ordu+CHP=iktidar formülü çıkmaza mı giriyor? O zaman yeni formül devreye girer: Yargı+CHP=iktidar. Son olan bitenlere bir de bu gözle bakınız...
NOT: Geçen haftaki yazımda; "dilimiz varmadı, devlete laf söyleyemedik, 'dinciler yaptı' demeyi tercih ettik" ifadeleri, rahmetli Çetin Emeç'in eşi Bilge Emeç'in, Vatan'da Sanem Altan'la yaptığı röportajdaki sözlerine atıf içindi. Geniş bir çevreyi kastetmeden, cinayetler karşısındaki bakış açısının değişimini anlatmaya çalıştım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.