Lale Devri ve Devrimi’nin sonu
Doğrusu Kırgızistanla alakalı olarak ilk yazdığım Kırgızistan'da Patrona Halil Ayaklanması yazısını yazarken 5 yıl önceki devrimin veya darbenin Lale Devrimi olarak anıldığını hatırlamıyordum. Ertesinde haberlerle birlikte, 2005 yılındaki ayaklanmanın getirdiği siyasi değişimin Lale Devrimi olarak anıldığını hatırladım. Bu defa geçen yazım daha bir anlam kazandı. Zira, Osmanlı'da Lale Devri'ni bitiren Patrona Halil Ayaklanması olmuştur. Kırgızistan'da da Lale Devrimi'ni bitiren işte bu yeni kalkışma ve ayaklanma olmuştur ki ben de buna Kırgızistan tarzı Patrona Halil Ayaklanması dedim. İlginçtir, yer kabuğu depremlerle birlikte çatlarken ve sallanırken ülkeler de ekonomik deprem, kriz ve yıkımlarla sallanıyor. Bundan dolayı 'sırada hangi Kırgızistan var?' sorusu, gündemin merkezinde yerini korumaktadır. Açık toplum nazariyesi ve George Soros'un dünyada tetiklediği renkli devrimler; piyasa gerçeğinin halk gerçeğiyle uyuşmadığı ortamlarda birer ikişer sönüyor ve ortadan kalkıyor. Ukrayna gibi ülkelerde renkli devrimler sona erdiği gibi Kırgızistan'da da daha kanlı bir biçimde nihayet bulmuştur. Halkın ve toplumların gerçeği, aldatma üzerine kurulu kurgu ve sahte gerçekleri yıkıyor. Musa Aleyhisselam'ın yedi beyza'sının ve asasının sihirbazların araçlarını yutması gibi. İlginçtir, küreselleşmenin merkezleri bile son dalga krizlerle birlikte zarar gördüler. ABD ile birlikte bütün dünya ekonomik olarak sallanırken hiç sarsılmayacağını umut ettiğimiz Dubai büyük bir krizden geçiyor. Bazı AB ülkeleri ise ekonomik kriz içinde deniz dalgaları arasındaki kayık gibi sallanıyor. Yunanistan, Portekiz ve İspanya gibi ülkeler buhran denizinin ortasında bir kurtarıcı bekliyorlar.
Kırgızistan'da zamlar ve Bakiyev'in oğlunu Mübarek gibi veliaht ilan etmesi söylentileri Lale Devrimi'nin sonunu getirmiştir. Maalesef Arap alemiyle Türk dünyası mali ve siyasi yolsuzluklar bakımından birbiriyle yarışmaktadır. Yemen Lideri Ali Abdullah Salih oğlu Ahmed'i, Mübarek Camal'i ve Kaddafi, Seyfülislam'ı veliaht yapmak istiyor ve bu yöndeki gayretleri biliniyor. Orta Asya'da da böyle bir durum var. Bu yönde en istikrarlı olanı Kazakistan. Kazak Lider de damadı ile siyasi imajı arasında tercih yapmak durumunda kalmıştı. İstihbaratın başında olan damadı başına buyruk hareket ediyor ve hoşuna giden yerlere el koyuyordu. En azından böyle söylentiler bulunuyordu. Özbekistan'da da İslam Kerimov'un kızıyla alakalı böyle söylentiler var. Daha 5 yıl önce iktidara gelen Bakiyev ise daha iktidar balayı bitmeden bütün hızıyla yerini oğluna teslim etmeye hazırlanıyor görüntüsü verince iş işten geçmiş ve zamlara da öfkelenen halk tavanı başına yıkmıştır. Bu gerçek bir Patrona Halil Ayaklanması'dır. Aile arasında devleti paylaşmaya hazırlanırlarken şimdi yeni gelen rejim Bakiyev'in oğulları ve kardeşini cinayet ve yolsuzluklarla suçluyor. Rus basınının edindiği bilgiye göre, geçici hükümetin İçişleri Bakanı Bolot Şerniyazov, Bakiyev'in kardeşi ve iki oğlu Şanibek, Marat ve Maksim Bakiyev hakkında ateşli silahların yas dışı kullanımı ve birden fazla insanı kasten öldürmek suçlarından dava açıldığını duyurdu. Şerniyazov, bu üç kişinin güvenlik güçlerinin ateş etmesi yönünde emir verdiği konusunda ellerinde somut deliller olduğunu söyledi. Bişkek belediye başkanı ve diğer yetkililerle ilgili de benzer yönde davaların açılacağı gelen haberler arasında.
Türkiye de inşallah bu gelişmelerden ders alır. Zira 8 yıllık AKP iktidarını Lale Devri'ne benzetenler çok. İstanbul da Lale Devri'ndeki gibi lalelerle anılıyor. Her lale diken lale devri ile birlikte anılmaz. Lakin israf ve kayırma yapılıyor ve halk bir takım yapmacık estetik çalışmalarla iğfal ediliyorsa veya iktidar mensupları Fransız kraliçelerinden birisinin dediği gibi 'ekmek bulamıyorsanız pasta yesinler' anlayışını temsil ediyorsa orada potansiyel olarak bir veya birden fazla Patrona Halil müsveddesi vardır. Şartlar oluşursa kendisi hazır olur. Lale Devrimi'nin ve Nevşehirli İbrahim Paşa'nın en önemli yöntemlerinden birisi halk goygoyculuğu veya popülizmidir. Burada siyasi popülizmden maksat, halkı oyalamak ve eğlence ile gerçeklerden koparmaktır. İşte bundan dolayı 'krizle gelen krizle veya popülizmle gelen popülizmle gider' demişlerdir. Halk bir yere kadar aldatılır sonunda ya uyanır ve ifakat gösterir ya da Firavun ve avanesiyle birlikte denize batar. Firavun'un denize Karun'un da toprağa batması ilginçtir ve bize 'el cezau min cinsil'l amel/mükafat ve mücazat işin türüne göre değişir' kaidesini hatırlatmaktadır. Kur'an-ı Kerim Firavun'a kanarak onunla birlikte batanları şöyle tasvir etmektedir: Fe estehaffe kavmehu fe atauhu. Firavun halkını kandırdı halkı da ona boyun eğdi. Allah'tan, Firavun adayları ve aldattığı benzer kavimler için ivedi intibah ve ifakat(uyanma) niyaz ederiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.