Altı oklu rezonans
İsmiyle müsemma olması için o gazeteye “At gözlüğü gazetesi” demek lâzım! (Uzun olacağı için “Atgözcü” de diyebiliriz. Şimdiki ismi de onunla kafiyeli zaten.)
Elbette manşette cim başsavcısının beyanatı yer alıyor. Cim başsavcısı “yargıya siyaset egemen olacak” demek istemiş...
Yargıya şu anda ne hâkim?
Adalet mi? Yahut tarafsızlık mı?
Yoksa siyaset mi?
Şimdi yargıya “altı oklu” yargı desek, hata etmiş olur muyuz?
Mevcut Anayasa, ideolojiyi mecbur ediyor. Herkes atatürkçü olacak! Atatürk ilkelerine bağlı olacak!
Peki Atatürk ilkeleri nedir?
“Altı ok” bu ilkeler arasında mıdır?
Elcevap: Elbette ve kesinlikle!
Altıoklu parti ile yüksek yargıyı “kanka” yapan bu ilkeler olabilir mi?
Bu ilkeler, bu ideoloji anayasanın nasıl anlaşılacağının temel çerçevesini veriyor bazılarına göre. Anayasa değiştirmek, ideoloji bertaraf edilmeden yapılırsa, hemen icabına bakmak için aportta bekleyenler var. O yüzden “Anayasa değişikliği Anayasaya aykırı” nidaları yükseliyor.
Devletin 1930’lardan kalma ideolojisi sabit kalsın. Buna dokunan yanar! Bu tecrübe ile sabit.
Anayasa Mahkemesi başörtüsü ile ilgili Anayasa değişikliği konusunda neden haddi aşan bir karar verdi? Anayasanın apaçık hükmünü çiğneyerek neden bunu yaptı?
Anayasa’nın değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez maddelerinin ideolojik muhtevası onların gerekçesi idi.
Şimdi ideoloji değiştirilmeden Anayasa değiştirmenin denemesi yapılıyor. İdeolojiye dokunulmuyor, fakat ideolojiden vücut bulan kurumların yapısı değiştirilmek isteniyor.
Esasına bakarsanız, ideoloji sürerken kurumlarını değiştirmek kolay değil. Temelden bir anayasa değişikliği için Türkiye daha fazla geç kalmamalı. İktidar işin zorluğunu bildiği için ideolojiyi görmezden geliyor, kurumlarını tasfiyeye çalışıyor.
Bu tasfiye, zaten ana muhalefetten fazlasına gücü yetmeyeceği tescillenen altı oklu partinin bu konumunun da sarsılmasına yol açacak.
O yüzden CHP genel başkanı konuştuğunda, yüksek yargı titreşim veriyor, yüksek yargı mensupları konuştuğunda da CHP titreşiyor.
Sürekli rezonans hâli!
İktidar değişikliği referanduma götürerek, ideolojinin yargısını halkla karşı karşıya bırakmak istiyor. Son sözü halk söyleyecek. Bakalım, ideolojinin yargısı “halk da ne oluyor?” diyecek mi.
Dönelim Atgözcü gazetesine. Bu gazeteye göre Çukurca’daki mayın vak’ası hiç olmamış. Tek satır bile yok bu konuyla ilgili. Balyoz davası yok. Sincan hakimini eleştirenlerin aldığı cezalar yok. İsrail başbakanının Başbakan Erdoğan’dan ötürü ABD’ye gitmemesi yok. Ezcümle bugünlerin gündemi atgözlüğü gazetesinde yer almıyor. Atgözlüğü ile görmek için böyle bir gözlüğe ihtiyaç hissetmeyen, ismiyle asla müsemma olmayan bir zamanların minik kuşu Emin’i var. Yetmez mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.