“Ben de Aysel’im...”
Yukarıdaki başlıkla emailime düşen mektubu noktasına virgülüne dokunmaksızın sizlerle paylaşıyorum:
“Modern Türkiye Nereye” başlıklı yazınızı okuyunca ister istemez bu ülkedeki diğer Aysel’leri düşündüm ve son aylarda yaşadığım olayların da etkisiyle “ben de bir Aysel’im aslında” dedim kendi kendime...
Yaşadığım dram belki kulağı burnu kesilen Aysel’inki kadar büyük değil, ama benim gibi düşünen, hisseden, yaşayan bir kadın için kendi çapımda yaşadığım bir dram...
Aysel bir örnek oldu, bir iki hafta geçmeden ismi Aysel olmasa da bir başka kadının burnu kesildi. Yetmedi devlet babanın kucağına sığınıp şikayet edince de yine devlet babadan maaş alan birileri tarafından dövüldü... Şikayet ettiğine pişman olsun diye...
Bir daha yapmasın diye...
Kimseye “konuşan, hakkını arayan bir kadın” olarak örnek olmasın diye...
O da bir Aysel...
Daha nice Aysel’ler var bizim ülkemizde... Okutulmayan, küçük yaşta para karşılığı satılarak evlendirilen, itilip kakılan, dövülen, töre cinayetine kurban giden...
Doğuda cehalet ve töre, batıda rekabetin hırsı...
Ben master yapmış bir başörtülü olarak bu ülkede “son yerler” dediğimiz bir kurumda çalışıyorum. Yaşım, tecrübem ve yeteneklerim dikkate alınıp adil bir şekilde değerlendirilseydim veya başörtüm yüzüne beni dışlayan kesim bana “sadece insan” olarak bakabilseydi şu an üst düzey yönetici olabilirdim. Ama, ama... Sadece belli sınırlarda belli ölçüleri aşmamak kaydıyla “lutfediliyormuşcasına” çalıştırılıyorum...
Çalıştığım yerde tek bayan yönetici olmanın ve erkek yöneticiler tarafından dışlanmanın zorluğunu yaşarken bir de üst yönetim değişince o hırs dolu erkek yöneticilerin Aysel’i durumuna geldim.
Kulağımı burnumu kesemediler belki ama, geleceğimi, hayallerimi kestirip attılar...
Kariyer planımı yerle bir edip, “zaten sana verilenler bile fazla” diyerek bir adım geriye getirdiler... Şimdilik...
Burnum yerinde, ama beceri seviyesi benimkinin altında, vizyonu dar, ehliyeti ve kifayeti tartışılır erkek yöneticiler dururken sadece benim yöneticiliğimi lağvettiler...
Çünkü kadınım, adım Aysel olmasa da kadınım...
Onlara göre evde oturup sadece itaat eden bir varlık olmam gerekirken içlerindeyim, aklımı ve becerilerimi kullanıp yeri geldiğinde Allah’ın izniyle onlardan bir adım öne geçebiliyorum.
Kulağım da kesilmeli, burnum da... Hatta elim de bileklerden kesilsin ki, önemli işlere imza atamaz olayım...
Aysel’in burnunu kesebildiler, benim umutlarımı, şevkimi...
Kendimi kapalı küçük bir kutuya kapatılıyormuşum gibi hissediyorum.
Söyledim de... Çünkü biliyorum, Allah’ın izniyle daha fazlasını yapabilirim, yaptım da...
Ama “benden rahatsız olan erkek yöneticilerin sevinmeleri gerektiği” söylenerek bir adım geri çekildim... Şimdilik bir adım, yarını bilemiyorum. Çünkü değil unvanım, kullandığım ofis araç gereci bile BANA FAZLA bulundu, alınmak istendi... Daha üst makamlara layık olduğu iddia edildi.
Aynı durumdaki erkeklerin sahip olduğu gereçler hakları, benimkisi fazlalıktı!!!
Sadece araç gereç değil, ben de fazlalıktım...
Henüz işten çıkarılmadım, iş kanunu işçiden yana görünüyor, belki bana tazminat vermemek için belki istifa etmek zorunda bırakılacağım... Onu da bekliyorum...
Ben de Aysel’im aslında...
Benim kulağımı, burnumu kesemeyenler, kolu paçayı sıvayıp abdest alıp namaz kıldıktan sonra kapalı kapılar ardında unvanımı almanın, yetkilerimi kapatmanın, beni spatula ile kazır gibi içlerinden silmenin planlarını yapıyorlar ve uyguluyorlar... Kimisi hoyratça yüzüme haykırıyorken kimisi de sahte tebessümlerin ardında fısıldıyor...
Bana bunu yapanların profili Aysel’in kulağını, burnunu kesenlere baktığımda çoook ileride... İçlerinde yurt dışında okumuş, master doktoralı, üst düzey yöneticiler de var... Ama gördüğüm muamele Aysel’inkinden farklı değil...
Aysel kızmasın bana, onun yaşadıklarını küçümsemiyorum, ama BANA GÖRE BEN DE AYSEL’İM ASLINDA...
Hatta bu ülkede aldığı oylara rağmen hakettiği koltuğa oturtulmayan siz de...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.