Ahmet Kekeç

Ahmet Kekeç

Başsavcı CHP'ye dava açacak...

Başsavcı CHP'ye dava açacak...

Güvenilir kaynaklardan edindiğim bilgiye göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, laikliğe karşı eylemlerin odağı haline geldiği gerekçesiyle CHP hakkında 'kapatma davası' açmaya hazırlanıyormuş.

Hemen inanmayın.

Böyle bir şey yok ve asla olmayacak.

Gerçi, 'odak olma' durumunu 'hamdolsun' ve 'takdir-i ilahi' ifadelerine indirgeyen savcının, CHP'yi değil kapatmak, derhal Suudi Arabistan'a sürmesi gerekiyor ama, herkes de çok iyi biliyor ki, başkalarında suç olan şey, CHP'lilerde 'suç' teşkil etmiyor.

Deniz Baykal konuşabilir; İmam-ı Azam'dan söz edip, 'Kur'an'a göre büyük günahları' sayabilir.

Sefa Sirmen, hacı adaylarına kendi imzası bulunan 50 bin adet Kur'an-ı Kerim dağıtabilir.

Baykal, Hacıbektaş'taki törende Aşure'ye kepçe sallayabilir.

CHP'li kadınlar Yozgat'ta başörtüsü dağıtabilir.

Ali Topuz sakal bırakabilir; çember sakallı haliyle Suudi Arabistan'da müteahhitlik yapabilir.

Suç değildir.

Ama başkası, benzer 'suçları' işleyemez.

Mesela, İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy'un Safahat'ını dağıtamaz.

İmam-ı Azam'ın ismini ağzına alamaz.

Büyük günahları sayamayacağı gibi, demokratik temennilerde de bulunamaz; 'En büyük dileğim başı kapalı kızlarımızla, başı açıkların el ele dolaştığı bir üniversite, bir ülkedir' hiç diyemez.

Bundan 25 gün önce yazmıştım...

Olay, CHP Selçuklu İlçe Kongresi'nde meydana geliyor... İlçe Başkanlığı'na adaylığını koyan Mehmet Emin Kocaman'ı desteklemek için kürsüye çıkan Mehmet Ali ünal (kendisi de o sırada Konya İl Başkanlığı'na aday), konuşmaya başlamadan önce cebinde taşıdığı Kur'an-ı Kerim'i çıkarıp el basıyor.

Sonra da şunları söylüyor: 'CHP İl Başkanlığını ve ilçe başkanlıklarını bize verirseniz, partiyi adaletli, eşit, insan onuruna yakışır, insanlığa, topluma, Konyalılara hizmet verecek hale getireceğim, yapmazsam namussuzum... Kur'an'a el basarak söylüyorum.' Olay 'CHP'de yemin skandalı' başlığıyla gazetelere yansımıştı.

Peki, bu talihsiz olayı CHP'li yöneticiler nasıl karşılamıştı?

Parti Meclisi üyesi ve dönemin İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu'na göre 'ortada abartacak bir şey yok'tu; çünkü ünal 'kongrede daha etkili olmak için' böyle bir yol izlemişti.

Peki, ünal hakkında bir işlem yapılacak mıydı?

Hayır, yapılmayacaktı.

çünkü, yine Hacaloğlu'na göre, Kur'an-ı Kerim Müslümanlar için kutsal bir kitaptı, ayrıca CHP de inanç özgürlüğünden yana bir partiydi; bunları normal karşılamak lazımdı.

Bir de Baykal'ın, Yaşar Nuri öztürk'lü seçim konuşmaları vardı.

Baykal, o dönemde, gittiği her mitinge öztürk'ü de götürüyordu... Onun nezaretinde, 'dince kutsal sayılan değerleri' kullanarak 'damardan' konuşmalar yapıyordu. Bu konuşmaların içinde mutlaka 'günah', 'sevap', 'haram', 'fetva' gibi sözcükler de yer alıyordu.

Baykal'ın CHP mitinglerinde sarfettiği sözler, Refah ve Fazilet davalarında 'delil' teşkil eden sözlerden daha ağırdı, ama dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve 367'nin mucidi Sabih Kanadoğlu hiç oralı olmuyordu...

Tıpkı, Baykal'ın geçen ay grupta yaptığı Ebu Hanife'li, Ebu Yusuf'lu, Kur'an-ı Kerim'li, Kelime-i Şahadet'li, günah-ı kebir'li konuşmaya Abdurrahman Yalçınkaya'nın oralı olmaması gibi.

Hayır, elbette CHP hakkında dava açılsın demiyorum.

Madem 'hukuk' var...

Bari teraziyi tutan el azıcık 'insaflı' olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Kekeç Arşivi