İşkence mağdurları neredesiniz?
Hani bu adamlar 12 Eylül’ün ürünüydü? Hani Rabıta’ydı, “yeşil kuşak”tı, Süper NATO örgütüydü, şuydu buydu?
İşte, “bu adamlar” dediğiniz adamlar Anayasa’ya çakılmış geçici 15. maddeyi kaldırdı ve darbecilere yargı yolunu açtı...
Muhalefet nerede?
Müntesiplerini darbe rejimine kurban veren MHP nerede?
Diyarbakır Cezaevi’nden neşet etmekle övünen Kürt siyasetçiler nerede?
Memleketin kadrolu muhalifleri nerede?
12 Eylül’ün gadrine uğramış aydınlarımız, entelektüellerimiz, işkence mağdurlarımız, 68’lilerimiz, 78’lilerimiz, Mülkiyelilerimiz, demokrat sendikalarımız, çağdaş gazetecilerimiz, “Anne Kafamda Bit Var” diye kitap yazan sinema sanatçılarımız, Rutkaylarımız, Gencolarımız, Müjdatlarımız nerede?
Daha da önemlisi, Deniz Baykal nerede?
Kaç yıldır “12 Eylül karşıtlığı”nın ekmeğini yiyen ve “Geçici 15. madde kaldırılmadığı sürece hiçbir uzlaşma girişimi içinde olmayacağız” diyen Deniz Baykal ortalarda yok.
O Baykal ki, 12 Eylül’süz cümle kurmazdı.
Darbeler üzerinden “mağdur rolü” oynardı.
İşkence edebiyatı yapardı.
Hak yoksunluğundan dem vururdu.
Kenan Evren’e ve onun yaptığı anayasaya verip veriştirirdi... “Cunta anayasası” derdi, “beşibiryerde anayasası” derdi, “gece yarısı baskınıyla geldiler” derdi, “halkımız idamların hesabını soracak” derdi, “12 Eylül rejimi tarihin karanlıklarına gömülecek” derdi...
İşte 12 Eylül rejimi tarihin karanlıklarına gömülüyor...
İşte darbecileri koruyan “anayasal zırh”
kaldırılıyor...
İşte idamların hesabı soruluyor...
Baykal ortalarda yok...
Biz bundan sonra kendilerini “solcu” ve “sosyal demokrat” ilan edenlerin samimiyetine nasıl inanacağız?
Bunlar nasıl sosyal demokrat ki, özgürlükler konusundaki önceliği gerici ve muhafazakâr partilere kaptırıyor ve bunu hiç sorun yapmıyorlar.
Devletin söylediklerini tekrarlamak ve kuru “laiklik edebiyatı” yapmak dışında dişe dokunur bir düşünce üretmeyen bir sosyal demokratlık...
Dersim tenkilini savunan bir sosyal demokratlık...
Darbecilere toz kondurmayan bir sosyal demokratlık...
Bütün muhtıraları, andıçları, eylem planlarını, ıslak imzalı belgeleri, darbe anayasalarını, yargıdaki oligarşik yapılanmayı sahiplenen bir sosyal demokratlık...
Hiçbir demokratik açılıma destek vermeyen, AB konusunda kılını kıpırdatmayan, azınlıklarla ilgilenmeyen, Kıbrıs’ta çözümsüzlüğü savunan, Ermeni sorununu dert etmeyen, Kürt meselesinde yapıcı hiçbir çözüm önerisi sunmayan ve hâlâ darbelerden medet uman bir sosyal demokratlık...
Hep yazıyorum...
Hep yazdığım için de olmadık hakaretlere maruz kalıyorum.
Bugüne kadar, bağımsız hiçbir seçimi kazanamadılar.
Bundan sonra da kazanamayacaklar.
Belki 2047’de, darbeler dönemi nispeten demokratik bir ortama elverir, memleket sıhhat ve selamet bulur, hafızalarımız silinir, Deniz Baykal’sız ve Onur Öymen’siz bir vasatta halkımız azıp yanılıp da “Bir de şunları deneyelim bakalım” derse, iktidarlarını görürüz.
Bu da görüp görecekleri son iktidar olur...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.