Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Yerli Churchill ile Hitler’in kapışması!

Yerli Churchill ile Hitler’in kapışması!

Bir bu eksikti. Baykal, Erdoğan ile bitmeyen kavgasını Churchill ile Hitler kavgasına benzetmiş. Önce sözlerini görelim sonra bunların ne manaya geleceğini teşrih edelim: Baykal "Churchill Hitler'e karşı, 'Dağda, denizde ovada sonuna kadar mücadele edeceğiz' demişti. Bizde Parlamentoda, referandumda, Anayasa Mahkemesi'nde her yerde sonuna kadar mücadele edeceğiz" diye azmini ve kararlılığını ortaya koymuş. Lakin şunu unutmayalım: İkinci Dünya Savaşı'nın baş mimarı Baykal'ın benzemeye ve öykünmeye çalıştığı Churchill'den başkası değildir. Doğrudan veya dolaylı olarak 45 milyon insanın kanından ve canından sorumludur. Hitler onun yanında tali bir oyuncu ve sorumlu kalır. Elbette ki burada Hitler veya Amerikan Başkanı Roosevelt'in sorumluluğunu göz ardı etmiyor, aklamıyor veya küçümsemiyoruz. Lakin tarihin önünde savaşın asıl mimarı Churchill'dir. Çünkü savaşı kışkırtan adamdır. Bu açıdan Baykal kendisi için kötü bir örnek ve model seçmiştir. Churchill'in selefi Neville Chamberlain muhtemelen iktidarda kalabilseydi belki de İkinci Dünya Savaşı çıkmayabilir ve 45 milyon kişi hayatını kaybetmez ve Marksizm Doğu Avrupa'ya yayılmazdı. Lakin bunun yerine Chamberlain'in Nazi tehlikesini küçümsediği ve bu meseleyi hafife alması nedeniyle Nazizmin yükseldiği ve bunun önünü ancak Churchill'in kestiği söylenir. Bu, elbette bir faraziyedir ve Churchill olmasaydı Hitler kabuğundan ve kabından çıkar ve Avrupa dünya çapında bir savaş sahnesine dönüşebilir miydi? Bu bir sorudur ve tarihin derinliklerinde yankılanmakta ve cevap aramaktadır. Milliyetçi sosyalizm ve Nazizmin masum bir ideoloji olduğunu söylemiyoruz. Lakin pekala Churchill bu yeni rejimle uzlaşma yolunu deneyebilir veya seçebilirdi. Bunu yapmamıştır. Bunun yerine tırmandırma ve çatışma politikasını esas almış ve yol haritasını buna göre tanzim etmiştir.

Bu benzetmede Baykal kendisini İngiliz tilkisi ve dahisi Churchill'in yerine koyarken rakibi Erdoğan'ı da Hitler'in yerine koymuş oluyor. Belki hayat disiplini açısından Baykal Churchill'e benzeyebilir ama o kadar. Elbette Baykal'ın çapı ne olursa olsun Churchill gibi bir tarihi lider olması mümkün değildir. Tersi de geçerlidir. Erdoğan da ne kadar otoriter eğilim taşırsa taşısın netice itibarıyla melekeleri bellidir ve eskilerin deyimiyle Hitler'in ka'bına ulaşması mümkün değildir. Korkuya gerek yok, bu kumaştan bir Hitler çıkmaz. Esip gürlemekle her babayiğit Hitler'in eline su dökemez. Hitler çılgın bir siyasi dahidir. Dehası tarih çapındadır ve ancak Napolyon gibi siyasi ve askeri dahiler onunla mukayese edilebilir. Gerçi Erdoğan, 23 Nisan günü koltuğuna oturttuğu bir sabiye 'şimdi astığın astık, kestiğin kestik' yollu bazı otoriter eğilimlerini gösteren telkinler yapsa da bunlar onu elbette ki Hitler yapmaz ve onu Erdoğan'la karşılaştırmak abestir. Bununla birlikte, Baykal illa da Türkiye'nin Churchill'i olmak istiyorsa şu gerçeği unutmamalı, belki kulağına küpe etmelidir: Hitler'i Hitler yapan olgulardan birisi bizzat Churchill'in kendisidir. Evet, Hitler'i yenen iradedir de ama Hitler'i Hitler yapan da Churchil'dir. Churchill, Hitler karşısında hasmane tutumuyla ve Sovyetler'e göz kırpmasıyla işbirlikçi/komprador yani yoldaş bir komunist müttefik üretmiştir. Dolayısıyla Hitler'i Hitler yapan faktörlerden birisi Churchill olmakla kalmamış aynı zamanda Stalin'in yıldızının parlamasına da neden olmuştur. Bunun için Churchill'in tarih önündeki vebali herkesten ziyadedir. Osmanlı'yı yıkan da, aynı şekilde Hitler'i deviren de büyük çapta aynı irade olmuştur.

Bilindiği gibi Türkçemizde güzel meseller vardır. Bunlardan birisi şudur: Filler tepişir otlar ezilir. Bu bağlamda, İkinci Dünya Savaşı'nın en şanssız bölgesi Avrupa olmuştur. Zira filler arası yarışmanın sahnesi olarak şekillenmiştir. Muhteris liderlerin yarış sahası ve arenası haline gelen Avrupa adeta biçilmiş ve doğranmıştır. Bu bağlamda, Allah, Türkiye'yi de yerli Churchill ve yerli Hitler adaylarının kapışma veya yarışma sahası olmaktan korusun. Aksi takdirde, onların itişmesinin bedelini halk ödeyecek ve onların yarış sahasının yakıtı da bizler olacağız. Bu nedenle, bu oyun onlardan birisi veya her ikisi için kazanç anlamına gelse de bizler için ezilme ve kayıp anlamına gelecektir. Baykal'ın bakış açısı netlikle bunu ortaya koyuyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi