Bir yöntem Ecevit'in uyguladığı yöntemdir.
Güneş Motel olayında Ecevit'in çağrısı böyleydi.
Kumar borcu olmayan 11 kahraman adam aramıştı.
Partisine ihanet eden adamlara bakanlık vererek iş bitirildi o operasyonda.
Baykal ne diyordu:
-Türkiye'yi bu gidişten ancak sorumlu vatansever AKP'li bir avuç milletvekili kurtarabilecektir.
Baykal, Ecevit'in reenkarne olmuş halini oynadı bu sözlerle.
.....
Bir yöntem, 28 Şubat günlerinde DYP'lilere karşı kullanılan yöntemdir:
-Siz kahramanlık göstermezseniz darbe olacak. Darbenin eli kulağında. Genelkurmay Başkanı Karadayı altını zor zaptediyor. Cumhurbaşkanı Demirel darbeyi önlemek için elinden geleni yapıyor. İyisi mi, hükümetinizin altını boşaltın ve kansız bitsin bu iş.
Refahyol hükümetinin ipi böyle çekildi.
...
Bir yöntem 367 geriliminde Mumcu-Ağar etrafında odaklaşan yöntemdir. Onlara da, telefon ağlarında memleketi bir büyük badireden kurtardıkları telkini yapılmıştır zahir.
.....
Ve şimdi...
Acaba ne denmiştir AK Partili kimi milletvekillerine?
-Bu gidiş tehlikeli bir gidiş mi denmiştir? Sırf bu madde yüzünden "hukuk devleti" özelliğini ihlal suçu işlenmiştir diye dava açılabilir mi denmiştir? AK Partili kimi milletvekilleri bu "masum!" gerekçe ile mi vicdanlarını harekete geçirmişlerdir?
Yoksa Özel Harp Dairesi Komutanı Kemal Yamak'ın yazdığı gibi, "Her parti içinde bulunan özel harp elemanı milletvekili" olmanın bir gereği mi yapılmıştır?
.....
Böyle olur bu işler.
CHP'lilerle MHP'liler kucaklaşır her nedense...
Neden böyle olur bilmem.
"Parti kapanması" olayından en çok zarar gören BDP'liler de, tıpkı CHP'liler ve MHP'liler gibi parti kapatmayı zorlaştıran bir maddenin oylamasına katılmayarak CHP-MHP oyununa iştirak ederler. Bu üç partiyi derin statüko ağı mı birleştirir?
....
AK Parti'nin, başından beri bir "milletvekili belirleme sorunu" vardır.
Emin Şirin AK Parti milletvekili idi, düşünsenize...
Bu kadar büyük grupta bu sorunlar olur denebilir. Ama hangi şehri ele alsanız, milletvekilleri konusunda "Bir dokun bin ah işit" türünden şeylerle karşılaşırsınız.
Anayasa değişikliği gibi olaylar, partileri sınava sokarlar.
Hele, AK Parti gibi kurulu düzenle sorunu olan ve er geç sistemde restorasyonlar yapmak zorunda olan partiler, parti gruplarını çok daha ince eleyip sık dokuyan bir yaklaşımla oluşturmak zorundadırlar.
Hiçbir sosyal tabanı olmadığı halde sırf AK Parti bünyesinde yer aldığı için milletvekili seçilen kimi adamlar, sizi en zor anınızda arkadan vuruyorlarsa, biraz da onları nasıl seçtirdiğinize, yani listelerinize koyduğunuza bakıp kendinizi hesaba çekmelisiniz.
Cemil Çiçek ne diyordu?
-27 Nisan e-muhtırasının verildiği gece herkes bir tarafa uçmuştu diyordu.
Böyle bir şeyi ANAP dönemi için de anlatmıştı bana.
-Necdet Öztorun'un Genelkurmay Başkanlığı'nın reddedildiği gün, Meclis koridorlarında kimse kalmamıştı demişti.
Partilerin zor zamanları olur. Böyle dönemlerde kimileri dökülür. "Vicdan"larını gıdıklayan seslere itibar edenler olur. "Vicdan"larını gıdıklayanlar da iyi gıdıklarlar. O çok özel bir dildir. Türkiye'nin "kayıt dışı siyaset" ortamı, bu yönde şartlandırır uygun yürekleri.
Belki birileri de görevli olarak sokulur kadrolara...
Bu Türkiye gerçeğidir. İnsanoğlu da zaaflarla maluldür.
.....
Bununla birlikte her işte bir hayır vardır.
Ne de olsa bu şarkı burada bitmez.
Türkiye ne haller yaşamıştır. Ne ihanetler görmüştür.
Ama her şeye rağmen Türkiye'nin iyiye doğru gittiği kesindir.
-Demek ki böyle gidebiliyoruz deyip iradeleri bilemek lazımdır.
.....
Baykal'ın, Bahçeli'nin yürekleri rahat mı?
-Helal olsun bize, parti kapatmalar hâlâ kolay diye çok mu sevinmektedirler?
BDP'liler mutlu mudur?
-Helal olsun bize, hançerin bir ucu bize de dokunsa, AK Parti'ye bir ders verdik mi demektedirler?
.....
Öylesine saçma bir durum var ki ortada, bunun böyle sürmesi asla mümkün değildir.
CHP kendi rolünü oynadı tamam peki MHP ve BDP hangi rolü oynadı?
Şu anda tarihin sorduğu soru budur.