Sil-liff-kee-nin yoğur-duu...
Parlamentomuz, -eksik olmasın-, parti kapatmada ilk söz hakkını meclise veren anayasa değişikliğini reddedip; bir mânâda "ne haddime" dediği andan itibaren olay, yurtta, dış temsilciliklerimizde ve yavru vatan Kıbrıs'ta büyük bir coşkuyla karşılandı.
Parlamentoda temsilcisi bulunan siyasi parti sözcüleri, ayaküstü duygularını kısaca, "Oh olsun... iyi oldu... sağduyu galip geldi..." şeklinde belirtmek lüzumunu hissettiler. Daha önceleri, "Türkiye'yi bu gidişten, ancak sorumlu vatansever AK Partili bir avuç milletvekili kurtarabilecektir. Sorumluluk büyük ölçüde onların da omuzundadır. Onların en iyi şekilde görevini yapacağı umudumu koruyorum.." şeklinde yol gösterici bir konuşma yaparak dikkatleri çeken CHP genel başkanının bu defa hiç ses çıkarmaması, "Biz daha önce söyleyeceğimizi söylemiştik" mânâsında yorumlandı.
Haber, yurtta ve dünyada büyük bir iyimserlikle karşılandı. Mali piyasalar bu haberle yerinden kımıldadı; finans çevreleri yaralı, yorgun ama gururlu bir arslan gibi yelelerini sallayarak ön ayakları üzerinde ayağa kalktı. Japon borsasında olumlu hareketlenmeler gözlendi. Dow Jones endeksi, Körfez savaşından beri en büyük sıçramasını gerçekleştirdi.
Çin resmi haber ajansı Xinhua, olayı abonelerine "Şok şok" kapağıyla duyurmaya başladığı anda Çin hükümeti olağanüstü toplandı ve yapılması muhtemel sevinç gösterilerinde emekçi halkın birbirine zarar vermemesi için güvenlik tedbirlerinin artırılması, ayrıca işçi aylıklarına birbuçuk sent zam yapılmasını kararlaştırdı.
Tam da o saatlerde bütün gözler Beyaz Saray'a çevrilmişti; iyi haber alan bazı kaynaklar, Obama'nın o esnada oval ofiste bulunan yakın danışmanlarına, "Türklerin parlamentosu akl-ı selim gösterdi; bravo arkadaş; işte budur!" diyerek "çaak" yaptığını aktarıyorlar.
Rusya'da ise Başbakan Putin'in haberi duyar duymaz oturmakta olduğu masasından fırlayarak neş'eyle Silifke'nin Yoğurdu türküsü eşliğinde folklor figürleri yapmaya başladığı ileri sürülüyor. Brüksel'de ise AB Parlamentosu yöneticilerinin toplu halde en yakın birahaneye giderek gerginlikten kurtulmak için olayı ıslattıkları görüldü.
Bilindiği gibi parlamentomuzda grubu bulunan partilerin çoğu, anayasa değiştirmenin şimdi meclisin haddine düşmediğini, böyle önemli, nazik ve tehlikeli bir değişikliğin ancak gelecek meclisler tarafından, -o da çook çook seneler sonra- küçük bir ihtimâl ve zaten son derece dar kapsamlı olarak belki gerçekleştirilebileceğini ileri sürüyorlar; yerli ve yabancı gözlemciler bu ihtiyatkârlığın aslında, "Değiştirmeyelim; bu hali daha yakışıklı; beğenmeyen kızını vermesin" anlamına geldiğini söylüyorlar.
Parti kapatmayı zorlaştıran maddeye destek vermeyen partiler arasında en çok BDP'nin tutumu ilgi uyandırıyor; bilindiği gibi şu anda BDP ismini alan bu parti, yakın geçmişte farklı isimler altında tam 6 kere kapatılmış ve bazı çevrelerde "Fermuar parti" diye adlandırılmaya başlamıştı. BDP'nin bu maddeye destek vermemesi, folklordan anlayan çevrelerde "Oyna gelin; yerim dar!" şeklinde nitelendiriliyor.
Bu satırlar kaleme alındığı saatlerde Meclis'te paketin diğer maddelerinin ikinci turda oylanmasına devam edilmekteydi. Siyasi gözlemciler, iktidar grubunun özellikle önem taşıyan diğer iki maddede de fire vereceğini, Türkiye'de statükonun temel taşlarının fazlaca yerinden kımıldamayacağını, bu durumda hükümetin utancından istifa edip yerini CHP-MHP koalisyonuna bırakacağını ve 1982 Anayasası'nın 120 ton ağırlığında mermer bir bloka altın harflerle yazılarak AYM önüne dikileceğini tahmin ediyorlar.