Bir avuç vatansever
Bulundu... Baykal’ın aradığı “bir avuç vatansever” bulundu ve parti kapatmayı “Meclis iznine” bağlayan maddeyi anayasa değişikliği paketinden düşürdü.
Böyledir bu işler... Zor zamanlar için mutlaka “bir avuç vatansever” bulunur, değişik partilere serpiştirilir. Günü geldiğinde kendilerinden yüksek seviyede istifade edilir; söylemesi ayıptır, etinden, sütünden ve yününden faydalanılır.
Memlekette vatansever kıtlığı çekiliyorsa, ihdas edilir. Kumar borcu olmayan, dürüst, namuslu milletvekilleri mutlaka vardır. Bunlara mektup gönderilir... Mektupla yola gelmiyorlarsa, telefon açılır.
Bu da işe yaramıyorsa, “bir köşede kıstırıp ikna etme” yolu denenir.
Biz bu “bir köşede kıstırma” işine “Sıtkı Ulay Formülü” diyoruz. Denenmiştir ve çok başarılı olmuştur. Bu yöntemin güzelliklerini 28 Şubat sürecinden de hatırlıyoruz. Bir rivayete göre Erbakan hükümeti düşürüldükten sonra formül hızla devreye sokulmuş, ikna edilen vatansever milletvekillerinin katkısıyla, hükümeti kurma görevi, hak edişi olan Tansu Çiller’den alınıp, hak edişi olmayan Mesut Yılmaz’a verilmiştir.
Bir de “Güneş Moteli Yöntemi” vardır ki, bunun maliyetli bir iş olduğu görülmüş ve zaruret hâsıl olmadıkça başvurulmamıştır.
Baykal’ın vatanseverleri nasıl ikna edildiler, bilmiyorum.
Dahası, kim bu vatanseverler?
Partiye sonradan monte edilmiş ve ikna olmak için apartta bekleyen bazı sağcıların mevcudiyetini biliyoruz... “Anayasa değişikliği” gündeme geldiğinde kafa çıkarıp görüntü yapmış, “biz buradayız” mesajı vermişlerdi... Bunların, Türk siyasetinin “baba” bir ismiyle dirsek temasında oldukları tahmin ediliyor.
Bir iki de küskün vardı, yanlış hatırlamıyorsam...
Başbakan’ın ağırlık koymasıyla listeye girmiş, hafiften şımartılmış, ilginin devamını göremedikleri için bu
lundukları yerden “şekva gösteren”, belki de bakanlık bekleyen tipler... İlk bakışta seçebildiklerimiz bunlar. Bu vatanseverlik işine resen mi kalkıştılar, bir ikna seremonisinden mi geçtiler, bilmiyorum.
İşe iyi tarafından bakalım yine de: Diyelim ki, parti kapatmayı Meclis iznine bağlayan maddeyi “anayasanın ruhu”na, demokrasiye, Venedik Kriterleri’ne, şuna buna aykırı buldular.
Mümkündür...
Gerçekten de paket içindeki en tartışmalı madde buydu...
Denilebilirse, vatansever milletvekilleri, bu maddeyi paketten düşürerek, anayasa değişikliğinin “doğruya irca” olunmasını sağladılar. İyi ettiler de, neden “genel görüşme”de bu düşüncelerini dile getirmediler?
Daha da önemlisi, neden ilk turda “evet” oyu verdiler?
Madem “hayır” diyeceklerdi, neden bu “hayır”ı gerekçelendirmediler de, insanları gergin bir beklenti içine soktular?
Demek ki, asıl niyet, “doğruya irca” etmek değilmiş.
İşin içinde başka, bambaşka, bambaşkadan da öte hesaplar varmış. Bazıları ortaya çıkan bu tabloyu, “Baykal’ın üstün siyaset bilgisine ve eşsiz dirayetine” bağlıyor. Bazılarına göre de olay bir Ergenekon tertibi...
İhsan Dağı mesela, durumu, “AK Parti içindeki Ergenekoncuların varlığıyla” açıklıyordu.
Her iki yorumu da erken buluyorum ben.
Bekleyelim... Bu bir avuç vatansevere zaman ve fırsat tanıyalım... Bakalım, “yargı”yla ilgili maddelerde oylarının rengi ne olacak? Bu defa da “hayır” çıkarsa, “Ergenekon kazandı” demektir ki, bu durumu ancak ve sadece erken bir seçim paklar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.