Seküler aklın Müslüman kadına dair bir raporu (2)
ABD Kongresi’ne bağlı Kongre Kütüphanesi’nin Müslüman kadınlarla ilgili yaptırdığı araştırmanın değerlendirmesine devam ediyoruz. Kırkbeş adet nüfusunun çoğunluğu Müslümanlardan oluşan İslam coğrafyası ülkesinde ve ciddi miktarda bir Müslüman azınlığa ev sahipliği yapan otuz kadar ülkede yaklaşık toplam yarım milyar Müslüman kadın yaşamaktadır. Bu ülkelerden İslam ülkesi kabul edilebilecek birinci kategoride genel manada ikili hukuk sisteminin hakim olduğunu görmekteyiz. Birinci sistem anayasal düzenin empoze ettiği Batılı yapılanmanın sonucu gelişen sivil hukuk sistemi, ikincisi de din kaynaklı geleneksel hukuk yapısını yaptırıma sunan şer’i düzendir. Bunlardan ilki topluma vatandaşlık bağlamında kadın erkek bireyler arasındaki ilişkileri düzenler, birey devlet ilişkisinde cinsiyetten bağımsız olarak eşitlik vaat eder, ikincisi ise aile hukuku, miras ve evlenme-boşanma hukukunu kapsar. Her ne kadar burada ikincisi kadınlara karşı erkekleri önceler bir dinsel yorumlamaya teorik anlamda daha açık olsa da reel dünyada kadınların aradaki açığı kapatması için kestirme yolları da temin eder.
Rapor Müslüman kadının son onyıllarda bariz olarak yol aldığı alanları da inceliyor. Özellikle hayatın ölçülebilir iki alanı olarak eğitim ve sağlık alanında kat edilen mesafeye dikkat çekiyor. Bu iki alanda sadece iki cins arasındaki uçurum biraz daha azalmıyor, aynı zamanda da bu alanlara bağlı olarak Müslüman ve Müslüman olmayan diye ayırt edilen toplumlar arasındaki farklılık gitgide küçülüyor diyor Kongre’nin raporu. Eskiden Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi kadın eğitimi konusunda dünyada en geri coğrafya kabul edilirken şimdilerde kadınlarını eğitmesi dışında kadın ve erkek eğitimi arasındaki uçurumu da bir miktar indirmiştir. Batı eksenli bilginin temel ögesi olarak algılanan doğum oranı ve gelişmişlik ters orantısı Müslüman toplumlarda da kendini gösteriyor. Bu da raporu hazırlayanlar tarafından Müslüman olsun olmasın toplumlar arasındaki benzeşmeye dikkat çekilmesini sağlıyor. Buradan da şu çıkarım yapılıyor: Müslüman kadınlar ve Müslüman olmayan kadınlar da benzeşiyorlar. Öyleyse birincinin dini olarak İslam, her zaman olduğu gibi hedef tahtasına konmamalı ve bu durum kadınların kişisel ve profesyonel gelişimine ket vuracak, önünü kesecek bir faktör olmaktan çıkıyor. Batıcı anlamda modernizasyonun sonuçlarından biri olarak karşımıza çıkan çekirdek aile konsepti İslam dünyasında da kendini gösteriyor. Ataerkil veya anaerkil genişletilmiş bir aile yapısından sadece üç kişiden yani anne baba ve çocuktan oluşan çekirdek aile ortamına da bu şekilde geçiş yapılıyor. Raporda ayrıca Müslümanların genel anlamda evlenme yaşını yükselttiklerinin ve hiç evlenmemeyi tercih edenlerin sayılarının hızla arttığının altı çiziliyor.
NOT: Vakit’in Hak’tan yana sesini susturmak amacıyla yürütülen had bildirme kampanyasına sessiz kalıp eşi benzeri olmayan bu cezayı protesto etmek şöyle dursun yanından bir manevrayla süzülüp giderken başka yerlere bakan değerli basın mensuplarına bu noktada Martin Niemoller’in “önce komünistler için geldiler” diye başlayan ünlü dizelerini hatırlatmakla yetiniyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.