Yaşar Nuri Öztürk ve Netanyahu oyunu
Bazıları sol gösterip sağ vuruyor. Bunlardan birisi de Netanyahu. Kur'an-ı Kerim'i referans almamasına ve sıdkına ve doğruluğuna ve Allah katından olduğuna inanmamasına rağmen yüce kitabımızın Kudüs'ten bahsetmediğini ileri sürüyor. Sanki Kudüs bundan dolayı halis muhlis Yahudilere kalmış oluyor. Bu durumda, Kur'an, mülkiyetini onlara vermiş sayılıyor. Bazıları da Mescid-i Aksa'nın Kudüs'te olmadığını söyleyerek ve bunun bir Emevi oyunu olduğunu iddia ederek Netanyahu'nun oyununa katılmış veya gelmiş oluyor. Mustafa A'zami'nin kitaplarında temas ettiği gibi, kimi müsteşrikler Mescid-i Aksa'nın Kudüs'te olduğu tezinin Emevilerin bir uydurması, desisesi ve planı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Mustafa Sibai de Es Süne kitabında buna temas eder ve kimi oryantalistlerin Mekke'nin fazileti yerine Emevilerin Kudüs'ün faziletini öne çıkardıklarını ve bununla Emevilerin Hacıları İbnü'z Zübeyr idaresinin hükmettiği Haremeyn yerine Kudüs'e çevirmek ve imale etmek istediklerini savunduklarını hatırlatır. Ve bu gayeye matuf olarak burasının faziletine dair hadisler uydurduklarını ve Zuhri gibi tabiinin ulularından bazılarının da buna alet olduğunu ileri sürmüşlerdir. Yaşar Nuri Öztürk gibiler Mustafa A'zami'nin ifadesiyle yerli oryantalistler de mal bulmuş Mağribi gibi ecnebi müsteşriklerin izinden giderek aynı tezi savunmaya başlamışlardır. Onlar altyapısını hazırladıkları için Netanyahu da yekten Kur'an'da Kudüs ve Mescid-i Aksa'nın geçmediğini ve dolayısıyla cennet gibi Kudüs'ün de Yahudilere has ve halis olduğunu iddia etmektedir. Şimdi kime kızalım? 43 yıldır Kudüs ve Mescid-i Aksa'yı işgal eden Yahudilere mi kızalım yoksa bilerek veya bilmeyerek onların iddialarını köpürten ve onların tezlerine şakşakçılık yapan sözde bizden ama özde başkalarından olan adamlara mı?
Netanyahu, Kudüs günü münasebetiyle böylesine cevherler yumurtlamış bulunuyor. Kudüs'ü yutmak için Netanyahu Kudüs ile Müslümanlar arasındaki manevi rabıta ve bağları ebediyen koparmak istiyor. Bunu kimin üzerinden yapabilirler? Elbette ki Emevilerle alakalı modernistlerin ve oryantalistlerin mavalları üzerinden. Netanyahu yerli ve yabancı müsteşrikler gibi Kudüs ile Müslümanlar arasındaki manevi rabıtayı koparmak ve ortadan kaldırmak istemiştir. Tam tersine Kudüs ile Yahudiler arasında manevi bağlar bulunduğunu vurgulamış ve Kudüs'ün İsrail'in tek ve yegane başkenti olduğunu söylemiştir. O vazifesini yapmış ve bizden ulema-ı su da ona bu vazifesinde yardımcı olmuşlardır. Olan bitenin hikayesi budur. Müslümanlardan avaneleri oldukça Netanyahu her şeyi söyler. Böyle dost varken düşmana ne hacet! Söyledikleri az bile. Netanyahu Tevrat'ta Kudüs'ün onlarca defa geçtiğini ama Kur'an-ı Kerim'de tek bir defa bile geçmediğini ileri sürmüştür. Esasında, Netanyahu bizdeki bazı isimlere birinci dereceden İsrail'e hizmet madalyası vermesi gerekir. Bu tarihi ve dini tezvirat üzerine Netanyahu'ya cevap vermek Knesset'teki Arap milletvekillerine düşmüş ve onlar tezvirata karşı hakikati haykırmışlar ve Kudüs'ün Müslümanların ilk kıblesi ve göz ağrısı olduğunu ve Aksa'nın İslam'ın üç kutsal mabedinden birisi olduğunu dile getirmişlerdir.
Talep Sanii adlı Arap vekil Netanyahu'yu hissiyatlarını incitmesinden dolayı Müslüman ve Hıristiyan Araplardan özür dilemeye çağırmış ve bunun üzerine sağcı vekiller salondan atılmasını istemişler (http://www.almesryoon.com/news.aspx?id=30221). Netanyahu kavli ve sözel tecavüzlerine fiili tecavüzlerini de ekliyor. Bu anlamda Doğu Kudüs'te Arapların evlerinin yıkımına hız verilirken aynı bölgede yeni yerleşim merkezleri yapılıyor.
Netanyahu'dan sonra gelelim Yaşar Nuri'nin iddialarına. Onun iddiaları aynen Netanyahu'nun iddiaları gibidir. Kesinlikle Mescid-i Aksa'nın Kudüs'te olmadığını Emevilerin bu iddiayı gündeme getirdiklerini ve tarihi Mescid-i Aksa'nın Cirane Vadisinde bulunduğunu ileri sürmektedir. Mescid-i Aksa'nın Cirane Vadisi yerine Kudüs'te olduğu tezinin Emevi tertibatı ve tezviratı olduğunu da ileri sürmüş ve Emevilerin bunu ispat için hadis ısmarladıklarını dahi söyleyebilmiştir. Bakalım bu durumda Netanyahu'nun Kudüs'ü sahiplenmesi kendisini ırgalayacak ve yaptığı hatalardan rucü ederek ve yanlışını telafi etmek için Netanyahu'nun karşısına çıkabilecek midir? Yoksa 'gitti gider' diyerek açtığı çığırın derinleşmesine ve İsrail tarafından yankı bulmasına seyirci mi kalacaktır? Mevlana'ya Moğol ajanı diyen Mikail Bayram' Mescid-i Aksa nerededir?' diye bir kitap yazmış ve bu kitap Yaşar Nuri Öztürk'e referans kaynağı olmuş. Dilim varmıyor ama bu durumda Mevlana'ya Moğol ajanı diyenler acaba Netanyahu ve İsrail'e meccanen hizmet etmiş olmuyorlar mı? Sakın kendilerini Mevlana'nın hukuku çarpmış olmasın? Ki, bu çarpılma nedeniyle gökle yeri karıştırıyor olmasınlar? Dolayısıyla, İslam'ın tevili noktasında şiddetli bir çatışma yaşanıyor ve burada modernistlerin tezleri İsrail'in emellerine hizmet ediyor. Yaşar Nuri Öztürk, HaberTürk'te yazarken yazılarından birisini bu meseleye tahsis etmiş ve şu başlığı kullanmıştı: Miraç üzerindeki Emevi oyunu (24 Temmuz 2009)! Peki bu durumda siz olsanız istifhamı tersine çevirerek şöyle sormaz mısınız: Mescid-i Aksa üzerine Netanyahu ve Yaşar Nuri Öztürk oyunu mu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.