Çok büyüksün Hasan abi...
Bıkmadılar... İttire ittire bu kirli ve pis ‘siyaset oyunu’na devam ediyorlar; darbe tezgahlayarak, çeteler kurarak, hukuku hiçe sayarak, bürokrasiyi manipüle etmeye çalışarak.
İttihat ve Terakki’den beri böyle...
Şartlar değişse de, ‘oyun’ hiç değişmedi.
Türkiye, bazı utanmazların ısrarla ‘devrim’ diye pazarlamaya çalıştıkları 1960 sürecine böyle geldi.
Dönemin iktidarı aymazlığıyla, parlamentoda çoğunluğu elinde bulundurmanın ‘şımarıklığıyla’ buna çanak tutmadı mı?
Tutmaz olur mu?
Bu, olsa olsa, süreci hızlandıran bir ‘aymazlık’tı ve olacaklar zaten olacaktı.
12 Mart’a da böyle geldik.
Cuntalar kurdular, cepheler tahkim ettiler, genç subayları ve üniversiteyi ayaklandırdılar, gencecik çocukları kurşunlara, darağaçlarına, ölümlere gönderdiler.
12 Eylül’e de böyle geldik.
Hatta, 28 Şubat ve 21 Mart sürecine de böyle geldik.
üstelik, bu oyuna devam ediyorlar...
Aynı isimler, aynı aktörler, döneme ve konjonktüre göre çeşitlilik gösterse de, aynı argümanlarla...
Vatan tehlikede...
Laiklik ve Cumhuriyet elden gidiyor...
Siyaset ülkeyi bölüyor...
Tehlikede olan oysa, vatan değil, devletin derinliklerine sızmış çetelerle kurdukları ‘azınlık tahakkümü’ydü.
Bu yüzden, bütün ödeşmelerini, ilk gözden çıkarılacak kurum olan siyaset üzerinden yürüttüler; maksat siyasete duyulan ihtiyacı ortadan kaldırmak, darbelere zemin hazırlayan bir vasatı egemen kılmak.
Bazen ‘halk’ adına kalkıştıklarını öne sürdüler ama halktan, özellikle halkın değer tercihlerinden köşe bucak kaçtılar; ‘halk bizim düşmanımızdır’ dediler mesela...
En korktukları şey, çünkü, ‘halkın iktidarı’ydı.
Bu nedenle, sandıktan çıkan hiçbir sonucu hazmedemediler.
Hrant Dink’i kim öldürdü?
Danıştay suikastini kim gerçekleştirdi?
Malatya’daki vahşi cinayeti kim işledi?
Cumhuriyet gazetesini kim bombalattı?
Sarıkız ve Ayışığı darbe girişimlerini kim organize etti?
Sarıkız ve Ayışığı’nı deşifre eden Nokta dergisini kim kapattırdı?
Mahkeme önü nümayişlerini ve ‘toplumsal linç’ gösterilerini kim düzenledi?
Ergenekon nasıl bir örgütlenmedir?
Beka vadisinde tören kıtasıyla karşılanan sözde siyasetçilerin Ergenekon çetesiyle aynı karede görülmelerinin sebebi hikmeti nedir?
Dinleme ağına takılan gazeteci büyüğümüzün, ‘Ekonomik kriz pahasına Türkiye AK Parti’den kurtulmalıdır. Kapatma davasını açtırıyoruz!’ sözleri ne tür bir ‘bağlantı’ya işaret etmektedir?
Bombalanan gazete, neden bombalama hadisesinden şekvacı değildir?
İşkencecilerini affedenler, ‘bombacılarını’ da affedecekler midir?
Bütün bu soruları cevabını bilmiyorum.
Muhtemelen siz de bilmiyorsunuz.
Bu sorulara cevap bulmanıza yardımcı olur mu, bilmiyorum ama, bugünlerde bir kitabı döne döne, her satırının altını çizerek okumanızı rica ediyorum.
Bu kitabı, bence Türk basınının yüz akı olan Hasan Cemal yazdı.
İsmi: ‘Kimse Kızmasın, Kendimi Yazdım.’
İyi ki yazdı.
İyi ki ‘dikkatimizi’ ayaklandırdı.
İyi ki, bazı aktörleri daha yakından ve ‘derinlemesine’ tanımamızı sağladı.
Hayır, güncel bağlantılar bulamayacaksınız, belki de hayal kırıklığına uğrayacaksınız ama, fotoğrafın tümü hakkında bilgi sahibi olacaksınız.
Okuyun, bir de bu ‘bilgi’ çerçevesinde konuşalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.