İsrail, Barzani, Anayasa Mahkemesi
Türkiye’nin gündemi gene yıldırım hızıyla değişmeye devam ediyor.
Hafta başından beri Türkiye ve dünya gündemini dolduran İsrail’in haydutluğundan sonra, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi lideri Barzani’nin Türkiye ziyareti ve Anayasa Mahkemesi’nin Referandum Kanunu’nu görüşmesi, gündemin diğer ana maddelerini oluşturuyor.
Bu konulardaki görüşlerimizi özetle sunmak istiyoruz.
İsrail krizi
İsrail krizinin dördüncü gününde manzara şudur: İsrail, yaptığı korsanlıktan sonra yalnızlığa itilmiştir. ABD dahi BM Güvenlik Konseyi’nin kararıyla İsrail’i kınamak zorunda kalmıştır. Dünyanın her yerinde İsrail aleyhinde, Türkiye lehinde gösteriler yapılmaktadır.
Türkiye’nin bastırması üzerine İsrail geri çekilmiş ve saldırdığı gemilerdeki sivil yardım gönüllülerini, sorgulayıp yargılayamadan derhal iade etmek mecburiyetinde kalmıştır. İsrail’in, kuruluşundan beri böyle bir geri adımı atmadığı düşünülürse, Türkiye’nin bu konudaki diplomatik başarısı anlaşılabilecektir.
Bu alçakça saldırıda 9 şehit verdik ve çok üzüldük. Ancak, İsrail’in genel olarak Filistin, özel olarak Gazze konusundaki saldırganlığı ve vahşeti de bu sayede dünya kamuoyunun baş gündem maddesi hâline geldi. Şehitlerimiz hayatlarını boş yere kaybetmiş olmadılar.
Bundan sonra, uluslararası tarafsız bir komisyonun olayı soruşturmasına sıra gelecektir.
Olayın yan sonuçlarından birisi, Mısır’ın Gazze ablukasını geçici olarak kaldırması olmuştur. Lâkin asıl önemli sonuç, Gazze ’deki insanlık dışı ablukanın kaldırılması olacaktır. Bu uluslararası skandaldan sonra, İsrail’in Gazze ablukasını uzun müddet devam ettirebilmesi mümkün değildir. Zira bu defa İsrail’in emperyalizmi sert kayaya çarpmıştır.
Barzani’nin ziyareti
Barzani ve Talabani’nin, Irak’ın işgali sırasında Türkiye’ye karşı hasmâne tavırları, Kerkük’ün ABD birlikleri desteğindeki peşmergeler tarafından nasıl işgal ve yağmaya uğratıldığı, Türkmenlere karşı yapılan zulüm ve baskılar henüz unutulmamıştır.
Diğer taraftan, Barzani’nin ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi’nin, 2009 yılına gelinceye kadar PKK terör örgütünü nasıl besleyip himaye ettiği bilinen bir gerçektir. Bu arada, Barzani ve Talabani’nin Türkiye’ye ve Türk Ordusu’na karşı hakaretâmiz beyanları, hâlâ hafızalarımızdan silinmiş değildir.
Özellikle Barzani’nin, Kerkük merkezli Bağımsız Kürdistan Devleti hayalinden vazgeçmediğini tahmin etmek de güç olmasa gerektir.
Lâkin, Irak’ta siyasî konjonktürün değişmesi ve özellikle Bush’tan sonra ABD’nin Irak’tan çekilme stratejisi, dengeleri tamamen değiştirmiş; Barzani için Bağımsız Kürdistan şöyle dursun, mevcut yönetimin ve statünün idamesi bile problem hâline gelmiştir. Artık, PKK terör örgütünü Türkiye’ye karşı kullanan küstah Barzani ve peşmerge yönetimi yerine, varlığını ve güvenliğini Türkiye’ye bağlayan bir bölgesel yönetim sözkonusudur.
Ancak, Irak’ın Kürt Dışişleri Bakanı ve Barzani’nin adamı Zebari’nin, Bağdat’taki Türkiye Büyükelçisi’ni Dışişleri’ne çağırarak TSK’nın sınır ötesi operasyonlarını protesto etmesi, Türkiye bakımından kabul edilemeyecek bir gelişmedir. Türkiye, sınır ötesi operasyonlarda uluslararası hukuktan doğan hakkını kullanmaktadır. Irak’ın, kendi topraklarındaki aczi devam ettikçe, sınır ötesi operasyonların sürdürülmesi tabiîdir.
Irak’la ve Kuzey Irak Yönetimi ile ekonomik ve ticari ilişkilerin güçlendirilmesi elbette faydalı olacaktır. Lâkin, iki merci arasındaki en önemli ve kritik konu, terör örgütünün faaliyetlerine son verilmesi olmalıdır.
Anayasa Mahkemesi sınavda
Anayasa Mahkemesi, dün yaptığı toplantıda, referanduma götürülecek anayasa değişikliğinin iptali konusunda CHP’nin müracaatını kabul ederek ilk sınavında sınıfta kaldı.
AYM, kuruluşundan bu yana en önemli hukuk ve tarafsızlık sınavından geçiyor. Kanunlaşarak yürürlüğe girmesi, ancak yapılacak referandumda kabul edilmesine bağlı bir hukukî metin üzerinde görüşme yaparak gündemine alması, AYM’nin hukuku ve tarafsızlığı bir yana bırakarak, daha önce sık sık olduğu gibi, gene subjektif ve ideolojik değerlendirme yapacağının bir göstergesidir.
Bu ilk hataya rağmen gene ümidimizi kesmiyor, AYM’nin kararını bütün hüsnüniyetimizle beklemeye devam ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.