Ergenekon davası
Kimine göre Ergenekon olayı “soytarılık”. En azından Alemdaroğlu öyle diyor.. Kimine göre, derin devletin 20. derecedeki taşeron örgütü. Kimine göre, merkeze en yakın örgüt, ama bunun gibi onlarcası var..
Sarıkız, Ay ışığı, özden örnek olayı, Şemdinli, Susurluk, Dink suikastı, Santaro cinayeti vesaire vesaire..
Gelinen noktada, özellikle AK Parti'nin kapatılması için iddianame hazırlanması sürecinde yaşananların bu davanın şeklini önemli ölçüde değiştirecek nitelikte gelişmeler olduğu öne sürülüyor..
Baz hukukçulara göre; herhalde, gelinen noktada iddianamenin bugüne kadar yaplan çalşmalarn dşnda yeniden hazrlanmas gerekecektir. çünkü sürekli genişleyen ve yeni iddialarla yeni veçheler kazanan bir dava süreci yaşanmaktadr..
Polisin çete ile ilgili önemli bilgi ve belgeler, tanık ifadeleri ve telefon görüşme kayıtlarına sahip olduğu ve bunların büyük ölçüde mahkeme dosyasına girdiği belirtiliyor..
Burada hükümetin, MİT ve Emniyet istihbaratının yargıya ne ölçüde bilgi akışı sağladığı bilinmiyor, ama basında özellikle internet mediasında akıllara durgunluk veren iddialar dolaşıyor..
Genel kanaat şu: bundan sonra bu yoldan geri dönüş yok..
En kaygı verici yanı ise, çeteleşmenin yargının içine uzamış olabileceği ihtimali.
Bu konuda dikkatler, AK Parti'nin kapatılma iddianamesinin hazırlanış sürecine kadar uzanıyor..
Anayasa Mahkemesi'ni de, Yargıtay'ı da zor bir süreç bekliyor..
İşler o noktaya geldi ki, kapatma davası, mahkemeye sunulmadan Perinçek'in bilgisayarına kaydedilmiş.. Ek iddianame için Teziç devrede imiş.. Bu konu ile ilgili telefon kayıtlarından söz ediliyor..
Hukuk adına vahim bir durum..
Eğer Anayasa Mahkemesi, bu durumu açığa çıkarmadan bu iddianameyi kabul edecek olursa yeni ve vahim bir durumla karşı karşıyayız demektir..
Bazı şeylerin şuyuu vukuundan beterdir. Bu durumun mutlaka ortaya çıkartılması gerekir..
BBP Genel Başkanı Yazıcıoğlu'nun iddiaları da önemli. Yazıcıoğlu, “Eğer böyle bir operasyon yapılacağı bilindiği için parti kapatma öne alındıysa, o zaman operasyonu yapanların geceyarısı baskınlar yapmasına gerek yoktu. Demek ki operasyonu biliyorlardı ve parti kapatmayı öne almışlar” diyor. Yani Yargıtay Başsavcısı ile Ergenekonla ilişkili kişiler arasında senkronize bir çalışma iddiası sözkonusu..
çete davasında adı geçen kişilerin kendi aralarında gerçekleştirdikleri telefon konuşmaları ile ilgili olarak, 'Davayı açtırıyoruz zemin hazırlayın' başlıklı haberler yer alıyor basında..
Bunlar Türkiye'ye yakışmıyor.
Bir çetenin komplosu ile iktidar partisini kapatmaya kalkışmak, Türkiye'yi çetelere teslim etmek anlamına gelmez mi?
Bu işe kapı aralayan, yardım eden kim olursa, gazeteci, kamu görevlisi, kimse o, yarın o çetenin zebunu olurlar.. Allah onları, onların başına bela eder.
Bana kalırsa gelinen durum, bir partinin kapatılmasından daha vahim bir durumdur..
Eğer bu konuda iktidar geri adım atacak, suçlular bir şekilde yakalarını adaletten kurtaracak olurlarsa, ülke çeteye teslim olur.. Cür’et ve cesaretleri artar, bundan sonra kimse ne olacağını kestiremez. Sonunda olacağı söyleyeyim, her şey olabilir. En sonunda bu işe alet olanların sonu felaket olur. Taşlar yerine oturur, ama arkada kocaman bir kan ve gözyaşı kalır..
Darbeciler için de aynı akıbet sözkonusu.
Bu süreç sabırla ve salimen hedefine ulaşmalı. Suçlular, sorumlular cezalarını bulmalı. Teslim olan, itiraf edenler, silahlarını bırakanlar için indirimler getirilebilir.
Bu yapı PKK'dan daha tehlikelidir. PKK bunların gölgesinde oluşan yan bir üründür. Yoksulluk, çaresizlik, özgürlüksüzlük, darbeler, hep bu karanlık güçlerin eseridir..
İçlerinde herkes var Alevi-Sünni, Kürt-Türk, Milliyetçi-Solcu.. Sokakta savaşanların ağababaları, perde gerisinde el ele, kol kola.. Kadrolu şeyhler, eroin kaçakçıları, mafia bozuntuları.. Olmayan kimse yok.. Bayrak, Atatürk, ulusal değerler, laiklik, din, istismar edecek ne varsa onu kullanıyorlar.. Media, mafia, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK, oda, dernek, vakıf, sendika ne derseniz hepsi bu derin yapı ile ilgili.. Kayıtdışı ekonomi, bu anlamda kayıtdışı siyasetin finans aracı..
önümüzde tarihi bir fırsat var.. Karanlığın en koyu anı, aydınlığa en yakın olduğu zamandır..
Biz tarihin yaşayan tanıklarıyız.
Artık hiçbir şey geri döndürülemeyecek kadar açık, ayan-beyan..
Ya bu iktidar bu krizi yönetir, ya da bu kriz bu iktidarı yer.
Ama sonuçta bu iktidar bu krizi yönetemezse, başka bir iktidar ya da yapı/denge oluşur, bu iş biter.
Artık mızrak çuvala sığmaz.. İşler geri döndürülemez noktaya geldi. Kritik eşik aşıldı..
önümüzde zor günler olsa da, gelecek aydınlık..
öfkeli tepkileri, deşifre olmanın sebeb olduğu panikten kaynaklanıyor.. Ve kaybettiklerini onlar da anladılar.. Kırca'nın haber sunuculuğu yaptığı Show Tv'nin izleyicilerinin SMS anketi bile dramatik durumun açık bir göstergesi değil mi? Tek gösterge bu değil. Bu onların kendi tesbitleri.. Show izleyicisinin tepkisini ifade ediyor.. Gerçek onlar açısından çok daha vahim.
Sosyal tabanlarını kaybettiler. Artık onlara kimse inanmıyor.. Suçüstü oldular..
Saldırarak belki biraz daha zaman kazanabilirler, ama suçları büyür, bu işin sonuçlanması ne kadar gecikirse, ödeyecekleri bedel o kadar artar ve Türkiye o kadar zaman kaybeder..
Ama suçları o kadar büyük ki, eski hesapların önlerine konması akıllarını zail ediyor sanki. Hırçınlıkları biraz da onun için.
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.