Osmanlı panzehiri
Osmanlı bir vakıa ise bu ancak bir ihtiyaçtan doğar. Bugün bölgeyi Osmanlıya muhtaç hale getiren ise İsrail ve uzlaşmaz ve yatışmaz yapısıdır. Yani adaletsizliktir ve adalet arayışıdır. Daha önce İsrailli siyasetçiler bile Osmanlı döneminde bölgenin güllük gülistanlık olduğunu ve Osmanlı’nın bir çavuşla bile bölgeyi yönettiğini itiraf etmişlerdi. Peki, İsrail bugün bölgeyi generalleriyle bile niye yönetemiyor? Bu sorunun cevabı basit. Zira, İsrail bölgeye yabancı. Yabancı olmasından dolayı da tutunamıyor. Bölgeyi öğrenmek ve onunla kaynaşmak yerine aksine bölgeye kendi damgasını vurmak istiyor. İkincisi, kendisini bölge insanlarından üstün görüyor ve üstünlük iddiasından vazgeçmiyor. Böylece bölge ile ortak yönleri zayıflamış oluyor. Bunun sonucunda iki ihtimalle karşı karşıya bulunuyor. Ya ilelebet bölge insanına ve ülkelerine üstünlük kuracak ve tehditle ve güçle bekasını temin edecek. Ya da üstünlüğünü bir gün kaybederek yok olup gidecek. İsrail güçle kurduğu üstünlüğün gölgesinde yaşamak istiyor. Zira, ABD’den almış olduğu destekle bütün Arap ülkelerine yönelik olarak nitelikli silah üstünlüğünü korumak istiyor. Yani bütün Arap ülkelerinin konvansiyonel silahları bir yana İsrail’in nükleer silahları bir yanadır. İsrail hedefini Arap ülkeleriyle de sınırlandırmıyor. Aksine, bütün İslâm ülkelerine karşı nitelikli silah üstünlüğü kurmak istiyor. Yani üstünlüğünü yaymak istiyor. Pakistan ve İran gibi ülkelerinin ilgi menzilinde olmasını başka nasıl izah edebiliriz? Bununla birlikte, çevreleme politikası çerçevesinde kurmak istediği dostluk çemberini kaybediyor. Bunun en son ve somut örneği ise Türkiye oldu. Mavi Marmara gemisi de bu noktada bir kırılma ve dönüm noktasıdır. Artık Türkiye İsrail’in dostu olmak yerine Arap kampını seçiyor. Bu da İsrail’i çıldırtıyor.
•
İsrail’in panzehiri Osmanlı’dır. Deccal kılıklı Lieberman da bunu keşfetmiş bulunuyor . Kendine göre dünyaya Osmanlı tehlikesini hatırlattı. İsrail’in “şahin” Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, Türkiye ile ilişkilerde yaşanan krizin, Türkiye’deki “iç sürecin sonucu” olduğunu öne sürerken, “Türkler, Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden tesis etmek ve laik mirası tümüyle gömmek istiyorlar” iddiasında bulundu. Avigdor Lieberman, Ynet ile söyleşide Türkiye ve İsrail’in ana muhalefet partisi Kadima’yı sert dille eleştirdi. Kadima’yı “iki yüzlülük”le suçlayan Lieberman, Türkiye’yi “Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden tesis etmeye çalıştığı” iddiasında bulundu. Türkiye ile ilişkilerde yaşanan krizin, Türkiye’deki “iç sürecin sonucu” olduğunu öne süren Lieberman, “Bizler Yahudi olarak söylenenlere inanmayı hiçbir zaman istemiyoruz. Türk hükümetinin ideolojisti Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Neo Osmanlılık konusunda bir kitap yazdı. Sadece konuşmadılar, bir kitap da yazdılar” diye iddiasını sürdürmüştür. Lieberman, “Türkler, Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden tesis etmek ve laik mirası tümüyle gömmek istiyor” iddiasını vurguladığı söyleşide İsrail ne yaparsa yapsın bunun kendine karşı kullanılacağını savundu..
•
Yeni Osmanlı’nın bir iddiadan öteye gerçek olması için bir ihtiyaç olarak belirmesi lazımdır. Galiba bu ihtiyacın nedeni de İsrail olmalıdır. Bu bağlamda, Lieberman gibilerin panzehiri Osmanlı’dır ve bundan dolayı da aklına Osmanlı’nın düşmesi tesadüf olmasa gerek. Liebarman gibiler sonunda şirretlikleri nedeniyle Osmanlı’yı diriltecekler. Artık bazı Yahudilerin bile zulme yeter diyerek Osmanlı bayraklarıyla yürümesini başka türlü izah etmek mümkün değil. İsrail’de Mavi Marmara lehinde yürüyen barış yanlısı Yahudilerin tercihli bayrakları Türk bayrağıydı. İkinci Rachel Corrie olmaya aday Emily Henochowicz de Batı Yaka’da kimi Filistinlilerle İsrail mezalimini telin ederken Türk bayrağı taşımaktaydı. Veya Türk bayrağının altında ve gölgesinde yürümekteydi. İsrail askerleri ateş açınca bir gözünü kaybetti. Bir başka örnek de ise El Türko damarı kabaran veya başka bir Osmanlı olan duayen Beyaz Saray muhabiri, Lübnan kökenli Helen Thomas İsrail aleyhtarı sözleri yüzünden kovuldu. 89 yaşındaki Thomas, yayınlanan bir videoda da “Yahudiler Filistin’den defolup gitsinler. Polonya ve Almanya’ya dönsünler” dediği için yoğun eleştirilere hedef oldu. Bunun üzerine çalışmakta olduğu ajanslardan Nine Speakers, ünlü gazeteciyle yollarını ayırdığını açıkladı. Ajansın başkanı, Thomas’ın saygıdeğer bir gazetecilik kariyeri olduğu ve ardından gelen kadın gazetecilere yol açarak öncülük yaptığı, ancak ortaya çıkan Ortadoğu’ya dair yorumları yüzünden onunla artık çalışamayacaklarını bildirdi.
Netice-i kelam: İsrail Osmanlı’yı kuvveden fiili çıkartıyor. Necip Fazıl’ın mahirane dediği gibi bir durum söz konusu: Ey Düşmanım, Sen Benim Hızımsın, Gündüz Geceye Muhtaç, Bana da Sen Lazımsın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.