Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

ABD, ikonunu kaybetti

ABD, ikonunu kaybetti

Mavi Marmara gemisi gerçekten de bir milat oldu. Misyonu ve tesiri artçı dalgalar şeklinde tarihe yayılacak ve tarihe damgasını vuracaktır. Şimdiden de bu bağlamda gelişmeler yaşanıyor. Bunların en önemlilerinden birisi, gelmiş geçmiş bütün siyasi fırtınalara direnen ve dayanan 90'lık en kıdemli Beyaz Saray muhabiri Helen Thomas'ın Mavi Marmara gemisine yönelik hunharca saldırıdan sonra İsrail'i eleştirmeye cesaret etmesi nedeniyle kendisini kapı dışında bulmasıdır. İsrail'i eleştirdiğinden dolayı, Beyaz Saray'dan kapı dışarı edilmiştir. Halbuki, Arapların Taha Hüseyin gibiler için kullandığı lakabı taşımaktaydı. Amid es sahafetü'l Amerikiyya/ Amerikan basının duayeni ve ikonu. New York Times gazetesi nasıl ki Amerikan basınının amiral gemisi ise Helen Thomas da Beyaz Saray muhabirlerinin en kıdemlisi ve duayeni idi. Burada duayen, ikon ve maskot anlamına da gelmektedir. En kıdemli Beyaz Saray muhabiri Helen Thomas şimdiye kadar birçok Amerikan başkanını eskitmiştir. Birçok badireler ve fırtınalar atlatmıştır. Başkanlar arasında kendisine en sevimli gelenlerin Kennedy, Carter, Clinton ve Obama olduğunu söylerdi. Böylece, Demokrat liderlerle yıldızının barışık olduğunu ima ederdi. Demokrat bir şahin olarak Cumhuriyetçi şahinlerle yıldızı hiç barışmamıştır. Reagan, baba Bush ve oğul Bush dönemleri belki de muhabirlik hayatının en buhranlı anları olmuştur. Irak işgaline karşı çıktığı ve nedenlerini irdelediği ve Bush yönetiminin bahane ve gerekçelerine de inanmadığı için oğul Bush döneminde 6 yıl boyunca hayatının fetretini yaşamıştır. Lakin çarpıcı olan husus şudur: Bütün fırtınalı dönemleri aşabilmiş ve atlatabilmiş lakin son Demokrat Başkan Obama döneminde Beyaz Saray'dan ayrılmak zorunda kalmıştır. İlk kez Neoconlar veya Yahudi lobisi bir demokrat başkanın gölgesinde kendisine ve kariyerine dokunabilmiş ve kariyerine son vermiştir. Sağcılar ve Siyonistler Obama idaresinden kellesini almışlardır. Sevdiği Obama idaresi kendisini koruyamamıştır.

Helen Thomas'ın akıbeti de Mavi Marmara'nın akıbetine benzemiştir. Sureta misyonu yarım kalmış ve tamamlanamamıştır. Lakin geride haksızlığa ve mezalime karşı bir çığlık bırakmıştır. Bu çığlık yankılana yankılana büyüyecek ve mutlaka bir gün İsrail'i kuşatacaktır. Mavi Marmara gemisiyle birlikte, ona destek veren kıdemli Amerikalı Beyaz Saray Muhabiri Thomas da benzeri bir biçimde infaz edilmiştir. Mavi Marmara baskınının ardından basına Beyaz Saray Basın Birliği emektar üyesi Helen Thomas'ın İsrailli Yahudilerin Filistin'i terk ederek "ev"e, yani Almanya ve Polonya'ya geri dönmeleri gerektiği şeklindeki sözleri düşmüş ve yansımıştır. Video görüntülerinde kendisine Yahudilerin nereye gitmeleri gerektiği sorulduğunda emektar Beyaz Saray muhabiri gayri ihtiyarı ve 'yetti artık' dercesine, "Evlerine gitsinler... Polonya'ya, Almanya'ya... Amerika veya başka bir yere" karşılığını veriyor. Thomas'ın sözlerine değindiği bir açıklamasında "Thomas'ın yorumlarının alçakça olduğunu" söyleyen B'nai B'rith Uluslararası Başkanı Dennis W. Glick, "Thomas'ın tarihi gerçekleri çarpıtması hayret verici. Yahudilerin -modern tarihin en kötü soykırımının, Nazi soykırımının mekanı olan- Polonya ve Almanya'ya dönmesi için yaptığı çağrı, hakaretin dahi ötesine geçmektedir." diyerek tepkisini gösterdi. Glick ayrıca, Thomas'ın, "Yahudilerin, başka milletlerden çok daha önce, 3000 yıldan fazla bir süredir İsrail topraklarını vatan edindiği şeklindeki tarihi gerçekleri" görmezden geldiğini; deneyimli gazetecinin, "Yahudilerin İsrail topraklarına soykırım sonrasında geldiğine inanan İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın rahle-i tedrisatından geçmiş gibi göründüğünü" savunmuştur.

B'nai B'rith Uluslararası Yönetici Başkan Yardımcısı Daniel S. Mariaschin ise "Bu iğrenç yorumlar, ne yazık ki Thomas'ın yıllardır gizlemeye çalıştığı İsrail karşıtı duygularının dışavurumudur. "Onun bir haber ajansında yeri olmamalı. Yorumlar, basit bir yorumun çok ötesindedir ve İsrail'in meşruiyetini lekelemek için hiçbir şeyden kaçınmayacak bir noktaya varmaktadır." şeklinde konuşmuştur.

Aynı günlerde Beyaz Saray sözcüsü Robert Gibbs ile bir brifing sırasında görüşen Thomas, "Bu filo katliamına, kasıtlı katliama, bu uluslararası suça ilk tepkimiz zavallıcaydı." diyerek İsrail'in insani yardım konvoyuna yaptığı hunharca saldırı karşısında Amerika'nın gösterdiği sınırlı tepkiyi eleştirmişti. İsrail basınına göre zaten gemiye saldırı ABD'nin bilgisi dahilinde yapılmıştır. Helen Thomas'ın kovulması da Yahudi nefretini ortaya koyuyor. Bu nefreti besleyen nefret hadis diliyle taş ve ağaçların dile gelmesine ve arkasında Yahudi olduğunu söylemesine kadar gidecektir. Thomas'ın akıbeti tepkinin taşmasına yol açmakta ve bir adım daha İsraillileri bu sona yaklaştırmaktadır. İsrail'in Truva Atı olan ABD, Thomas'ı kaybetmekle ikononu ve pusulasını kaybetmiştir. Beyaz Saray da maskotundan olmuştur. Helen Thomas'a değil, kendilerine yansınlar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi