Giderayak tarihe bir de “tamsiper görüntüsü veren komutan” olarak da not düşen İlker Başbuğ’a, vatandaş Adnan Pelvanlar bir e-posta gönderdi. Sayın Pelvanlar’ın konusuna geçmeden, ben de İlker Paşa hazretlerine bir kutlamada bulunmak istiyorum...
Van’da aziz şehitlerimizin cenaze törenine gazetecileri davet etmiş...
Davetli gazeteler arasında...
“Son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetlerini hasım kabul eden, silahlı kuvvetlerin mensuplarına, yedi sülalesinin kemiklerini sızlatacak şekilde hakaretlerle dalan, Genelkurmayı iki paralık eden, kendisinin de “paçavra” diye nitelediği evrakı metruke ile generalleri sıra sıra hapis koridorlarına sürükleyen...” yayın organı da yer almış.
Başbuğ Bey’i bu geniş hazmı ve demokrat duruşu nedeni ile kutluyor, Adnan Pelvanlar’ın e-postasına geçiyorum.
Pelvanlar, Genelkurmaya gönderdiği yazısında şöyle diyor:
“Sayın İlker Başbuğ,
Orgeneral
Genelkurmay Başkanı,
Sayın Başbuğ, bir vatandaş olarak size güvenimin artık kalmadığını bildirmek istedim.
Neden?..
1- MHP’nin OHAL önerisine hemen “gündemimizde yok” diye yanıt verirken, siyasilerden beklenen yanıta, tavra sahip çıktınız. AKP’nin de aynı yanıtı vereceğini biliyormuşsunuz diyebiliyorum. Yoksa, bu konudaki çekinceniz ülkemizdeki demokrasiyi (!) korumak adına mı?
2- Çanakkale’de emperyalizmin ordularına karşı verilen savaşımızı, 60 kişilik PKK baskını ile bir tuttunuz!
3- “NATO kendini ispatladı” derken, sizi NATO subayı zannettim. Bu NATO nerededir? PKK’ya karşı Kuzey Irak’ta neden yanımızda değildir?
4- “İstihbarat zafiyetimiz yok” dediniz. Karakolumuzun dibine kadar gelen, askeri lojmanlara kadar yaklaşan PKK grubunu biliyor muydunuz?
5- Malum iddialarla tutuklanan bir kısmı da serbest bırakılan subaylarımıza bir gün dahi sahip çıkan konuşmanızı duymadım. “Türk Silahlı Kuvvetleri bir ailedir” derken bu tutuklu subaylarımızı aileden kabul ediyor musunuz, etmiyor musunuz?
6- “Asimetrik psikolojik savaş” başlıklı açıklamanızdan hiçbir vatandaşımız hiçbir şey anlamamıştır. Bu asimetrik psikolojik savaşı yapanlar kimdir, kimlerdir? Açık konuşmuyorsunuz. Siz açık konuşmadıkça, karşı taraftaki hainler Türkiye Cumhuriyetini, Türk Ordusunu yıpratmaya daha çok fırsat buluyor.
7- Ağır iddialarla, tutuklu bulunan subay ve generallerimizin hak ettikleri terfilerinin engellenmesi söz konusu iken hiçbir girişimde bulunmadınız. Bu Türk Ordusunun kaybı değil midir?
8- Teğmenlerimize “şövalye ruhlu olun” önerinizi Ordumuzun, Milletimizin şanlı tarihine yakıştıramadım. Şövalyeler sadece kralları, lordları, soyluları için savaşmıştır, kendilerini besleyen köylüler için kılını bile kıpırdatmamışlardır. O günün köylüsü bugünün milletidir. Örnek verdiğiniz şövalye budur işte...
Sayın Başbuğ, yukarıda sıraladıklarım aynı zamanda Milletimizin de beklentileridir. Bu beklentiler; yapılması, ulaşılması zor ve imkânsız olan işler de değildir.
Size güvenim kalmamış olabilir fakat Türk Ordusunda her an tekrar askerlik yapmaya hazır olduğumu da herkesin bilmesini isterim.
Saygılarımla.
Adnan Pelvanlar.”