Oyunun hedefinde iktidar ve Başbakan var (2)
Önceki yazımızda 2002 Kasımı’ndan itibaren AK Parti İktidarı’nı ve Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan antidemokratik tertipleri özetlemiştik. Bu yazımızda, son birbuçuk aylık dönemde bu tertiplerin nihaî safhasında yapılanları ve oynanan oyunun son perdesini anlatmaya çalışacağız.
***
Evvelâ AK Parti İktidarı’ndan ve Başbakan Erdoğan’dan kurtulmak isteyen çevreleri kısaca sıralayalım. Bu çevrelere, normal teamüllerin ötesinde şiddetli muhalefet yapsalar da demokratik sınırlar içerisinde kalan muhalefeti dahil etmiyoruz.
1. AK Parti İktidarı’nı ‘irticacı’ kabul eden jakoben ulusalcı oligarşi. Bu çevreler büyük bir nefret duygusuyla ne pahasına olursa olsun AK Parti’nin ve Başbakan Erdoğan’ın hükûmetten gitmesini istemektedirler.
2. Ergenekon Çetesi ve benzeri yapılanmalar. Bu dönemde ilk defa açığa çıkan ve devleti yönlendirme iddiasındaki çeteler, Ergenekon dâvasının sonlandırılması ve dosyaların kapatılması için hükûmeti düşürmeye çalışmaktadırlar. Bunlar PKK ile de irtibatlıdırlar.
3. TSK içindeki darbe odakları. Ergenekon ile de bağlantılı bu odaklar, açığa çıkan darbe teşebbüslerinin örtbas edilmesi ve militarist vesayetin tekrar kurulabilmesi için siyasî iktidarın düşmesini istemektedirler.
4. Siyasallaşmış yüksek yargı. Jüristokratik tahakkümün ve kadrolaşmanın sürdürülmesini engellemek isteyen iktidarın ve Başbakan’ın gitmesinden yanadırlar.
5. PKK/BDP ve Apo. Demokratik açılımı başlatarak PKK/BDP’nin istismarını engellemeye çalışan ve teröristlerin isteklerini yerine getirmeyen siyasî iktidara karşı terörü tırmandırarak AK Parti’yi iktidardan indirmeye uğraşmaktadırlar.
***
AK Parti’yi ve Başbakan Erdoğan’ı iktidardan düşürmek için oynanan oyun üç kademeli olarak hazırlanmıştır. Şöyle ki:
1. Oyun için 7 Mayıs Cuma günü düğmeye basılmıştır. O gün internet sitelerinde ve gazetelerde CHP lideri Deniz Baykal’a ait bir görüntü kaseti yayınlanmıştır. 22 Mayıs 2010 tarihinde yapılacak CHP Kurultayı’ndan sadece 15 gün önce yapılan bu alçakça komplo neticesinde Baykal istifa etmiştir. Aslında bu, sadece Baykal’a karşı yapılan bir komplo değil, AK Parti ve Erdoğan hedef alınarak yapılan komplonun bir parçasıdır. CHP Genel Sekreteri Sav ile Baykal’a muhalif çevrelerin darbeci odaklardan da faydalanarak hazırladıkları bu komplonun hedefi, bugüne kadar yüzde 20’leri geçemeyen Baykal yerine, son mahallî seçimlerde göz dolduran Kılıçdaroğlu’nun getirilmesidir.
2. İkinci kademe terörün tırmandırılmasıdır. Yukarıda ifade ettiğimiz sebeplerle PKK/BDP/Apo üçlüsü iktidarın düşmesini istemektedir. Bu üçlüye, TSK içindeki darbeci odaklar ile PKK’yla irtibatlı Ergenekoncular da katılmakta ve bölücüleri himaye edenler ise iktidarın bu tabloya karşı seyirci kalmasını, hattâ daha ileri giderek tâviz vermesini istemektedirler.
3. Üçüncü kademede üç alternatif görünmektedir. Ya, siyasî iktidar olaylara seyirci kalacak ve muhalefetin oylarını arttırmasıyla yerini CHP-MHP Koalisyonu’na bırakacak; ya, jüristokrasi
AK Parti’yi kapatarak Erdoğan’ı siyasî yasaklı hâline getirecek; ya da terör bahane edilerek darbe yapılacaktır.
***
CHP-MHP Koalisyonu, bir taraftan terörü daha da azdıracak, bir taraftan da koalisyonların doğurduğu istikrarsızlık sebebiyle Türkiye yeniden ‘kayıp yıllar’ yaşamaya başlayacaktır.
AK Parti’nin kapatılması ve arkasından gelecek ‘erken seçim’, Türkiye’yi büsbütün karanlık bir kaos dönemine taşıyacaktır.
Darbe yapılması ise açıkça ifade edelim ki, Türkiye’nin bölünüp parçalanmasına sebep olacaktır.
Normal şartlarda 2011 Genel Seçimleri’nde, 8 yılda önemli icraatlar gerçekleştiren, ekonomik ve sosyal başarılara imzasını atan ve dış politikada zirveye ulaşan AK Parti İktidarı’nın kaybetmesi mümkün değildir.
AK Parti İktidarı’nı devirebilecek tek unsur ‘terör’dür. Hükûmet mütereddit ve çekingen davranmaya devam ederse ve gereken ‘güvenlik tedbirleri’ni cesaretle uygulamaya koyamazsa, terörün tırmanışı durdurulamaz ve 2011’den de önce iktidar düşer.
Lâkin, eğer terörün üzerine plânlı, akıllı ve cesur bir şekilde gidilebilirse, kısa zamanda terörün boyutu asgariye indirilebilir. Bu takdirde, hedefine iktidarı ve Başbakan’ı alan bu kirli oyun bozulabilir.
Önemli olan bir siyasî iktidarın encâmı değil, Türkiye’nin huzuru, istikrarı ve geleceğidir. Türkiye’nin bu darboğazdan selâmetle geçebilmesi için oynan bu oyunun bozulması ve demokratikleşmenin devam etmesi lâzımdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.