Sonuçlardan sebeplere
Son günlerde artan terör olayları daha etkili önleyici tedbirler alınmasını gerekli kılıyor. Yetkililer Afganistan’daki NATO müdahalesini örnek göstererek Kuzey Irak’ta da benzer bir operasyon yapılmasının doğru olacağını söylüyor. Yani terörün artması sebep, buna karşı yapılması düşünülen müdahale sonuç olarak gözüküyor. Acaba sebeple sonucun yerini değiştirerek şöyle bir analiz yapabilir miyiz?
ABD 2011 yılında Irak’tan çekilmeyi planlıyor ve Obama bu konuda kararlı gözüküyor. Bu tarihten sonra Irak’taki siyasi dengeler nasıl oluşur? Kuzey Irak’taki Kürt özerk bölgesi varlığını koruyabilir mi? İşgal sürecinde büyük kayıplar vermiş, maddi ve manevi bedeller ödemiş Araplar bu süreçte güvenli, diğer bölgelere göre müreffeh bir hayat sürmüş olan Kürtlere duydukları kızgınlıkla, işbirlikçi olarak elde edilen bu yaşamı tersine çevirmek isteyebilirler mi?
Duygusal olan bu tepkinin arka planında bölgede ABD ve İsrail yanlısı görünen Kürt oluşumunu tasfiye etmek isteyen İran’ın siyasi hesapları var mı? Eğer bunlara evet cevabını verirsek sebepler sonuç olur ve bu sonuca varmak için uygun ortamın yaratılması gerekir. Artan terör olaylarının yarattığı duygusal tepkiler, teröristlerin askerlere yönelik saldırılarının onların bir zaferi gibi yansıtılmasına duyulan öfke öç alma duygusu yaratıyor. Artık ortam hazırdır ve bu ortamın gösterdiği yolda yürümekten başka çıkar yol kalmamıştır.
Bu durumda terör saldırılarının planlandığı ve uygulayıcıların yetiştirildiği yer olarak görünen Kuzey Irak’a askeri bir operasyon yaparak kaynağın kurutulmasından başka çare yoktur. Bu operasyon iki türlü gerçekleştirilebilir: Ya Türkiye, terörün hedefi olduğu için, kendisi bir operasyon düzenler ya da, Afganistan’da olduğu gibi, NATO müdahale eder. NATO’nun müdahalesi daha uygun bir çözümdür ve ülkemizin işgalci olarak, özellikle Avrupa’nın, hedefi olmaktan kurtarır. Ayrıca bölgedeki Kürt özerk bölgesinin güvenliği sağlanır ve hem kızgın Arapların hem de siyasi hesapları olan İran’ın önüne bir set çekilmiş olur.
Bu modelin riskli yanı bazı güç odaklarının sınırlarımız içinde bir hareketi tahrik ederek müdahalenin kapsamını genişletmeleridir. Kürt politikacıların terör eylemlerini özerklik taleplerinin kabul edilmemesinin doğal bir sonucu saymaları ve şiddete şartsız karşı olup taleplerini siyaset içinde dile getirmekle yetinmemeleri böyle bir gelişmeyi destekleyebilecekleri anlamına gelir.
Olaylara tersinden bakıyor ve yaratılacak sonuçları sebep, sebep olarak gösterilenleri de bu amaca varmak için kullanılan araçlar olarak görüyorum. Bu nedenle terör bir sebep değil belli bir siyasi hedefe varmak için kullanılan bir araçtır ve son zamanlarda artışının temelinde herhangi bir örgütün kararı değil bölgeye şekil vermek isteyen güçlerin iradeleri vardır. Olaylara bu açıdan bakarsak terörle mücadele gibi sınırlı bir hedefle yetinmez bölgenin nasıl şekil alması gerektiği konusunda projeler hazırlarız ve demokratik açılım gibi siyasi hedefi olmayan tedbirlerin gerekli ama yeterli olmadığını görürüz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.