Hüseyin Gülerce

Hüseyin Gülerce

Bu karanlığı ancak evet dağıtabilir...

Bu karanlığı ancak evet dağıtabilir...

Beş ay önce "Referanduma bekleriz" başlığı ile yazdığım yazıda; "O gün bir gelsin, herhalde yerimde duramam ben de sahaya iner konuşurum" demiştim.

Sözümü tutuyorum. 20 gündür Yalova, Bursa, İstanbul, Lüleburgaz, Çerkezköy, Kırklareli, Çorlu, Tekirdağ ve Edirne'de konuşuyorum. Keşanlı olmam hasebiyle Trakya'ya ağırlık vermiş oldum. Kâh salonlarda, kâh geniş katılımlı iftarlarda "evet"in, ülkemizin geleceği ve demokratikleşmenin devamı için önemini anlatmaya çalışıyorum.

Muhterem Fethullah Gülen Hoca-efendi'nin "evet" için yaptığı konuşmalar, onu sevenler nezdinde çok tesirli olmuş. Seferberlik ruhu ile harıl harıl bir çalışma var.

Sayın Gülen, "evet" için neden bu kadar ısrarcı olduğunu, birkaç gün önce yayınlanan sohbetinde bir daha izah etti. Referandumda çıkacak "evet"in; ülkemizin ve demokrasimizin geleceği adına hayatî önem taşıdığının altını çizdi. "Benim milletim, devletler muvazenesinde; yönlendiren, gözünün içine baktıran bir muvazene unsuru olmayacaksa şayet, ne Avrupa umurumda benim, ne Amerika, ne Çin ne de Maçin..." dedi. Ve ekledi: "Bu açıdan da, milleti oraya götürebilecek her gayret alkışlanmalı..."

Evet'in önemine inanan bizler için 12 Eylül, yarınlarımız adına tam bir dar geçit. Sıçrama rampasındaki bir ülkenin, diriliş için ayağa kalkan bir milletin, ayağının tökezlenip tökezlenmemesi mevzubahis... Ya surda açılan gedikten geçecek ve belimizi doğrultacağız, ya da gulyabaniler geri gelecek... Devletin içinde çöreklenmiş, kendilerinden bugüne kadar hesap sorulamamış hukuk dışı yapılar, bütün adamları ve güçleri ile gözlerini intikam bürümüş halde dört bir yanı tutacaklar...

Biz bir vesayet rejimi tarafından karanlıklar içerisinde bırakılmış ülkeyiz. Laik-laik olmayanlar, Türk-Kürt ve Sünni-Alevi kavgaları için 70 seneden beri yapılan provokasyonların, onların üzerine inşa edilen kanlı darbelerin hesabını hâlâ sorabilmiş değiliz. Faili meçhul cinayetler karanlıklar içerisinde... Aydınları, gazetecileri, yazarları, yargı mensuplarını, üniversite gençlerini, 17 bin Kürt vatandaşımızı hedef alan cinayetler, suikastlar karanlıklar içerisinde... Sivas, Maraş, Çorum kışkırtmaları karanlıklar içerisinde... Özal'ın, Ecevit'in, Eşref Bitlis'in ölümleri karanlıklar içerisinde... Hrant Dink'in, devlet görevlilerinin bilgisi dâhilinde katledilmesi karanlıklar içerisinde... Kanlı Pazarlar karanlıklar içerisinde... Önceden ihbar edildiği halde defalarca baskına uğramış baraka karakollardaki Mehmetçiklerin şahadetlerindeki ihmaller, gafletler karanlıklar içerisinde... 25 yıldır terör denen belanın, silah tüccarlarıyla, uyuşturucu kaçakçılarıyla, insan tacirleriyle ilgili ilişkileri karanlıklar içerisinde... Belgeleri kâğıt parçasına, dolu LAW silahlarını boruya dönüştürmeye kalkan yaklaşımlar, karanlıklar içerisinde. Darbe planları, şerefli bir mesleğin içine sızmış fuhuş çeteleri karanlıklar içerisinde... Atatürk'ün Selanik'teki evine bomba koyan ve 6-7 Eylül olaylarına malzeme hazırlayan Batı Trakyalı gencin vali yapılması, karanlıklar içerisinde... Dersim'de, çoluk çocuk, kadın ihtiyar binlerce Alevi Kürt vatandaşın kendi savaş uçaklarımızla bombalanması, Sabiha Gökçen'e bu katliamdaki görevinden dolayı madalya takılması hâlâ karanlıklar içerisinde... Koyu, kopkoyu bir karanlığın içinde yaşıyoruz.

Kan kokan sislerin koyulaştırdığı bu karanlıkta, bir ülke, hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam edemez. Bu karanlığı, ancak darbe anayasalarının özüne ilk defa dokunan bir demokratikleşme hamlesi dağıtabilir.

Tamam, atılan adım istediğimiz gibi değil. Yetmez. Ama bu yarım adım, demokratikleşmenin kapısını aralıyor. Bize daha ileriye yürüme cesareti, ileri bir demokrasi için umut aşılıyor. Asıl demokratikleşme hamlesi için heyecan ve şevk veriyor.

Karanlığın son bulması için evet... Aydınlığa çıkmak için evet... Yüz kere, bin kere evet.. evet...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Gülerce Arşivi