Bir yandan sel, diğer yandan ABD vuruyor
Bir ülke düşünün... 17 milyon insan çok büyük bir felaketten doğrudan etkilenmiş. Hayatını kaybedenlerin dışında çok sayıda kayıp var. On binlercesi evsiz kalmış. Evler, köyler harabeye dönmüş, ülkenin beşte biri sular altında. Merkez yönetim çaresiz, dünyadan gelen yardımlar yetersiz. Hele bu Ramazan ayında, Müslüman dünyanın dayanışma iradesi son derece cılız.
İktidardaki koalisyonun bir ortağı askerlere darbe çağrısı yapıyor. "Vatansever generaller, gelin bu işe bir el koyun" diyor. "Yoksa yolsuzluk ve çaresizliğin önünü alamayacağız" diyor. Siyasi cepheler birbirine düşmüş, kıyasıya bir çatışma. 180 milyonluk o ülkede, felaketten etkilenenler, mağdur olanlar, "devlet nerede, giyebileceğim bir tişörtüm bile kalmadı" diye haykırıyor. Etnik, dini, mezhebi farklılıkların "birilerinin" sinsi çalışmalarının da etkisiyle keskin bir ayrışmaya, çatışmaya dönüştüğü ülkede, bazı çevreler halka isyan çağrıları yapıyor.
İnsanlar sel felaketiyle boğuşurken, kayıplarını ararken, evlerinin enkazında çaresizlik içinde ağlarken, ülkedeki ABD askeri üslerinden birinden kaldırılan insansız hava aracı, bir köy evini bombalıyor. Çocuklar ve kadınlarla dolu evden 20 ceset çıkarılıyor, 13 de yaralı.
Büyük felaketle yüzleşen ülkede, acımasız bir iç savaş daha doğrusu iç savaş çıkarmak isteyenlerin "terörle mücadele" adı altında Pakistan halkına karşı yürüttükleri kıyım da devam ediyor.
ABD için, müttefikleri için, dengesini kaybetmiş yöneticiler büyük felaketten çok daha öncelikli bu savaş. Washington Güney Asya'ya yönelik emperyal çıkarları için dizayn yapıyor, Pakistan yönetimindeki bazı figürler de ABD'nin gözüne girmek ve politik gelecek elde etmek için kendi çinsanlarına karşı yürütülen savaşa ortak oluyor. Ve dünyaya; kötü insanlara karşı, insanlığı tehdit edenlere karşı mücadele verildiği yalanı yutturuluyor.
Kimin umurunda 17 milyon insanın içinde bulunduğu durum! Rejimlerin, yöneticilerin, siyasi örgütlerin, iktidarı elinde tutanların saptığı nokta, dengeyi kaybettiği nokta burası işte. Bu noktadan sonra hangi halk böyle bir yönetime güven duyabilir, saygı gösterebilir, itaat edebilir?
Bu vahim tablo gözümüzün önündeyken Washington yönetimi şu açıklamayı yapıyor: "Pakistan, sel felaketine karşı teröre karşı savaşa devam edecek." Bu yönde Pakistan yönetimine baskılara devam edileceği söyleniyor.
Bu halde bile, o ülke için öncelikli konu terörle mücadele. Milyonlarca insan, ülkenin beşte birini kaplayan sel sularının Umman Denizi'ne bir an önce çekilmesi için dua ederken, ellerinden başka bir şey gelmezken, ABD müttefikleri o ülkede terörle mücadele yapıyor!
Kimin terörü bu? Pakistan'ın mı? Asla!... ABD'nin, Anglo-Amerikan cephenin Güney Asya'yı kontrol etmesine yönelik hesapların terörü. O ülkenin nükleer silahlarını tehdit görenlerin terörü.
Pakistan yöneticileri için iki seçenek var. Ya Amerika diyecekler ya da Pakistan!
202 trilyon dolar borç..
ABD'nin bu yılki bükçe açığı 1.3 trilyon dolar olacak. Geçtiğimiz yıl 1.41 trilyon dolardı. Resmi rakamlara göre borcu 13.3 trilyon dolar. Boston Üniversitesi'nden ekonomi profesörü Laurence Kotlikof inanılmaz vahim bir tablo koyuyor ortaya. "Resmi borç miktarını boş verin, gerçek borç 202 trilyon dolardır" diyor. Sağlık, sosyal güvenlik, savunma gibi alanlardaki borç miktarlarını, bütçe dışı alanları da hesaba katarak gerçek borcun söylenenin 15 katı olduğunu iddia ediyor. ABD'nin bu kadar borcu ödemesi için hiç olmadığı kadar para basmak zorunda kalacağını ve arkasından 1. Dünya Savaşı sonrası Waimar Almanyası gibi olağanüstü enflasyonla yüzleşeceğini söylüyor...
Sarkozi'nin ağzından kaçırdığı..
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, sadece skandallarıyla ünlü değil. Hırçın, hiperaktif, agresif... İçişleri Bakanı iken Fransa nüfusunun yüzde ona yaklaşan kesimini oluşturan Müslümanlara ağır hakaretler yağdırmış ve Paris ateşe verilmişti. Şimdi de ülkedeki Romanları sınır dışı ediyor. Bu ayrıncı yönüyle de Avrupa Birliği'ne rol-model olmaya çalışıyor.
Sarkozy'nin bir özelliği daha var: Son derece geveze. Bu yüzden Avrupa'yı ve uluslararası gelişmeleri izleyenlerin dikkatle takip ettikleri isimlerden biri. Kapalı kapılar ardında konuşulanları, bir yöntemle sızdırıyor ya da ağzından kaçırıyor. Son olarak; "Eğer nükleer müzakere başarılı olmazsa, dünya liderleri İran'a karşı birleşecek" dedi. Bu durum; aslında nükleer müzakerelerin boşa çıkarılacağına, İran'a karşı uzun zaman önce planlanan gündemin devreye sokulacağına bir işaret... Amaçları hep bu değil miydi zaten...
Gazze katili seçildi..
İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, uzun mülakatlar sonrasında yeni Genelkurmay Başkanı'nı seçti. Yeni şef Yoav Galant. Günlerce tek tek görüşmeler sonrasında belirlenen bu isim; Aralık 2008-Ocak2009 arasında Gazze'deki o kıyımları yapan kişi. Amaç, İran'a karşı, nükleer savaş dahil, yürütülecek büyük mücadele öncesinde Lübnan ve Filistin'i susturmak! İki savaş da başarısız oldu. Ama hazırlıklar devam ediyor. Projenin merkezindeki isim şimdi İsrail Genelkurmay Başkanı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.