Devleti ele geçirmek, yeniden sahnede...
Hasan Cemal, Milliyet'te önceki gün bir hatırlatma yaptı. Dedi ki: "Beş yıl önceydi. Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim adını taşıyan kitabım yeni çıkmış, medyada ilgi çekmiş, Cumhuriyet Gazetesi de şiddetli bir karşı kampanya başlatmıştı. Rahmetli İlhan Selçuk'un o yazısını anımsıyorum, özetle demişti ki: 'Cumhuriyet'e karşı bir Fethullahçı operasyonu...'
Bir zamanlar her taşın altında komünist, komünistlik aranırdı. Bu moda geçti. Şimdi Fethullahçılık var. Neredeyse her taşın altında, özellikle devletin içinde Fethullahçılar'ın izi aranıyor."
Hanefi Avcı'nın kitabı, tam da vesayetin işini bitirecek bir referandum öncesinde, alelacele devreye giriyor ve "cemaat, artık her yerde var, devleti ele geçiriyor" kampanyası için bulunmaz bir malzeme oluyor. Dost bildiğimiz niceleri de insaf denen değeri unutup, bu malzemeye dört elle sarılıyor...
Bu, "devleti ele geçirme" meselesini bir daha sakin düşünmeliyiz. Ahmet Altan da Taraf'ta çok güzel yazdı. Türkiye'de birileri için "devleti yönetenler" denirken, birileri için durmadan "devleti ele geçirmeye çalışanlar" deniyor. Birileri doğuştan, atadan dededen, hem de rejimin bütün rantlarını yiyerek devletin asli sahipleri oluyor, birileri ise hep itilenler, kakılanlar olarak devletin kapısından bile içeri sokulmak istenmiyor. Sonra da bunun adına demokrasi deniyor...
Mesela tek parti döneminde, CHP demek zaten devlet demek... Ama CHP iktidarda değilse, halk kimi seçerse seçsin, onlar hep, devleti ele geçirmeye çalışanlar oluyor... Demokrat Parti iktidara gelince "devleti ele geçirmeye" çalışanlar devreye giriyor. Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi içinde, "devleti ele geçirmeye çalışanlar" hiç eksik olmuyor. Anavatan Partisi iktidara geliyor, bir anda "takunyalılar" ortaya çıkıyor, devleti ele geçirmeye çalışıyor. Milli Görüş partileri, potansiyel olarak, devleti ele geçirmek isteyenlerle dolu. AK Parti ise kurulduğu günden, iktidar olduğu andan itibaren tek bir hedefin peşinde koşuyor; devleti ele geçirmek...
Mesela eski Adalet bakanlarından Mehmet Moğultay, binlerce hâkim kadrosunu doldururken, bir CHP kurultayında; "Ne yani MHP'nin faşistlerini mi alacaktık?" diyerek esip gürleyebiliyor. Ama bu devleti ele geçirmekle ilgili olmuyor... CHP dışındaki iktidarlar döneminde ise üst yönetici koltuklarına, dindarlığı ile bilinen tek bir insan getirilse, devlet ele geçirilmeye başlanıyor...
Askerler durmadan darbe yapıyor, her darbede sivil ve asker bürokraside binlerce insanı tasfiye ediyor, devlet kadrolarını kendi adamları ile dolduruyor ama asker, hiç devleti ele geçirmiş olmuyor... Masonlar, neredeyse devletin her kurumunda etkili yerlerde varlar ama devleti ele geçirmiş olmuyorlar...
Devlet milletin değil mi? Milletin her ferdinin, devlet kadrolarına gelmek istemesi bir demokratik hak değil mi? Neden vesayetin tekerine çomak sokanlar gelince, "Fethullahçılar devleti ele geçiriyor" diye hop oturup hop kalkılıyor? Neden?
Bir de şu var: Devlet içinde "Fethullahçı" olduğu söylenen insanlar ne yapmış? Hukuk dışına çıkmış çetelerle, Ergenekoncularla işbirliği mi yapmış? Emniyet'in içinde, hem de müdür seviyesindeki insanların, mafya liderleriyle iş tutmasına göz mü yummuş? Yoksa onların devlete ve millete verdikleri zararları önlemeye mi çalışmışlar? Yemeyen, yedirmeyen, hukukun üstünlüğünden yana olan bu insanları, "Fethullahçı" diye damgalamak, alavere dalavere düzenin yıkılıyor olmasından duyulan rahatsızlıktan başka bir şey değildir...
Ha şunu söyleyeyim. Kim olursa olsun, şucu bucu geçinip, tıpkı eleştirdiğimiz Ergenekoncular gibi hukuk dışına çıkanlar varsa, kimse onların gözünün yaşına bakmasın. Hak-adalet deyip, eskileri aratmayacak adamlara kimse göz yummasın.
Amma, ortada belge yokken devlet için, millet için sadece görevini yapan insanları da kimse karalamaya, yargısız infazlara kurban yapmaya kalkmasın. Kimse, vesayetin üzerine gidilirken hedef saptırmasın...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.