Obama'ya ilk kurşun!
Ortadoğu'da barış da savaş da başkalarının, bölge dışı güçlerin elindedir. Irak'ın, Mısır'ın, Filistin'in barışı olmaz, olamadı. Son yüz yılın bütün savaşları böyledir. Birileri adına ülkeler işgal edilir, birileri adına ölünür, birileri adına dost-düşman belirlenir, birileri adına haritalar belirlenir, devletler kurulur ya da yıkılır.
Yine son yüzyıldaki bütün barış girişimleri başkalarının inisiyatifinde başlamış ve yürütülmüştür. Yerel inisiyatifin girişimleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Güçlü bir irade, anlayış, hedef belirlenememiştir. Bölgesel ortaklık, ittifak girişimleri trajik biçimde sona ermiştir.
Filistin'de ne oluyorsa, çatışma da, kriz de, barış inisiyatifi de bölge dışı aktörlerin çıkarları, hesapları doğrultusunda oluyor. Filistin iç barışı da, Filistin-İsrail ilişkileri de kontrolden tamamen çıkmıştır. Arapların kontrolünden çıkmıştır. Filistinlilerin kontrolünde hiç olmamıştır. Bölgesel aktörlerin, her zaman olmasa da, tek başarısı; birilerini hesabını bozmaktan öteye geçememiştir.
Lübnan ve Gazze savaşlarından sonra görüntüde sessizlikle ama gerçekte savaş hazırlıklarıyla geçen kısa dönem sona mı eriyor? İsrail'in Lübnan ile hesabı bitmedi, Gazze ile hesabı bitmedi. Bu iki bölgede başladığı işi eline yüzüne bulaştırdı. Tarihinde hiç olmadığı kadar başarısızlığa katlanmak zorunda kaldı.
Ancak bölgenin bütün aktörleri çok iyi biliyor ki, iki bölgeye yönelik İsrail hazırlıkları durmaksızın devam ediyordu ve bir gün başlayacaktı. Ortada bir günün ne zaman olacağından başka bilinmeyen bir şey yok.
Önceki gün Batı Şeria'da dört İsrailli'nin öldürülmesi, ardından geniş çaplı tutuklamaların başlaması belki bölge dışı inisiyatifi bozma girişimidir. Ancak aynı zamanda hazırlıkları yapılan planın uygulanmasına giden yolda önemli bir gelişmedir.
Saldırı; ABD Başkanı Barack Obama'nın Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile görüşmelerinden ve Abbas ile İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak arasındaki gizli görüşmeden sonra, Ürdün Kıralı Abdullah ve Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek ile görüşme hazırlıklarından önce gerçekleşti.
Olağan şüpheli elbette Hamas olacaktı. Nitekim örgüt saldırıdan memnuniyetini açıklamakta gecikmedi, üstlendi. Yeni barış görüşmelerinde Hamas'a yer yoktu. Her ne kadar ABD'nin Ortadoğu özel temsilcisi George Mitchell, "Demokratik ilkelere saygı göstermeleri ve tüm ciddi müzakerelerin doğal ön koşulu olan şiddeti reddetmesi durumunda Hamas veya ilgili bir başka tarafın görüşmelere katılmasını memnuniyetle karşılarız" dese de, ABD yönetimi Netanyahu'ya Hamas'la ilgili bir söz vermişti: "Terörist ve yıkıcı güçlerin böyle devam etmesine izin verilemez. Şiddet yerine barışı tercih eden Filistinlilerle doğrudan görüşmelere başlamak.."
Bu sözler; Obama'nın soruna bakışı ile George Bush'un bakışı arasında hiçbir fark olmadığını, ABD'nin geleneksel politikaları üzerine bir girişim başlatıldığını, "Hamas'ı boğma, yok etme" üzerine kurulu bir barış deneneceğini gösteriyor. Böyle bir girişimin başarı şansı neredeyse hiç yok. Son beş yılda gördüklerimiz bunu doğruluyor.
Ancak gariptir saldırı, İsrail'in Batı Şeria'da askeri operasyonlarını artırdığı bir döneme denk geldi. ABD'nin Irak'tan çekilme programının bölgede geniş güvenlik sorununa yol açacağı gerekçesiyle bölgeye en üst düzeyde ağırlık verilmeye başlanmıştı. Netanyahu'nun; saldırının İsrail'in güvenlik kaygılarının ne derece gerçek olduğunu ortaya koyduğunu söylemesi dikkat çekici.
Hamas'ın böyle bir saldırıdan hiçbir kazancı yok, olmayacak da. Barış inisiyatifini sabote etmenin yolu da bu değil. Ancak barışı sabote etmek isteyenin sadece Hamas olmadığını, İsrail'de merkez güçlerin de barış istemediğini, geçmişte bu yöndeki girişimleri nasıl sabote ettiklerini bildiğimiz için pekala söyleyebiliriz. Kudüs'ün paylaşılması, Araplar'ın oturduğu bölgelerin Araplar'a bırakılması gibi konular, İsrail'den çok önemli bir kesimin asla kaldıramayacağı, kabullenmeyeceği bir şey.
Öyle görünüyor ki, Obama'ya ilk kurşun atıldı. Obama girişimleri daha çok krize neden olacak. Bölgesel güçlerin, İsrail derin çevrelerinin inanılmaz girişimlerine tanık olacağız.
"Barış" arayışı ile savaş hazırlıkları aynı anda nasıl devam eder? Hem ABD hem de İsrail, Lübnan, Gazze ve Suriye'ye yönelik hesaplarından vazgeçmiş değil. İsrail ordusu, Batı Şeria, Golan tepeleri ve Lübnan'ın güneyinde yoğun hazırlıklar yapıyor. Önümüzdeki aylarda bazı birimleri bu bölgelere kaydıracaklar. Pazartesi gecesi sahur vakti Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile Lübnan Başbakanı Hariri arasında yapılan görüşmede, olası İsrail saldırısına karşı dayanışma kararı alındı. Çünkü aylardır İsrail-Suriye-Lübnan üçgeninde savaş temalı açıklamalar ve hazırlıklar yapılıyor.
Bu hazırlıklar gerçeği yansıtıyorsa barışın hiç şansı yok demektir. İsrail, Filistin ve Lübnan'ı sindirmeden İran'a karşı, bölgesel planları doğrultusunda hiçbir şey yapamayacağını biliyor. Öncelik bu iki bölgeyi kontrol altında tutmada. ABD-İsrail denklemine karşı duranlar ise İsrail'i buralardan vuruyor.
Yani savaş zaten devam ediyor. "Barış" bile savaşın bir aşaması olarak planlanıyorsa, kimseyi buna inanmadığı için kınamaya gerek yok. Şu anki durum şu: Savaşa hazırlık için barış girişimi. Ama bu girişim Obama'yı vurabilir, ABD'yi savaşa ikna edebilir...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.