Son Patrik ve İslamiyet’in çekim gücü
Fener Rum Patriği'nin tensibinde Türk vatandaşlığı şartının aranması nedeniyle gelecekte bu makamın boş kalabileceği ve bu nedenle de mevcut Fener Rum Patriği Bartholomeos'un son patrik olabileceği yönünde değerlendirmeler yapılıyor. Lakin Patrik Bartholomeos bu durumdan pek endişeli gözükmüyor ve rüzgarın ters yönde esmeye başladığını ve artık Rumların Türkiye'den Yunanistan'a değil Yunanistan'dan Türkiye göç etmeye başladıklarına dikkat çekiyor. Esasında Fener Rum Patriği ve avazındakiler yani aynı dili paylaşanlara bakacak olursanız Türkiye mütekabiliyet ve misilleme uygulamıyor esasında zorbalık yapıyor. 'Halep oradaysa arşın burada' misali, benzeri bir Ortodoks kilisesi olan Mısır'daki Kıptileri ayna olarak alacak olursak bize çok şey gösterecek ve öğretecektir. Azınlık olmalarına rağmen özellikle örgütlü olmaları nedeniyle zorba bir topluluğu temsil ediyorlar. Çoğunluğa baskı kuruyorlar. Kimileri Mısır'da ve dünyada bir Ortodoks lobisinden bahsederken kimileri de onlardan Mısır içinde bir güç merkezi olarak bahsetmektedir. Son sıralarda zorbalıkları iyice ayyuka çıkmış durumda. Azınlık oldukları halde bu kadar güçlü olmalarına bakılırsa çoğunluk olsalardı kesinlikle kimseye hayat hakkı tanımazlardı. Son sıralarda Mısır'da Kilise ricali arasında ve onun ötesinde kadınları arasında gizliden gizliye Müslüman olma eğilimi ve vakaları arttıkça artıyor. Kilise ise buna tahammül edemiyor. Geçmişte yaşanan bu tür vakalardan sonra Ortodoks Kilisesi resmen zorbalığa başvurmuş ve Müslüman oldukları için ailelerinden kaçan kadınları zorbalık yoluyla geri almış ve onları adeta ortaçağlardan kalma şapellere ve benzeri yerlere kapatmıştı. Mısır rejimi de güçlerinden çekindiği için üzerine gidememiş ve dolayısıyla Kilise zorbalığıyla baş başa kalmıştı. Mısır Ortodoks Kilisesi ne kanun tanıyor ne de nizam!
Son olarak Kamilya Şahata isimli papaz eşi bayan da İslamiyet'e vurulduktan ve tutulduktan sonra kilise zorbalığına maruz kalmış hemcinslerinin akıbetine uğruyor. Önce gönlünü İslamiyete kaptırıyor ve sonunda bu açığa çıkınca ailesinden ve çevresinden kaçıyor. Lakin ailesinin ve Kilise'nin şikayetleri üzerine Mısır güvenlik güçleri Kamilya Şahata'yı sığındığı Müslüman çevreden alıyorlar ve Kilise ricaline teslim ediyorlar. Kamilya da aynı akıbete uğrayan hemcinsleri gibi Kilise tarafından bilinmeyen şapellere ve dört duvar arasına kapatılıyor ya da başka bir ifade ile dış dünya ile arasına kalın duvarlar örülüyor. Kamilya ile ne basın ne de başka kimse görüşebiliyor. Zorbalar onu zorla şapellerde tutuyor ve yeni dini ile arasına giriyorlar. Onu yeni dinine yabancılaştırmaya çalışıyorlar. Bu da Mısır'da Müslümanlar arasında büyük infialler uyandırıyor. Bir taraftan rejime yönelik tepkiler artarken diğer taraftan da Kilise'nin zorbalığı Müslümanların kanına dokunuyor. Bu nedenle Müslümanlar özellikle de teravih namazlarından sonra Kamilya'ya özgürlük için gösteri üzerine gösteri düzenliyorlar. Bunlardan ilki Kahire'de Nur Camii önünde yapılmış ve gösteriye katılan kalabalıklar Kamilya için özgürlük talep etmişlerdi. Gösterilerde, Abidin Meydanı'nın isminin Esir Kamilya Şahata Meydanı olarak değiştirilmesini teklif etmişler. Nur Camii'nden sonra Ramses semtindeki Fetih Camii önünde de yeni bir gösteri düzenlenmesi çağrıları ve hazırlıkları yapılıyor.
Kilise'nin bu zorbalığına rağmen özellikle de Mısırlı Kıptiler arasında İslam'a ilgi çığ gibi büyüyor. Bilhassa Ramazan'ı idrak ettiğimiz Ağustos ayı içinde Ezher'de 400 civarında Hıristiyan Müslümanlığını ilan ediyor. Bunlar arasındaki en büyük kitleyi Mısırlı Kıpti Hıristiyanlar oluşturuyor. Kilisenin İslamiyete eğilim duyan mensupları nezdinde dini ve toplumsal baskısı kırılabilse Mısırlı Kıptilerin fevc fevc İslamiyetle tanışacakları ve bu dine girecekleri ifade ediliyor. Bundan dolayı Müslümanlar Skolastik duvarların yıkılmasını temenni ediyorlar.
Her türlü engele rağmen İslamiyet de suyun inbisat kanunu veya yer çekim kanunu gibi gayri Müslim kitleler nezdinde çekim ve cazibe gücünü ortaya koyuyor. En karanlık devrelerde bile gönüllere yol bulabiliyor. Papa Şennude'den bağımsız Mukattam'daki Maksimus Kilisesi ve Miskin Matta Kilisesi ve ayrıca Refik Habib ve Cemal Es'ad gibi bağımsız Hıristiyanlar da Kilise'nin zorbalığından dert yanıyor ve yakınıyorlar ve reşit kimselerin vicdanına yapılan baskıların son bulmasını talep ediyorlar. Toplumsal uyumun Kilise'nin baskısıyla yok edildiğine de dikkat çekiyorlar. Sonuç olarak; berdevam İslamiyet'in duru bir kaynak gibi gönüllere yol bulmasını ve mecra olarak akmasını kimse engelleyemez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.