Peygamber müjdesi
Ramazan zincirleme hatırlatmaların vesilesi oluyor aynı zamanda. Kur’an’ın indirildiği ay, Kur’an esaslı söz medeniyetinin büyük isimlerinin hatırlanmasına da vesile oluyor.
Ahmet Cevdet Paşa 19. yüzyılda yaşamış, bizim din dilimizi, söyleyişimizi, üslubumuzu eserleriyle yenileyen büyük bir şahsiyet.
19. Yüzyılda Mecelle ile İslâm dünyasında bir “medeni kanun” tedvini işini sürekleyerek hâlâ tek örnek olarak ortaya koyan Cevdet Paşa’nın Kısas-ı Enbiya isimli peygamberler tarihinde yer alan bir metni okuyucularıma sunmak istiyorum. Cahiliye zamanında meşhur Kas bin Saide tarafından yapılan konuşmanın, Ebulula Mardin’in “aslından daha güzel, âhenkli ve beliğ” olarak nitelendirdiği tercümesi, basitliğin, sadeliğin yakıcı tesirini hissettiriyor:
Ey nas (insanlar)! Geliniz dinleyiniz, belleyiniz.
İbret alınız.
Yaşıyan ölür; ölenler fena bulur (yok olur). Olacak olur.
Yağmur yağar, otlar biter.
Çocuklar doğar, analarının babalarının yerini tutar.
Sonra hepsi mahvolup gider.
Vukuatın (olayların) ardı arası kesilmez, hemen birbirini velyeder (takip eder).
Kulak tutunuz, dikkat ediniz gökte haber var.
Yerde ibret alacak şeyler var.
Yeryüzü bir ferş-i eyvan (gölgelik yatak), gökyüzü bir yüksek tavan.
Yıldızlar yürür, denizler durur.
Gelen kalmaz, giden gelmez.
Acaba vardıkları yerden hoşnut olup da mı kalıyorlar?
Yoksa orada bırakılıp da uykuya mı dalıyorlar?
Yemin ederim: Allah’ın indinde bir din vardır ki şimdi bulunduğunuz dinden daha sevgilidir ve Allah’ın bir gelecek Peygamberi vardır ki, gelmesi pek yakın oldu, gölgesi başınızın üstüne geldi. Ne mutlu o kimseye ki, O’na iman edip de o dahi O’na hidayet eyleye.
Vay o bedbahta ki, O’na isyan ve muhalefet ede.
Yazıklar olsun: Ömürleri gaflet ile geçen ümmetlere!
Ey cemaat-i abad (kalabalık topluluk)! Hani aba u ecdat (analar ve atalar)?
Hani müzeyyen (süslü) kaşaneler ve taştan haneler yapan Ad ü Semud?
Hani dünya varlığına mağrur olup da kavmine “ben sizin en büyük rabbinizim” diyen Firavun ile Nemrut? Onlar size nisbetle daha zengin ve kudret ve kuvvetçe sizden efzun (fazla) değil mi idiler?
Bu yer, onları değirmeninde öğüttü, toz etti, dağıttı. Kemikleri bile çürüyüp dağıldı, evleri yıkılıp ıssız kaldı.
Yerlerini yurtlarını şimdi köpekler şenlendiriyor.
Sakın onlar gibi gaflet etmeyin! Onların yoluna girmeyin!
Her şey fânidir (geçicidir), Bâkî ancak Cenab-ı Haktır ki, birdir şeriki ve naziri yoktur; tapacak ancak O’dur, doğmamış ve doğurmamıştır.
Evvel gelip geçenlerde bize ibret alınacak şeyler çoktur. Büyük küçük hep geçip gidiyor. Giden geri gelmiyor; cezmettim (kesin olarak anladım) ki ammeye (herkese) olan bana da olacaktır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.