Gülen ve evet...
Referanduma iki gün kala, ülke sathında dikkat çeken bir gayret var. Muhterem Fethullah Gülen'in fikir ve tavsiyelerine büyük değer veren, önem atfeden insanlar, canla başla harıl harıl "evet" için çalışıyorlar.
Daha önce hiç görülmemiş bir şey bu. Bunda, Sayın Gülen'in, birkaç hafta önce referandum konusunda yaptığı iki sohbetin büyük tesiri var. Öncelikle şunu belirtmeliyim. Bazıları, Sayın Gülen'in, "mezardakileri bile kaldırarak evet oyu kullandırmak lazım" demesine takıldılar. Şöyle söyledi Sayın Gülen: "Değil sadece kadını erkeğiyle, çoluğu çocuğuyla ve dünyanın dört bir yanına dağılmışıyla, hayatta olan insanları, imkân olsa mezardakileri bile kaldırarak referandumda 'evet' oyu kullandırmak lazım. Çünkü demokrasi adına çok önemli bir adımdır."
Sayın Gülen, kritik her olayda, hayati her dönemde, hep kendisinden bekleneni, kendisine yakışanı yapmıştır. Bazıları tarafından o esnada yadırgansa da, sadece Türkiye'nin değil, dünyanın barışına, huzuruna adanmış bir ömrün anlattığı budur. Aceleci yorumlarla, ideolojik ve politik mülahazalarla onun bu referandum çıkışını "siyasallaşma" olarak görenler, çok değil birkaç yıl sonra -eğer vicdan sahibi iseler- hakkını teslim etmek zorunda kalacaklar... Referandum çağrısı, öncelikle Sayın Gülen'in, kendisini sevenlere, sayanlara yaptığı bir çağrıdır. Nitekim koskoca bir camia, görenleri şaşırtan büyük bir fedakârlıkla harekete geçmiştir. Sadece yurtdışından onca masrafı yaparak, "evet" için havaalanlarına, gümrük kapılarına koşan insanların heyecanlı, şevkli gayretlerini görmek yeterlidir.
Sayın Gülen, milyonlarca yurttaşımız gibi referandumda çıkacak "evet"i, demokrasi adına çok önemsiyor. Bu ülkenin, askerî vesayetten kurtulması, ileri bir demokrasiye kavuşması için "evet"e çok ihtiyacımız var. Millet olarak demokrasi sınavından geçtiğimizin farkındayız. Demokratik olgunluğumuzu bütün dünyaya göstermek zorundayız.
Bu sınavda, Sayın Gülen'in, kendi üzerine düşeni yapması, bu demokrasi hamlesine omuz vermesi, tam da ona yakışan bir davranıştır. Sayın Gülen, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın, 1994 Haziran'ında İstanbul'daki ilk toplantısındaki seslenişinin gereğini yapıyor. O gün şöyle demişti: "Türkiye'de ve dünyada artık demokrasiden geriye dönüş yok..." Ben Sayın Gülen'in, bugüne kadar hiçbir lafını, ortada bıraktığını görmedim. Zaten sözün gereğini yaptığı için tavsiye ettiği hizmetler hızla hayat buluyor. Aradan geçen 16 yıl içerisinde, milletimizin değerlerini dünyanın 120 ülkesine taşıyan, güzelliklerimizi sergileyen binlerce okul, diyalog merkezi açıldı. Kendimiz kalarak, evrensel insani değerlerde buluşarak, dünya ile entegre olma adına bir insanlık hamlesi başlatıldı.
12 Eylül'deki referandum demokrasi yürüyüşümüzde belki en hayati kilometre taşı. Vesayetten kurtulma adına "evet"in değeri çok büyük. Darbe anayasalarının ruhuna ilk defa dokunulacak. Yargıdaki kast sistemi ilk defa sarsılacak. Demokratikleşme yeni bir ivme kazanacak. Başta Kürt sorunu olmak üzere, ayağımıza takılı prangalardan kurtulma azmi ve cesareti büyüyecek. Zihniyet planında en büyük değişim gerçekleşecek. En kritik psikolojik eşik aşılacak. Siyasetin düğümlendiği yerde, demokrasi, hapsolduğu vesayet çemberinden, milletin reyi ve desteği ile çıkacak.
Bugüne kadar eğitim ve diyalog hizmetleri ile öne çıkmış Gönüllüler Hareketi'nin, bugün, bu hizmetlere en büyük zemini hazırlayan demokratikleşmeye omuz vermesi, kimse tarafından yadırganmamalıdır. Demokrasi, demokratik laiklik demek. Demokratik laiklik, inançlara saygı, din ve vicdan özgürlüğü, fikir ve ifade hürriyeti, evrensel insani değerlerde buluşmak demek. Hukukun üstünlüğü, barış ve huzur için yeni bir iklimin doğması demek.
Sayın Gülen, bu hasretin gerçekleşmesine omuz vermeyip sessiz mi kalacaktı? Herkes kendisine yakışanı yapar. Sayın Gülen de her zaman olduğu gibi kendine yakışanı yapıyor...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.