Cumhurbaşkanının omuzlarındaki âlim...
Cumhuriyet tarihinde bir ilk yaşandı. Bu ülkenin cumhurbaşkanı ve başbakanı birlikte bir âlimin, bir iktisat profesörünün tabutunu taşıdılar. Ben bir tabuta omuz veren cumhurbaşkanını hiç hatırlamıyorum. Asıl yurduna uğurladığımız bu güzel insan, Profesör Sabahattin Zaim'in vasıfları neydi ki, Fatih Camii'nin avlusunu bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar, öğrenciler, her meslekten insanlar doldurmuştu.
Ben de kendisini yakından tanıma bahtiyarlığına erenlerden biriyim. İdareciliğim sırasında Zaman Gazetesi İstişare Kurulu'nda, son olarak da Samanyolu Televizyonu İstişare Kurulu'nda beraberdik. Rahmetli Yaşar Tunagür Hoca, Sabahattin Zaim Hoca, muhterem Hayrettin Karaman Hoca ile birlikte olmak nasıl bir güzelliktir, yaşanmadan anlatılamaz ki. Birbirlerine hitap tarzı, şefkat ve muhabbet dolu davranışları, simalarında güller açan tebessümle "Sizi özledim, gel bir sarılayım." deyişleri... Bu güzel insanlar farklı boyutların, farklı yamaçların beyefendileri... Nezaket, tevazu, hoşgörü, ufuk enginliği, ıstırap, dava sancısı, ümit, azim, kararlılık, yorulmama, her an tazelenen şevk ve heyecan bu insanlarda ete kemiğe bürünmüş.
Sabahattin Zaim Hoca, bu ülke için çıkış arayan nesillerin yönünü; kendi öz değerlerimize bağlı kalarak çağdaşlaşma ve ilerlemeye çeviren öncülerindendir.
Bu öncüler, Türkiye'yi ve dünyayı doğru okuyarak, tembelliğin yerine çalışmayı, ayrılığın yerine milletimizin kardeşliğini, geri kalmışlığın yerine bilim ve teknolojide çağı yakalamayı önemsemişlerdir. Bunun için de tek bir hedef belirlemişlerdir: İnsan yetiştirme... Gördüğü, tanıştığı her genci, her kabiliyeti evlâdı gibi bağrına basarak, Türkiye'ye kazandırmak... Kendi değerlerine yabancılaşmayan, inancından, kültüründen, geleneğinden dolayı komplekse kapılmayan, taklitçilik yerine, kendimiz olmayı onur sayan bir nesil yetiştirmek. Milletimizin asırlık hoşgörüsünün, farklılığımızın zenginliğinin değerini bilen bir nesil... Bu nesil halktan kopmuşluğu, devlet-millet yabancılaşmasını da bitirecek bir nesildir. Bir âlimin tabutunu taşıyan cumhurbaşkanı ve başbakanın anlattığı, esas itibarıyla, bu neslin; kendilerine emek veren, üzerlerinde hakkı olan bir ilim, iman, ahlak ve dava adamına vefaları ve şükranlarıdır.
Sabahattin Zaim Hocamız, bir ilim, şefkat, sevgi, tevazu pınarı olmanın yanında aynı zamanda bir üslûp kahramanıydı. Çatışmacı değil, uzlaşmacıydı. Münakaşacı değil, ikna ediciydi.
Kesinlikle bir tevazu kahramanıydı. Tevazuun, insana usta bir terzinin elinden çıkmış elbise gibi böylesine tam oturduğunu, yakıştığını hemen fark ederdiniz...
Ömrünü insan yetiştirmeye adadı. Güzel insandı, güzel insanlar yetiştirdi. Muhterem Fethullah Gülen'i, insan yetiştirmeye verdiği önemden dolayı çok sevdi, çok takdir etti. Hasta yatağında kendisine dua etti, dua istedi.
Evet, derdi insan yetiştirmekti. Devleti ele geçirmek için değil. Çünkü insan kendi devletini ele geçirmez. Ama insan kendi devletinin; adil, demokrat, merhamet ve şefkat sahibi, ahlaklı, dürüst yöneticiler elinde güçlenmesini ve yükselmesini ister. Toplumun refah, güvenlik ve özgürlük içinde mutluluğunu ister. Türkiye'nin uluslararası yarışta önde olmasını arzu eder. Onun da arzusu buydu. Allah gani gani rahmet eylesin.
Gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı kardeşime, annesinin vefatı dolayısıyla başsağlığı diliyor, kendisine ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Merhumeye Allah'tan rahmet ve mağfiret diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.