Baykal neden kurultay istiyor?
Şimdi herkes merakla izliyor; Acaba CHP ve MHP yönetimi ne yapacak? Hayır cephesinin yüzde 42'de kalması özellikle bu iki partiyi zora soktu.
Siz parti sözcülerinin kamuoyuna verdikleri mesajlara bakmayın. O partilerin içi ateş gibi yanıyor.
Parti içinde de partiye oy verenler arasında da yönetime öfke duyanların sayısı bir hayli fazla...
Aslında sürecin bu noktaya geleceği biliniyordu. Ama ne yazık ki her zamanki gibi özellikle CHP yöneticileri gerçeği değil, kendi yarattıkları hayalin peşinde koştu.
Şu satırları kaleme aldığımız tarih 19 Temmuz 2010:
"CHP, "Hayır"cı blokun sürükleyici partisi olduğu için, faturanın büyüğü de CHP'ye kesilecek. CHP eğer, dün Anayasa Mahkemesi'nin bu yanlış kararından sonra çıkıp, referandumu destekleyen bir açıklama yapsaydı ezberleri bozardı.
Şimdi işi bir hayli zor...
Ayrıca yeni genel başkan olan Kemal Kılıçdaroğlu daha başkanlığının ilk 6 ayı dolmadan çok riskli bir kampanyaya öncülük yapacak. Bu zeminde bir siyasi aktörün "siyasi rüştünü" ispat etmeye kalkması gerçekten zor. Kılıçdaroğlu'nun bu kör kuyudan nasıl çıkacağı merak ediliyor.
Başaramazsa siyasi geleceği başlamadan biter..."
Yazımızı şu tespitle noktalamıştık:
"Eğer referandumda yüksek oranda "Evet" çıkarsa siyaset yeniden şekillenecek. AK Parti büyük avantaj elde ederken, CHP'de büyük, MHP'de ise orta şiddette bir deprem yaşanır.
Hatta bu partilerin liderleri bile değişir."
Öngörümüz biraz farkla da olsa gerçekleşti. Şimdi, MHP'de büyük CHP'de orta şiddette bir deprem yaşanıyor.
O günlerde bu yazıya birçok CHP'li ve MHP'li öfkeyle cevap vermişti. Şimdi gelinen noktaya bakın...
Bu depremin MHP'de yarattığı hasarı aşmak pek kolay görünmüyor ama Türkiye'nin siyasi dengesi açısından CHP'de neler olacağı çok daha merak ediliyor.
Peki, CHP'de neler olacak?
İlk tepki eski Genel Başkanı Deniz Baykal ve çevresinden geldi. "Derhal olağanüstü kurultaya gidilmeli..."
Baykal, Taraf gazetesinden Rasim Ozan Kütahyalı' ya şöyle diyordu:
"Yeni bir yol haritası ve tazelenme için yeni bir kurultaya gidilmesinin yararlı olacağı kanaatindeyim."
Baykal'a yakın isimler de harekete geçti. Eski MYK üyesi Savcı Sayın şöyle diyordu
"Dar kadroculukla bu işin gitmeyeceğini referandum göstermiştir. Sayın Baykal ve Kılıçdaroğlu tarafından bunun ateşlenmesi gerekiyor ve kesinlikle bir kurultaya ihtiyaç vardır."
CHP'de işler kolay durulmayacak gibi... Çünkü Kılıçdaroğlu halk desteği alsa da parti içinde başka hesaplar ve beklentiler var.
Baykal, bu beklentiyi en hızlı dile getiren oldu. Amacı da büyük olasılıkla yeniden CHP yönetimine dönmek değil, ortak olmaktı. Önder Sav ve ekibinin gücü sürerken Kılıçdaroğlu'nun bu sentezi başarması pek kolay görünmüyor. Belki de Cumhurbaşkanlığı adaylığı etrafında bir uzlaşma sağlanabilir.
CHP'de bir pusuda bekleyen yedek aktörler de var; Mustafa Sarıgül ve Gürsel Tekin...
Gerçi Tekin, referandum sonrası alel acele genel başkan yardımcılığına getirildi ama ne o kafasındaki "genel başkanlık" hayalini sildi, ne de Önder Sav onu içine sindirdi.
CHP sadece içeriden değil dışarıdan da kuşatılmış durumda. Bu noktada İstanbul sermayesi ve medyası hüsran yaşasa da beklentileri bitmedi.
İşte Kemal Kılıçdaroğlu böyle bir CHP içi ve dışıyla karşı karşıya... Ayrıca CHP'nin Türkiye toplumuyla ilişkisi de sağlıklı değil. Kent merkezlerine ve kıyılara sıkışan bir CHP var. Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğusu'nda yok. Orta Anadolu ve Karadeniz'de de sıkıntılı.
Dar alana sıkışan CHP, bu pozisyonu ve bu aklıyla Türkiye'yi yönetemez görünüyor. Türkiye'yi yönetecek bir CHP'nin daha kucaklayıcı, sosyal demokrat politikalara ihtiyacı var.