Mirasta kadına haksızlık yoktur
Sıkça gündeme taşınan ve İslam'ın aleyhinde kullanılan konulardan biri de İslam miras hukukunda kız çocukların paylarıdır.
Her sistemin dayandığı temel düşünceler ve prensipler vardır. İslâm miras hukuku da kendisini şekillendiren ve uygulamaya ışık tutan prensiplere dayanmaktadır. Bunları:
"temsil ve dayanışma,
mecbûrilik,
yakınlık,
ihtiyaç,
âdil dağıtım
şeklinde sıralamak mümkündür.
Diğer ilkeler için "İslam'da Kadın ve Aile" isimli kitabıma bakılabilir.
Bugünki konumuz "ihtiyaç" prensibi ile ilgilidir.
Ölünün çocukları bulunmasına rağmen ana ve babanın vâris olması ve her ikisinin altıda birer (eşit) hisse almaları yakınlık prensibi yanında ihtiyaç prensibine de dayanmaktadır.
İslâm hukukunda ihtiyaç prensibinin en fazla kendini gösterdiği saha, kız çocuklar ile erkek çocuklar arasındaki -ikili birli- pay farkıdır. İlk bakışta adaletsiz gibi gözüken bu fark, tamamen adalet ve ihtiyaç prensibine dayanmakta, ortaya âdil bir denge koymaktadır. İslâm hukuk sistemi bir bütün olarak ele alındığı zaman kadın ile erkeğin mâlî yükümlülüklerinin çok farklı olduğu görülmektedir. Kadın mehir, cihad, nafaka, diyet (bedenî zarar tazminatı) giderlerinden muaftır. Bekâr veya dul olduğunda tabiî ihtiyaçlarını sırayla babası, oğlu, erkek kardeşi gibi akrabası karşılayacaktır. Evlenirken masraflar (mehir, çeyiz) kocaya aittir. Evlendikten sonra geçimi temin (nafaka) kocanın vazifesidir. Basit bir örnek vermek gerekirse geride bir oğul, bir de kız bırakarak vefat eden bir şahsı ele alabiliriz. Şahsın onbeş bin lira miras bıraktığını kabul edelim. İslâm miras hukukuna göre bunun on bin lirasını oğul, beş bin lirasını da kız alacaktır. Kız elindeki parayı aynen muhafaza edebilecek, hatta arttırabilecektir; çünkü evlenirken mehir almak suretiyle servetini arttıracak, geçimi kocasının üzerine olduğu için mal varlığını koruyabilecek, isterse ticaret vb. ile çoğaltacaktır. Oğul ise evlenirken masraf edecek, eşine mehir verecek, evlendikten sonra evin giderlerini karşılayacak, askerlik yapacak, diyet ödeyecek akrabasından muhtaç olanların nafakalarını verecektir. Bu iki ihtiyaç tablosu karşılaştırılınca kız evlâdın, erkek evlattan daha kazançlı ve daha avantajlı olduğu açıkça görülmektedir.
Laik ülke kanun yaparken İslam hukukunun kurduğu "nimet-külfet" dengesini bozmuştur. Bu durumda alırken Müslüman gibi (fazla pay) alanlar, sıra vermeye (hakkı ödemeye) gelince laik kanunlara göre hareket edenler durumlarını bir daha düşünmelidirler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.