Sahi DP’ye ne oldu?
Cindoruk’tan ses yok. Demirel’den de.. Yılmaz yıkılmış vaziyette.
Sahi ne oldu DP’ye? Oysa Ahmet Özal’ı da koymuşlardı vitrine.. Menderes’in DP’si ile Özal’ın ANAP’ı da buharlaştı.. Şimdi Ahmet Özal halkın önüne çıkıp özür dilemeli ve oradan derhal ayrılmalı.. Bu kadar siyaset körlüğünden sonra, Özal’ın hatırına onu partisine almaz sanırım..
Sağ oyların hepsi CHP’ye gitmedi herhalde.. MHP’ye de gitmedi. Bu oyların nereye gittiği belli; AK Parti’ye..
Dikkat ettiniz mi, referandum sürecinde Ahmet Necdet Sezer’in hiç sesi çıkmadı.. Zaten Çankaya’dan gittiği günden beri konuşmama orucunda..
Ergenekonculara kötü bir haberim var, Encümen-i Daniş de bu konuda bir şey söylemiyor.. Duyumlarıma göre, Encümen-i Daniş’in başkanı Karaduman, artık “masaya oturup uzlaşma zamanının geldiği” kanaatinde. Yani “köprülerin altından çok sular aktı, geri dönüşü yok bu işin. Milletle inatlaşarak da bir yere varmak mümkün değil. Uluslararası destekleri de kayboldu.” “Zararın neresinden dönülürse kârdır” hesabı yapılıyor yani derin mahfillerde.. İşin bundan sonra bir adım ötesinde, “Büyük biraderler” var.. “Pazarlık yolu ile soruşturmaların derinleştirilmesinin önüne geçilebilir mi, sürecin hızı ve derinliği azaltılabilir mi, ne kurtarılabilir” onun hesabını yapıyorlar.
Referandumdan umutluydular.. Aslında bu umut onların çılgınca işler yapmalarını engelledi.. Sonra, “belki 1 puanla evet çıkabilir, o zaman da onların emdikleri sütü burunlarından getiririz” hesabı yapıldı.. Daha sonra baktılar, EVET artıyor. “(%53’e fikslediler) diye bir kehanette bulundular. Güya YSK’nın bilgisayarlarına girilip, rakamlar revize edilecekti.” Bu konuda bir sürü senaryolar hazırladılar.. En kötü ihtimalle referandumu iptal ettireceklerini düşünüyorlardı. %3 kapatılamayacak bir fark değil.. Düğmeye basacaklar, terör patlayacak, basın yüklenecek. Aslında İnegöl ve Dörtyol olayları bunun bir provası idi ama bomba ellerinde patladı. O işi de yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.. Ülke genelinde yüzlerce dava açılacak ve bu iş bitirilecekti.
Evdeki hesap çarşıya uymadı.. Şimdi oturup kara kara düşünüyorlar, ne yapacağız diye. Yapacak bir şey de yok.. Referandum uğruna, MHP baraj sınırına geriledi. CHP’nin kolu kanadı kırıldı.. Demirel’in şürekası buharlaştı gitti..
İddia ediyorum, şimdi bugün referandum yenilense, en az %60’la EVET çıkar.. bir iki ay sonra da CHP’nin korku temeline dayalı propagandasının gerçek olmadığı görülünce, CHP oyları daha da düşer.. 2011 Ocak’ında seçim yapın CHP’nin oyu daha da düşer..
Militarist cuntacılar, Ulusalcı Kemalistler, Beyaz Türkler var güçleri ile çalıştılar, BDP de yandan destek verdi ve sonuç ortada.. Bu aldıkları oy oranı bu çevrelerin en yüksek oy oranıdır..
CHP ve MHP, sadece referandumu kaybetmediler, bana kalırsa daha şimdiden milletvekili seçimini de kaybettiler.. Yılmaz, Demirel ve Cindoruk gibi isimler de siyaseten tükendiler.. “Yeni sağ” hayali başlamadan bitti.. CHP ve MHP şimdi yenilgiyi paylaşamıyorlar. Yarın kendi aralarında hesaplaşmaya başlayacaklar. Baykal’ın yeni bir kurultaydan söz etmesi boşuna değil!
Bahçeli için de Kılıçdaroğlu için de bu sonuç siyasi kariyerlerinin sonu olabilir..
CHP ve MHP birlikte kaybederken Kılıçdaroğlu ile birlikte Bahçeli de kaybetti..
“Dereden geçerken at değişirilmez” diye bir söz vardır.. Bakalım seçime giderken CHP ve MHP süvarisini değiştirecek mi?
Değiştirmezlerse yeni bir hezimeti kabullenmişlerdir demektir.. Bu kişiler öz güvenlerini kaybettiler.. “Yenilen güreşe doymaz” hesabı, bunlar gitmek istemeyecekler.. Kaybettikleri itibarı ve yenilgiyi telafi etmek isteyeceklerdir ama, dünden bugüne ne değişti ki, şimdi kendilerine yeni bir fırsat tanınmasını istiyorlar.. Bu isimlerle seçime gitmek, yenilgiye davetiye çıkarmaktan başka bir işe yaramayacaktır.. Peki ya yeni bir isim! Kim olacak? Yeni ismin işleri yoluna koyması için zamana ihtiyacı var..
Bahçeli’nin erken seçim çağrısı, aslında, hemen bir seçim kararı alınacak olursa içeride bu tartışmalara zaman kalmayacağı, dolayısı ile kendi genel başkanlığını sürdürme hesabı ile ilgili olsa gerek..
MHP Ülkücülerle kavgasını sürdürürken, CHP Ergenekoncularla kozlarını paylaşırken, nisan-mayıs aylarında yapılması muhtemel bir seçime hazırlıksız yakalanacaklar gibi gözüküyor.. Bahçeli ve Kılıçdaroğlu ile de olmuyor, onlarsız da olmuyor..
Kılavuzu Sav olan, kılavuzu Demirel olanlar şimdi kafalarını taşlara çalsınlar bakalım..
Bana kalırsa CHP-MHP kavgası, içerideki hesaplaşmayı ertelemek için, zaman kazanmak adına bir kavga.. Biraz da her parti kendi açısından kaybın derinliğini gizlemek için ötekinin payına göz dikmiş durumda.. Ama bu arada komik duruma da düşüyorlar milletin gözünde tabii.. Hani CHP kaybetmedi, MHP kaybetmedi. Demek ki kaybeden taraf AK Parti..
Hani bir de ötekiler çıkıp, “hani benim oyum” demiyorlar.. Hani şu, Yeni Parti, Genç Parti, Tuncay Özkan’ın, Pamukoğlu’nun partisi. DP, DSP, Yurt Partisi, BTP, BDP’nin “Hayır”cıları.. İP, TKP, ÖDP, HYP, HEPAR, diğerleri hani her birine dökme %1 versen %10-12 eder.. Bir de AK Parti’li, SP’li, BBP’li olup da “Hayır” diyenler vardır..
Ulusalcı cephe, “yeni bir topyekun savaş” için seferberlik ilan etti ve 12 siyasi partinin güç birliği yapmasını ve AK Parti’nin karşısına ortak bir cephe olarak çıkmasını istiyor. Muazzez İlmiye Çığ’a göre bu başarılamazsa Türkiye ilk seçimlerde AK Parti’ye teslim olacak! Kılavuzu İlmiye Çığ olanların akıbetleri pek de hayrolmasa gerek ama bakalım bu gidişle nereye varacaklar.. Bana sorarsanız korkunun besleği bir öfkeyle hareket ediyorlar.. Zararla oturacaklar..
Şimdi Kemalistlerin bol bol Ahmet Haşim okuması gerekir.. Bir de müsekkin alırlarsa iyi ederler.. Şaka bir yana, keşke korkularından kurtulup zamanı ve olayları anlamaya çalışsalar..
Nur Vergin’in dediği gibi, “Kılıçdaroğlu donanımsız, MHP bitmek üzere..” Beceriksizler de.. Ufukları da yok.. Öfkeleri akıllarından büyük.. Yine Vergin’in altını çizdiği bir husus var, evet “Hayat tarzı korkusu” ciddiye alınması gerek.. Korkuları gerçek.. Bu bir “fobi”, tedavisi ise siyasi değil, psikolojik.. Siyasi kışkırtmalar ve baskılar sonucu, eğitim ve media eli ile oluşturulmuş olsa da, toplumun belli bir kesiminde böyle bir “sendrom” var.
Ama bir gün o da olacak. Ya da, Sez(e/a)r sendromuna yakalanıp, hayata perdelerini kapatıp korkularını emzirmeye ve korkularını büyütmeye devam edecekler. Her gün sayıları azaldıkça, daha da artan korkularını kutsal bir miras gibi mezarlarına götürene kadar bekleyeceğiz..
Demirel ve Cindoruk’a gelince; “gözlerini kapatanlar, dünyayı kendilerine gece yaparlar” diye bir söz vardır. “İyi geceler”.
Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.