Beşiktaş oyuna çok iyi başladı. Orta saha üstünlüğü, hücum girişimleri ve pozisyon üretiminde maçın ilk başlarında hep Beşiktaş hakimiyeti vardı. Nobre ile de yüzde yüzlük gol pozisyonu buldu. Hele bir tanesinde Nobre, Volkan ile karşı karşıya kalmasına rağmen iyi bir zamanlama yapan tecrübeli file bekçisi gole izin vermedi.
Beşiktaş iyi oynarken kaleci Hakan’ın hatası ile Niang’a gol şansı verdi. Fenerbahçe bu golle öne geçti ve oyuna ağırlığını koymaya başladı, üst üste bir düzineye yakın yüzde yüzlük gol pozisyonları buldu ama bir türlü gol bulamadı.. Gökhan Gönül’ün kale dibinden kafa şutu auta uçtu, Fener’in ikinci golü de güme gitti. Niang, yüzde yüzlük bir gol kaçırırken, Dia da, Alex de kaçırma yarışına katılınca, Fenerbahçe attığı golün dışında yüzde yüz 4-5 tane kolay gol olacak pozisyonları bulan, ama gole çeviremeyen taraf oldu.

İlginç bir derbi izledik. Maçın ilk 45’inde bu kadar fazla gol pozisyonu olmasına rağmen Fener gol kaçırma yarışına girince ilk yarıyı attığı bir golle önde bitirdi.

Beşiktaş teknik direktörü Schuster’in devam eden rotasyon merakı, kadro zaafiyetini de ortaya koymuş oldu. Uzun zamandır Nihat’ın futbolu eleştirilirken onu ilk onbirde sahaya sürdü.. Bobo, attığı gollerle her zaman Fenerbahçe’nin belalısı olurken ilk yarıda yoktu. Sadece gol kaçıran Nobre vardı. Ekrem sakatlanıp oyunu terkedince yerine, Beşiktaş’ta ilk defa sağ kanatta oynayan İbrahim Üzülmez’i seyretmek zorunda kaldık. Fener kaçırdığı gollerin sıkıntısını elbette çekecekti. Böylesine bir maçta, bu kadar kolay gol atabilecek pozisyon bulup da kaçırıyorsan, bir gol atıp oyunu da garantiye almış olamazsın.

Fenerbahçe kaçırmış olduğu gollerin sıkıntısını ikinci yarıda bir hayli çekti. Genellikle kendi yarı alanında oyunu kabul ederek maçı bir gol önde götürmenin korumasına girdi. Kaleci Volkan 82’de mutlak bir golü çıkardı ama 2 dakika sonra da gereksiz bir penaltıya neden olup maçı beraberliğe götürdü.. Yazık oldu..