İki perdeli oyun
Maçın ilk yarısında G.Saray, oyuna gollerle başlayarak rakibine üstünlük sağladı. Milan Baros maçın başında yüzde yüz bir gol kaçırdı. Hemen ardından birkaç dakika sonrasında Serkan’ın orta topunu kafayla gol yapıp takımını öne geçirdi. Büyükşehir’den Rızvan kendi ceza sahası içinde topu elle bloke edince verilen penaltıyla Baros kendi ve takımı adına ikinci golü kaydeden oldu.
Servet’in ceza sahası içinde topu eliyle taşımasına nasıl penaltı verilmez anlamış değilim. Aynı pozisyon Galatasaray’a var, Büyükşehir Belediye’ye yoksa buna “çifte standart” deyip geçemeyiz. Galatasaray takımının üstelik hakem kıyağına hiç ihtiyacı yoktu o dakikalarda. Baros ilk yarının ve Galatasaray takımının gol makinası gibiydi. Öylesine bir üçüncü gol attı ki; ayakta alkışlar, şapka çıkarırım.
Maçın ilk yarısında Belediye hiçbir varlık gösteremezken, G.Saray ilk 45’ini 3 golle süsleyip, sanki maçı ilk yarıda bitirmiş gibi ikinci yarıya başladı. G.Saray orta sahası oyundan düştü. Savunmanın tümü akıl almaz hatalar içinde gözüktü. Tum’un kafasını sıyırıp G.Saray kalesine giden golü tüm savunma oyuncuları seyretti. Misimoviç’i beğenmedim. Sana mıdır, Cana mıdır; o da nasıl bir futbolcu anlamayamadım.
Büyükşehir Belediye ise rötar yapmış uçak gibi kalesinde 3 gol yedikten sonra mı uyanacaktı? Ondan sonra mı gol atmayı düşünecekti? Garip bir futbol anlayışı içinde oldukları için çözemedim.
İkinci yarıda Belediye daha iyi oynuyor gözükmesine rağmen atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmişti... İlk yarıdaki oyunu ve golleriyle 3 puanı alan Galatasaray, üst üste 4. galibiyetini alırken zirvedeki takımlara da “Geliyorum” diye gözdağı verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.